TEMMUZ 2024SAYI: 1Bir Olten Sanat Vakfı hizmetidir.Müzisyenleri İyileştirenTürk PiyanistDEREN ERYILMAZKlarnetin Çağdaş YorumcusuJOË CHRISTOPHEGenç YeteneklerNEHİR ÖZZENGİNÖzveri ve Özenin Çok Sesli HaliANADOLU NEFESLİ BEŞLİSİRapsodiOLTENF A Z I L S A Y Mozart’tanMevlana’yaMasalsı Diyarların Büyülü SesiLOREENA McKENNITT
2019 tarihinde Elektrik Mühendisi Ceyhan Olten veEndüstri Mühendisi Fatma Olten tarafından kuruldu.Mühendis ve sanayici Olten ailesi, müzik ve sanat iledinleyici ve sanatsever olmanın dışında hiçbir ilişkileriolmamasına rağmen, yaşadıkları topluma yapılacakönemli katkılardan bir tanesinin sanatı desteklemekolduğu bilinci ile Olten Sanat Vakfı’nı kurmuşlardır. Olten Sanat Vakfı aracılığı ile gelecek nesiller içinözveriyle çalışan Olten Sanat Ailesi klasik müziğisevdirmek ve daha geniş kitlelere duyurmak içinçıktıkları bu yolda kalıcı bir etki yaratmayıhedeflemektedir.Olten Sanat Vakfı, kuruluşundan bu yana 5000'inüzerinde üniversite öğrencisini Olten FilarmoniOrkestrası konserlerinde davetli olarak ağırlamıştır.40'ın üzerinde okula eğitim konseri düzenleyereköğrencilerin klasik müzik ile tanışmasına yardımcıolmuş, 8 öğrenciye eğitim bursu sağlamıştır.Olten Konser Evi’nde konserler ve ustalık sınıflarıdüzenleyerek genç müzisyenlerin sanat ve eğitimhayatına katkıda bulunmuştur.O L T E N S A N A T V A K F Iol tensa nat. co m0 538 257 46 78 | 0 533 407 80 00MERKEZ: 6345 Sok. No.23/2 Uluer Apt. Bostanlı - İzmirŞUBE: 6346 Sok. No.17 Uğur Apt. D.2 Bostanlı - İzmir
BU SAYIDAYAZI İŞLERİ MÜDÜRÜSERKAN KALFAYAYIN KURULUFATMA OLTENAKGÜN ÇAVUŞKATKIDA BULUNAN YAZARLARASLI CANBRAND İSTANBUL PRKAPAK FOTOĞRAFIMARCO BORGGREVEGRAFİK TASARIMSERKAN KALFAOlten Filarmoni Orkestrası’nın süreli,ücretsiz dijital müzik dergisidir. Yazılar,haberler ve fotoğraflar izin alınmadankullanılamaz. Yazıların tüm sorumluluğuyazarlarına, röportajların sorumluluğuröportaj verene aittir. e-mail: rapsodi@oltensanat.comYönetim Yeri: 6345 Sokak No.23/2 Uluer Apt.Bostanlı - İZMİRoltenfilarmoni.comoltensanat.comOLTENRapsodiTEMMUZ 2024Sayı: 0104BİZDEN HABERLER10GELECEK ETKİNLİKLER14FAZIL SAYMozart’tan Mevlana’ya18HET CONCERTGEBOUW22LOREENA MCKENNITTMasalsı Diyarların Büyülü Sesi26JOË CHRISTOPHEKlarnetin Modern Yorumcusu30DEREN ERYILMAZMüzisyenleri İyileştiren Türk Piy anist34ÇOK BİLİNMEYEN 6 BESTECİ38NEHİR ÖZZENGİNKarlsruhe’de Genç Bir Yetenek42AKRA CAZ44ANADOLU NEFESLİ BEŞLİSİÖzveri ve Özenin Çok Sesli Hali48AŞK VİYOLASI507. EFES OPERA VE BALE FESTİVALİ
MERHABAYazı İşleri MüdürüBizi takip edenler Olten Sanat Vakfı olarak sanatseverlere daima farklı ve iyi olanı sunmaya gayretettiğimizi bilirler. Konserlerimizle, sanata, sanatçıya, yeni nesile olan desteklerimizle, doğaya vedünyamıza katmaya çalıştığımız güzelliklerle her zaman farkındalık yaratmaya çabalıyoruz. İşte bu çabaların sonucu olarak bir süredir tatlı bir telaş içindeydik. Yazının ve okuma alışkanlığının yavaşyavaş yok olmaya başladığı bir dönemde yine sizlerle güzel olanı paylaşmak adına dijital bir dergiçıkartmaya karar verdik. Bundan böyle oltenfilarmoni.com altında süreli olarak yayınlanacak bu dergi,ücretsiz olarak sizlere ulaşacak. İsterseniz sitemizden klasik formatta sayfa sayfa okuyabileceğinizdergimizi, isterseniz de telefonunuza ya da tabletinize indirebileceksiniz. Böylece istediğiniz yer vezamanda dergimize ulaşabileceksiniz. Sizlere biraz genel içerikten bahsetmek istiyorum. "İyi müzik adına ne varsa" fikriyle yola çıktığımız budergide, Olten Sanat Vakfı altında bulunan kurumlardan -Olten Filarmoni Orkestrası, Olten FilarmoniSanat Okulu- haberler, yerli - yabancı sanatçılarla yapılan röportajlar, etkinlik ajandası ve makaleler yeralacak. Bu haberler ve sanatçıları seçerken, konuların bilgilendirici, pozitif ve motive edici olmasınagayret ettik. İlerleyen sayılara farklı içerikler koymak için de şimdiden çalışmalara başladık. Bir sonraki sayı Ekim ayında çıkacak. O sayımızın içeriği çoğunlukla orkestramızın 2024-2025 açılışsezonu ayı olacağı için sezon haberleri olacak. Daha sonra Haziran ayına kadar iki ayda bir yayınlanacakdergi, Haziran - Ekim arası küçük bir tatile çıkacak. Böylece bir yıl içerisinde toplam 5 sayı çıkarmışolacağız. En azından şimdilik planlanan bu. İlk sayıyı hazırlarken karşınıza aslında 30 - 35 sayfa arası, minimal bir dergi ile çıkmayı planlıyorduk.Fakat düşündüğümüzden daha fazla haber, konu ve sanatçı ile sayfalarımızı tamamladık. Mutlakagözümüzden kaçan, öngöremediğimiz hatalarımız olmuştur. O sebeple bize hem görüş ve önerilerinizi,hem de farkettiğiniz hataları ya da şikayetlerinizi rapsodi@oltensanat.com adresine yazmaktançekinmeyin. Çünkü dergiyi ancak sizin desteğiniz ve önerilerinizle daha güzel bir yere taşıyabiliriz.Sizlere hem güzel bir yaz hem de iyi okumalar dilerim. Sağlıcakla kalın…04 OLTEN RAPSODİ
Matematik yaşamımızda olmasa idi ne eksik olurdu hiç düşündünüz mü?Örneğin, her hangi bir gök cisminin dünyaya uzaklığını ölçemeyecektik çünkü bunun için çok basitgeometri teorilerini bilmek zorundayız.Mimarlık mesleği olmayacaktı çünkü gönye ve pergeli bilemeyecektik,Mühendislik mesleği olmayacaktı çünkü mühendisler düşündükleri şeyin matematik modellemesini öncekafalarında sonra kağıt üzerinde tasarlayamayacaklardı. Yani bir bina yapabilseler bile binanın kaçölçeğinde depreme dayanabileceğini anlamak için binayı sallamaları gerekecekti.Einstein E = mc2 ile zamanın, binlerce yıldır bilindiği gibi dairesel bir döngü değil parabolik bir eğriolduğunu kanıtlayamayacaktı. Ve tabii ki zamanın ve uzayın merkezsizliğini kavrayamayacaktık. Böyleceontolojik bir gerçekliğin sadece sonucu olan insanın her şeyin başlangıcı olarak kabul edilmesi yanlışınıkavrayamayacaktık. İçine doğduğumuz dünyayı da, daha sonra kendi yarattığımız dünyayı da ancakmatematikle anlaşılır kılabiliyoruz.Belki bunlardan daha da önemlisi, madrigallerden, konçertolardan, senfonik eserlerden, dolayısı ileBeethoven’dan, Bach’dan, Chopin’den mahrum kalacaktık çünkü müzik tam bir matematik modellemedir.Peki yaşamımızda sanat olmasaydı ne eksik olurdu?Picasso’yu ya da Rembrandt’ı bilmek , Cervantes’i ya da Dostoyevski’yi okumak Mozart, Schubert ya daChopin dinlemek bugüne kadar ne işimize yaradı?Sanat en basit tanımı ile soylu ruhun devinimleri ve derin felsefi bilginin bir sentezidir. Bir taraftan somuttoplumsal olayları karşımıza getirerek ayna görevi görürken , diğer taraftan duygularımızın ve ruhumuzunevrenindeki somutlaştıramadığımız için anlayamadığımız soyut kavramları somutlaştırmamızı sağlıyor.Sanatın tarihinde unutulmaz eserlere baktığımızda onları unutulmaz kılan şeylerin somutlaştırdıklarısoyut kavramlar olduğunu görürsünüz.Prometheus olmasaydı aklı,Hamlet olmasaydı iradeyi,Macbeth olmasaydı hırsı,Rodrigo’nun gitar konçertosu olmasaydı kardeşliği, sevgiyi, özgürlüğü,Sihirli Flüt olmasaydı hoşgörüyü,Leningrad Senfonisi olmasaydı umudu somutlaştırabilir miydik?Bilemiyorum.Matematik, Müzik ve Yaşam05 OLTEN RAPSODİCEYHAN OLTEN
Bizden Haberler06ROMANYA’DAORKESTRA ŞEFLİĞİYARIŞMASIOLTEN SANAT KOORDİNATÖRÜ AKGÜN ÇAVUŞ ORKESTRA ŞEFLİĞİYARIŞMASINDA TÜRKİYE’Yİ TEMSİL ETTİ. 2024 Conducting Competition UluslararasıOrkestra Şefliği Yarışması, Romanya'nınOradea kentinde düzenlendi. Bu yıl üçüncü kezgerçekleştirilen yarışmaya Türkiye’den OltenFilarmoni Orkestrası Sanat KoordinatörüAkgün Çavuş davet edildi. Birçok Avrupaülkesinden önemli orkestra şeflerinin katıldığıyarışma, başarılı şeflere gelecek yıllardabenzersiz fırsatlar sunmayı amaçlıyor. Karamacı gütmeyen Geros Derneği tarafındandüzenlenen ve yönetilen ConductingCompetition, yetenekli şeflerin keşfedilmesiniteşvik etmek amacıyla gerçekleştiriliyor.Maestro Cristian Orosanu'nun etkinliğin yö-netmenliğini üstlendiği bu yarışmaya farklıuluslardan bir çok orkestra şefi katılıyor.ULUSLARARASI ORKESTRA ŞEFLİĞİYARIŞMASI TÜRKİYE’YE TEKLİF EDİLDİBirçok ülkeden davet edilen orkestraşefleriyle bir arada geçen yarışma sürecinedeğinen Akgün Çavuş, “Türkiye adınaRomanya'nın Oradea kentinde yapılan buönemli yarışmaya katılmaktan dolayı mutlu vegururlu” olduğunu belirtti. Çavuş, "Bu, son derece demokratik biryarışma. Yüzlerce başvurudan elenereksadece 18 şef son aşamaya geliyor. Buaşamada oy verme işlemini yalnızca orkestraüyeleri yapıyor ve kazananları onların kişiseloyları belirliyor. Türkiye’den Olten FilarmoniOrkestrası adına ben davetliydim. Macaristan,Bulgaristan, Yunanistan gibi benzer Avrupaülkelerinden birçok orkestranın sanatkoordinatörü de misafir olarak davet edildi.Ayrıca yarışmanın 2026 yılında Türkiye'deyapılması teklifini aldık. Bu hem ülkemiz adınahem de bizim adımıza büyük bir onurdur.Bunlara ek olarak yarışma bize, BudapeşteFilarmoni, Bulgaristan ve YunanistanFilarmoni Orkestralarının menajerleriyle biraraya gelme fırsatı tanıdı ve sanatsal anlamdaneler yapabileceğimizi konuştuk.” dedi.2024 Conducting Competition UluslararasıOrkestra Şefliği Yarışması’nın birincisi AlvinArumugam, ikincisi Jiannan Cheng, üçüncüsüKen-Wassim Ubukata oldu. Yarışma ilk olarak2022 yılında Romanya’nın Brasov’da şehrindegerçekleştirildi. OLTEN RAPSODİ
Bizden HaberlerOLTEN RAPSODİ07HAYATİÇİNSANATOLTEN FİLARMONİ ORKESTRASI DÜNYAMIZIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ İÇİNSANATTA YENİ BİR GELENEK BAŞLATIYOR Dünyamızın sürdürülebilirliği içingeleneklerini 2022 yılında dijital broşür vekonser programı ile değiştiren Olten FilarmoniOrkestrası, farkındalık yaratmaya devamediyor. Ege Orman Vakfı'na ve TEMA'yayaptığı fidan bağışları ile şimdiye kadar birçokfidanı doğayla buluşturan Olten FilarmoniOrkestrası, konuk sanatçılara ve orkestraşeflerine çiçek verme geleneği yerine onlaradına fidan bağışında bulunarak dünyanındaha güzel bir yer olması için çalışmalarınısürdürüyor. İklim değişiklikleri, küresel ısınma gibifaktörler yeryüzünün tüm canlılığı ve ekosistemini yakından ilgilendiriyor. Konservatuarmezunu gençlere istihdam sağlamak üzerekurulan Olten Filarmoni Orkestrası ihtiyaçsahibi öğrenciler için askıda bilet uygu-lamasının ardından, şimdi de konser sonrasıkonuk sanatçılara çiçek vermek yerine "Hayatİçin Sanat" sertifikası eşliğinde fidanbağışında bulunuyor. Bu uygulama ile OltenFilarmoni Orkestrası, doğaya ve ormanlarımıza sahip çıkmayı hedefliyor. Orkestra, buyenilikçi yaklaşımı ile sanat dünyasındafarkındalık yaratmaya devam ederek adındansöz ettiriyor. Gelecek nesillere temiz veyaşanabilir bir çevre bırakma hedefiyleçalışmalarını sürdüren Olten FilarmoniOrkestrası 5 Haziran Dünya Çevre Günü için50 fidan bağışladı. SANATLA YEŞEREN UMUTLAROlten Sanat Vakfı Yönetim Kurulu BaşkanıFatma Olten “Dünyamızı korumak için gele-nekleri değiştirdik. Olten Filarmoni Orkestrasıkonserlerimizde sanatçılarımız adına fidanbağışında bulunarak hem sanatçılarımıza te-şekkür ve takdirlerimizi ifade etmek, hem degenç ormanlara katkı koyarak farkındalıkyaratmak istedik” dedi. Ege Orman Vakfı veTEMA için fidan bağışı ile sanatla farkındalıkyaratmaya devam edeceklerini belirten FatmaOlten, “Bu yenilikçi uygulama, yalnızca doğayakatkıda bulunmakla kalmıyor, aynı zamandasanat ve çevre bilincini bir araya getirerektopluma önemli bir mesaj veriyor.” dedi.
Bizden Haberler08Echo Klasik ÖdüllüOLGA SCHEPS SezonAçılış Konserinde İlk çıkış albümü Chopin ile ECHO Klasiködülünü kazanan ve dünyanın büyükorkestraları ile konserler veren Olga SchepsOlten Filarmoni Orkestrası'nın 2024 - 2025Sezon Açılış Konseri ile İzmir'e geliyor.Scheps, şef Jurjen Hempel yönetiminde birkonser gerçekleştirecek. 2009 yılındanitibaren Sony Music çatısı altında albümleriniyayınlayan Scheps, 2013 yılından beri deSteinway'in resmi artistlerinden biri olaraksahne almaktadır. Konservatuar mezunu öğrencilere istihdamsağlamak amacıyla kurulan Olten FilarmoniOrkestrası, 10 yıllık yolculuğunda farkındalıkanlamında önemli adımlar atarak hedeflerineulaşıyor. Her ay İzmir Ahmed Adnan SaygunSanat Merkezi'nde düzenlenen konserlerindedünya çapındaki sanatçılara ev sahipliğiyapmasının yanı sıra, sanatseverlerle biraraya gelme deneyimini askıda biletuygulamasıyla öğrencilerle de paylaşıyor.OLTEN RAPSODİSanatta Askıda Bilet DönemiOlten Sanat İcra Kurulu Başkanı FatmaOlten, "Askıda bilet kampanyasıyla ihtiyaçsahibi öğrencilerin sanata ulaşmasınısağlamak, onların yeni ufuklar keşfetmesineyardımcı olmak bizim için büyük bir anlamtaşıyor. Bugüne kadar 5000'e yakınöğrenciye davetiye vererek onları klasikmüzikle buluşturduk. Askıda biletkampanyasıyla bu sayıyı çok daha büyütmearzusundayız." şeklinde konuştu.
Bizden Haberler09Büyülü ud, muhteşem bendir, coşkulu darbuka: Driss El Maloumi Trio ve Olten Filarmoni Orkestrası 37. Uluslararası İzmir Festivali kapsamında12 Haziran akşamı AASSM Konser salonu,kulakların pasını silen, doğunun sıcaklığını,batının sükûneti ile buluşturan unutulmaz birkonsere sahne oldu. Institut Français Türkiye-İzmir işbirliği ile gerçekleştirilen konserde,Orta Doğu’nun ud sihirbazı olarak tanınanDriss El Maloumi ve üçlüsü, Didier Benettiyönetimindeki Olten Filarmoni Orkestrası ileçaldı. Doğu ve batı ezgilerinin göz kamaştıranbirlikteliği, insanlığın ortak dilinin müzikolduğunu bir kez daha kanıtladı.Müziğinin ve çalış tarzının niteliği, saflığı veinceliği ile “udun sihirbazı” olarak anılan DrissEl Maloumi, bendir, djembe ve cajonu aynısihirle çalan Saïd El Maloumi, bendir, zilli defve darbukayla harikalar yaratan LahoucineBaqir, Festival izleyicisine büyülü bir geceyaşattı. Olten Filarmoni Orkestrası ilemuhteşem bir uyum sağlayan Üçlü, Driss’inunutulmaz bestelerini seslendirdi. AASSM’debulunan dinleyiciler beğenilerini ve övgüleriniüçlüyü defalarca sahneye çağırarak belli etti.İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV)tarafından düzenlenen ve açılışı “2024 MacarTürk Kültür Yılı” etkinlikleri kapsamında piyanist Gülsin Onay konseri ile yapılan 37.Uluslararası İzmir Festivali, 26 Temmuz'akadar sürecek ve Fazıl Say'ın Şifa CennetindeMüzikli Buluşma konseriyle son bulacak. OLTEN RAPSODİ
Goran Bregovic Wedding and Funeral BandTürkiye Turnesi: Müzikseverleri CoşturacakEfsanevi Performanslar!Balkan müziğinin eşsiz temsilcilerinden GoranBregovic Wedding and Funeral Band, Türkiye turnesikapsamında müzikseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.Konserler, 7 Temmuz'da Ankara Oran AçıkhavaSahnesi'nde, 8 Temmuz'da Antalya AçıkhavaTiyatrosu'nda ve 9 Temmuz'da İzmir Çeşme AçıkhavaTiyatrosu'nda gerçekleşecek.10Gelecek Etkinliklerİzmir Festivali'nde Batı Balkanlar'ın İlhamVeren Coşkusu: Camerata Balcanica EnsembleCamerata Balcanica Ensemble, İzmir Festivalikapsamında gerçekleştireceği konserle dinleyicileriBatı Balkanlar'ın büyüleyici coğrafyasına davet ediyor. Tarih: 11 Temmuz 2024Saat: 21:00Yer: Smyrna Antik Kenti ve Agorası Ören YeriMerhaba müzikseverler;Yazın en sıcak günlerine merhaba dediğimiz Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında,müzik dünyası da en az hava kadar hareketli ve coşkulu. Türkiye'nin dört bir yanındadüzenlenecek festivaller, konserler ve özel etkinliklerle dolu bir sezon bizleri bekliyor.Bu dönemde müziğin her türünden lezzetleri bulabileceğiniz, enerjinizi tazeleyipruhunuzu besleyecek etkinlikler ajandamızda sizler için derlendi.Bu yazının sayfalarında, en sevdiğiniz sanatçıların konserlerinden, unutulmaz festival deneyimlerine;tarihi mekanlarda düzenlenen klasik müzik resitallerinden, genç yeteneklerin sahne aldığı bağımsızmüzik etkinliklerine kadar her türlü müzik keyfine dair detayları bulacaksınız. Ritmin hiç durmadığı, melodilerin hayatımıza renk kattığı bu üç aylık dönemde, ajandanızdaki yerleri şimdiden belirleyin ve müzik dolu bir yazın keyfini çıkarın. Herkese unutulmaz anılarla dolu, coşku dolubir yaz diliyoruz. Keyifli okumalar ve bol müzikli günler!Aslı CANaslican.izmir@gmail.comFOTOĞRAF: PAATA VARDANASHVILI
Gelecek Etkinlikler11Pink Martini 30. Yıl Turnesi ile Harbiye Cemil Topuzlu’daDünya çapında ün kazanmış müzik topluluğu PinkMartini, konuk sanatçı Storm Large ile birlikteTürkiye'deki hayranlarıyla buluşacak. Konser, PasionTurca organizasyonuyla gerçekleştirilecek.Tarih: 21 Temmuz 2024Saat: 21.00Yer: Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava, İstanbulKarsu Harbiye'de Benzersiz Bir GeceyeDavet Ediyor!Geniş müzikal yetenekleriyle dikkat çeken Karsu,çeşitli müzik türlerini başarıyla harmanlayarakkendine özgü bir müzikal kimlik oluşturarak sahneenerjisi ve etkileyici sesiyle dinleyicilerini büyülemeyibaşarıyor.Tarih: 24 Temmuz 2024Saat: 21.00Yer: Harbiye Cemil Topuzlu , İstanbulAmadeus, Bodrum Antik Tiyatro’daBaşrollerini Selçuk Yöntem (Antonio Salieri) ve TansuBiçer (Wolfgang Amadeus Mozart)’in paylaştığı, sahneönünde 35, sahne arkasında 20 kişiden oluşan toplam55 kişilik dev ekibiyle sezonun en çok ses getirecekprodüksiyonlarından birisi olan Amadeus, seyircisiylebuluşmaya devam ediyor.Tarih: 04 Ağustos 2024Saat: 21.00Yer: Bodrum Antik Tiyatro
12Gelecek EtkinliklerBUIKA: Tutkulu Ses, Sınırları Aşan MüzikGelmiş geçmiş en iyi vokaller arasında gösterilenBUIKA, flamenko, soul, Afrika müzikleri, R&B, rumbave cazın harmanlandığı benzersiz müziğiyle Türkiyeturnesine hazırlanıyor.İstanbul: 10 Ağustos, Harbiye Cemil Topuzlu Ankara: 12 Ağustos, ODTÜ StadyumuBursa: 14 Ağustos, Nilüfer Belediyesi Amfi TiyatroAntalya: 16 Ağustos, Antalya Expo Centerİzmir: 18 Ağustos, İzmir Kültürpark Açıkhava TiyatrosuFOTOĞRAF: JULIE BRUNTLANDHAUSER: "Rebel with a Cello" Turnesi İstanbul'da!HAUSER, çello ile sergilediği özgün ve etkileyiciperformanslarıyla dolu müzikal bir yolculuğu,İstanbul’a getiriyor. HAUSER'ın eşsiz çelloperformanslarına tanıklık edebilir ve unutulmaz birgece yaşayabilirsiniz. Tarih: 14 Ağustos 2024, ÇarşambaSaat: 21.00Yer: Maximum Uniq Açıkhava, UNIQ İstanbulDans, Müzik, Rüzgar ve Su:FUERZA BRUTA WAYRAYapı Kredi 80. Yıl Feelin’ Good Etkinlikleri kapsamındaakrobasinin, tiyatronun, dansın ve müziğin dahilolduğu yılın en büyük gösterisi FUERZA BRUTAWAYRA Volkswagen Arena'da! Bu sıradışı gösteriyikaçırmayın. Tarih: 22-25 Ağustos 2024Saat: 18.00Yer: Volkswagen Arena, İstanbul
13Gelecek EtkinliklerFOTOĞRAF: ROGER RICHRüya Taner ve Kürşat Başar ile Yerelden Evrensele10. AIMA Müzik Festivali’nde yine birbirinden güzelkonserler ve eğitimler var. Bu konserlerden biri depiyanist Rüya Taner ve müzisyen kimliğiyle KürşatBaşar ikilisinin “Yerelden Evrensele” projesi.Tarih: 15 Eylül 2024Saat: 20:00Yer: AIMA Haluk Barutçuoğlu Evi, AyvalıkJosé Carreras’ın The Farewell Tour KonseriÜlker Spor ve Etkinlik Salonu'nda!Tüm zamanların en büyük tenorlarından biri olan JoséCarreras, efsanevi kariyerine veda ediyor. Carreras'ınefsanevi performanslarından özel görüntülerin yanısıra, hayranlarına daha önce hiç görülmemiş bir klasikkonser deneyimi yaşatacak.Tarih: 20 Eylül 2024Saat: 21.00Yer: Ülker Spor ve Etkinlik Salonu, İstanbulGipsy Kings by Andre Reyes TürkiyeTurnesiyle Latin Rüzgarını İzmir’de EstirecekFlamenko müziğinin efsanevi gruplarından GipsyKings, unutulmaz performanslarıyla Türkiye'de sahnealıyor. Grubun kurucu üyelerinden biri olan AndreReyes liderliğindeki Gipsy Kings, Türkiye turnesikapsamında ilk olarak İzmir'de.Tarih: 19 Eylül 2024Saat: 21:00Yer: İzmir Kültürpark Atatürk Açıkhava Tiyatrosu
FOTOĞRAF: FETHİ KARADUMANOLTEN RAPSODİ‘Farklı farklı düşüncelerin içinde, özündehepsinden iyi olanı alıyoruz aslında. Çünkü iyicümleler, iyi öğütler hayatımıza katkıdır.’Mozart’tanMevlana’yaSERKAN KALFAserkan.kalfa@oltensanat.comSAYZILFA14
15 Wolfgang Amadeus Mozart 1700'lerinsonlarında yaşamış, klasik dönemin en önemlibestecilerinden biridir. Kısa yaşamına rağmen600'ün üzerinde eser bestelemiş olan Mozart,ölmeden hemen önce en önemli çalışmalarındanbiri olan Requiem üzerinde çalışmalara başlamışfakat eser 1792 yılında öğrencisi olan Franz XaverSüssmayr tarafından tamamlanabilmiştir. Çoğuotoriteye göre Mozart'ın Requiem'i müziğingücünün şimdiye kadarki en büyük örneklerindenbiridir. Bu destansı ağıt, korku dolu bir içhesaplaşma, bir kabulleniş ve ilahi olandan afdilemeye güçlü bir sesleniştir.Daha önce Olten Filarmoni Orkestrası ile birkaçkez konser veren Fazıl Say, bugünlerde Mozart'ı,doğunun en önemli filozoflarından biri olan veöğretileri dünyanın her yerinde okutulan Mevlanaile buluşturan bir eser üzerinde çalışıyor. Şimdiyekadar Nazım Hikmet'ten Hayyam'a, MetinAltıok'tan Atatürk'e kadar birçok düşünür, şair vebilim adamının fikirleri ve öğretilerini kendi içdünyasıyla birleştirerek notalarına taşımış olanSay, çok uzun yıllardır ülkemizi yurtdışındabaşarıyla temsil ediyor. Her sene gerek yurtiçindegerek yurtdışında 150'ye yakın konser veren FazılSay ile yeni eseri, çalışmaları, yolculukları gibikonuları içeren bir sohbet gerçekleştirdik. Üzerinde çalıştığın, Mozart ve Mevlana’yıbirleştirecek son eserin hakkında biraz bilgiverebilir misin?Mozart, Batı'nın dahi bestecisi; Mevlana daDoğu'nun büyük filozofudur. İkisi de farklıasırlarda yaşamışlar. Eseri yazarken onlarınbuluştuğu bir zaman hayal ettim. Bu anlamda"Mozart ve Mevlana" , Doğu ve Batı buluşmasıolan bir köprüler eseridir diyebilirim. Doğukültüründen bir selam olarak da görebiliriz.Mozart'ın ölümünden hemen önce yazdığı"Requiem"in melodileri sıklıkla geçiyor eserde. Bumelodilerle bir nevi, eserin yazılışından iki yüz elliyıl sonra eseri anıyoruz. Ardından koro veorkestrayla Mevlana'nın seslendirilişi başlıyor.Eserin dünya prömiyeri İsviçre'de yapılacak. Dahasonra dünyanın farklı yerlerinde insanlarla buluş-"Mozart ve Mevlana" , Doğu ve Batı buluşması olan bir köprüler eserimasını istediğim orkestralı, korolu bir eser"Mozart ve Mevlana". Keskin kalem Nazım'dan, uçarı Hayyam'a, şimdide mistik aşk ile dolu Mevlana'ya bir yolculuğunoldu. Ben bunu biraz iç dünyanın değişimi olarakda görüyorum. Senin bu konudaki düşüncelerinialabilir miyim?Benim bestelerimde Türk şairlerin eserleriağırlıklıdır. Hepimiz hayatta pek çok şeydenbesleniyoruz ve sürekli öğreniyoruz. NâzımHikmet'ten de bir şeyler alıyoruz, ÖmerHayyam'dan da, Beethoven'den de Atatürk'tende... Farklı farklı düşüncelerin içinde, özündehepsinden iyi olanı alıyoruz aslında. Çünkü iyicümleler, iyi öğütler hayatımıza katkıdır. Ör-neğin Mozart ve Mevlana'da, “Mevlana'nın 7Öğüdü” ne yer verdim. Bu öğütlerin her biri benimhayatıma doğrudan katkıdır. FOTOĞRAF: MARCO BORGGREVEOLTEN RAPSODİ
16‘Senin canın içinde bir can var,o canı ara! Beden dağınıniçinde mücevher var, omücevherin madenini ara! Ayürüyüp giden sufi, gücünyeterse ara; Ama dışarıdadeğil, aradığını kendinde ara.’Mevlânâ Celâleddîn RûmîFOTOĞRAF: MARCO BORGGREVEKim bilir, Mozart Mevlana'yı keşfetse o da buöğütleri bestelemek isterdi belki. KezaMevlana'nın "Gel ne olursan ol gel" diyen sözleride bu eserde yer alıyor. Bu sözler günümüzebirebir gelmese de özünde Mevlana'nınfelsefesindeki inceliği taşıdığı için anlamlıdır. Doğayı konu aldığın farklı eserlerin de var.Bunlardan bahseder misin? Bu eserler senin içinnasıl bir önem taşıyor? Dünyadaki ekolojik değişimin hepimiz farkındayız.Ve bunun dikkatle irdelenmesi için bir şeyleryapmak, bir şeyler söylemek istiyoruz. Sanatçılariçin bu mesajları vermenin en güzel yolueserleridir. Ben de buna dikkat çekmek içineserler yazıyorum. Dünyayı korumak zorundayız.2019 yılında Kaz Dağları'nda ormanın içinde birkonser vermiştim. Ağaçları koruyabilmek adınaelli bin kişi geldi o konsere. Sonrasında o konserinhissiyatıyla “Kaz Dağları” sonatını besteledim.Oradaki duyarlılığı anlatan bir eserdir. “YürüyenKöşk” eserim var mesela. Atatürk'ün bir çınarağacının dalı kesilmesin diye, köşkünkaydırılmasını istemesinin hikâyesidir. Şu an“Mother Earth” piyano konçertosuna çalışıyorum.Ormanı, denizi, nehirleri, toprağı hissedeceğinizmelodiler duyacaksınız bu eserde de. Yine doğayı konu aldığın “Su” adlı bir konçertonvar. Bu piyano konçertondan biraz bahsedebilirmisin?2013 yılı dünyada suyu koruma yılıydı. Pek çoksanat eserinin su üzerine oluşturulduğu bir yıloldu. Ben de “Su / Water” piyano konçertosunubesteledim. Eser uluslararası bir başarı kazandı.Deniz, göl, dere gibi farklı su sesleri için kırkayakın enstrüman yapıldı.Çok yoğun bir tempon var. Bir sene içindedünyanın dört bir yanına gidiyor, bir sürü provayapıyor, konserler veriyor sonra da evine geridönüyorsun. Hatırlıyorum kızın Kumru çokküçükken eğer iki Almanya konserinin arasındabir gün varsa gelip onunla zaman geçirir, sonrayine trafik, havaalanları, uçaklar gidip konseriniverirdin. Böyle bir tempoya nasıl dayanıyorsun?Her yıl beş farklı kıtada, dünyanın her yerinde130'a yakın konser veriyorum. Elbette Türkiye'dede... Sürekli yolculuk etmek ve evden ayrı kalmakzor. Çok yorucu bir hayat. Ama hayatım boyuncahep bu temponun içinde yaşadım. Sonuçta benimotive eden güçlü bir şey var: Evrendeki iyiyitaşımak istiyorum. Bunca kötülüğün olduğu birdünyada, sanatımla iyi bir atmosfer yaratmamgerektiğine inanıyorum.OLTEN RAPSODİ
17Bunun uğruna tüm yorgunluklara katlanabiliyo-rum. Konserlerde ulaşmaya çalıştığım şey "iyi".Ama iyiden kastım; iyi müzik değil, "salt iyi" olanaulaşmak. İyinin sarmalladığı bir dünya yaratmakuğruna mesleğimizi yapıyoruz aslında. Bunu herzaman başarabiliyor muyuz? Tabii ki hayır.Savaşın, terörün, doğa katliamlarının ve daha pekçok kötülüğün olduğu dünyada elimizden geldiğikadar "iyi" için uğraşmaya çalışıyoruz. Zamanının büyük bölümünü konserler vermek vebunlar için dünyayı baştan başa dolaşmaklageçirdiğini biliyoruz. Ama bunun haricinde yaz-dığın kitaplar da var. ‘Yalnızlık Kederi’ ve ‘UçakNotları’ bu kitaplardan bazıları. En son da ‘SuyaYazılan’ adlı eserin basıldı. Yazma tutkunhakkında neler söylemek istersin?Ben öncelikle bir müzisyen, besteci ve piyanodabir yorumcuyum. Yazı yazmak sevdiğim bir hobim.Düşüncelerimin insanlarla buluşması için hayatımboyunca makaleler ve denemeler yazdım.İnsanların dinledikleri eserler hakkında bilgisahibi olabilmeleri ve ne dinlediğini anlamalarıiçin, bazen konserlerimde eserleri anlattım bazende müzik üzerine yazılar yazdım. Az öncebahsettiğim turne insanı hayatımı da anlattığımyazılar paylaştım. Yaptığım işi ne uğrunayapıyorum, bunu paylaştım. Türkiye, Doğu ve Batısentezinde bir ülke. “Mozart ve Mevlana”,“İstanbul Senfonisi”, “Mezopotamya Senfonisi”nibestelerken nasıl bu felsefeden esinleniyorsam;bunları yazıyla anlatma gereksinimi deduyuyorum bazen.İnsan iyi hissederse iyi yaşar.“İyi” ile sarmalandığında iyi şeyler üretir.İyi hissetmeyi, iyiye inanırsa bulur.“İyi”yi kimi insan Tanrı’da bulur, kimisi meleklerde.Kimisi çiçeklerde, kimisi ağaçlarda. Kimisi aşkta, kimisi sevgilide, kimisi çocuklarda,kimisi müzikte, kimisi fizikte. İyiden aldığımız güçle yaşarız.İyinin dokunduğu yerden filizleniriz.İyiden aldığımız güçle yaptıklarımız “umut” olur.Umutlarınızı yok etmeyin. Bu evrende iyi de var.Sabırlı ol. Güçlü ol. İçine çek nefesi. Hayatı, iyiyi içine çek.“Evrendeki iyiden asla vazgeçme.”Fazıl SayRomancı Yayınevi, 2020OLTEN RAPSODİ
HET CONCERTGEBOUWFOTOĞRAF: EDUARDUS LEEAmsterdam'ın kalbinde yer alan Het Concertgebouw sadece bir konser salonu değil,aynı zamanda müzik ve mimarinin tarihi bir anıtıdır.OLTEN RAPSODİOlten Filarmoni Orkestrası18
19 14 Şubat 2024 Sevgililer Günü'nde OltenFilarmoni Orkestrası Amsterdam'ın tarihi HetConcertgebouw binasında bir konser verdi. 70kişilik ekibiyle sahnede hazır bulunan orkestrayıMurat Cem Orhan yönetirken, genç ve yetenekliklarnetçi Joe Christophe solist olarak orkestrayaeşlik etti. Concertgebouw binası gerek tarihçesi gerekmimari yapısıyla günümüzde de birçok kişiyeilham olmaktadır. Çok büyük performanslarasahne olan bina, Amsterdam'a giden turistlerin deuğrak yerlerinden biridir. TARİHÇE1881'de bir grup önde gelen Amsterdam va-tandaşı, şehrin kaliteli bir müzik mekanı ihtiyacınıkarşılayan yeni bir konser salonu inşaa etmek için Hollanda Büyükelçiliği’nin davetlisi olarak 13 Şubat gecesi Olten Quartet, Yunus Emre Kültür Merkezi’nde bir konser verdi. Gecede Büyükelçimiz Sayın Selçuk Ünal bizi yalnız bırakmadı. OLTEN RAPSODİ
20bir komite kurdu. Rijksmuseum yakınında bir yersağlamak için mimar Pierre Cuypers ile işbirliğiyaptılar ve 400.000 gulden (Hollanda para birimi)sermayeli N.V. Het Concertgebouw şirketinikurdular. İnşaatın mimarı olarak seçilen AdolfLeonard van Gendt, 300.000 guldenlik birbütçeyle 2000 kişilik bir konser salonu tasar-layarak Amsterdam'ın kültürel altyapısınakatkıda bulundu.Concertgebouw'un inşaatı 1886'nın ikinciyarısında tamamlandı. Ancak kapılarının resmiolarak açılması 11 Nisan 1888 Çarşamba gününekadar gerçekleşmedi. Bu gecikme, finansörlerinbaşlangıçtaki tereddütleri ve Nieuwer-Amstelyerel yetkililerinin kanal dolgusu, yol kaplamasıve sokak aydınlatması kurulumu gibi ünlümekanın yerel halk tarafından kabul görmesi içinele alınması gereken çeşitli zorluklarla karşıkarşıya kalmasından kaynaklanıyordu.GÜNÜMÜZDE CONCERTGEBOUWSalon, 1888 yılındaki açılışından bu yana dikkatçekici akustiğiyle büyük saygı görmüş veklasikten çağdaş türlere kadar çok sayıdaperformansa ev sahipliği yapmıştır. Yılda 700'denfazla konserin düzenlendiği Het Concertgebouw,ziyaretçilerine zengin bir ses ve deneyimyelpazesi sunan hareketli bir müzik etkinliğimerkezidir. Grote Zaal (Ana Salon), özelliklegörkemli orgu ve dünyanın en iyi orkestralarındanbiri olan Royal Concertgebouw Orkestrası'nınperformansları da dahil olmak üzere tanık olduğuefsanevi performanslarla ünlüdür.Binanın kendisi, süslü dekoru ve işlev ile estetiğinuyumlu karışımıyla 19. yüzyılın mimari ihtişamınınbir kanıtıdır. Ziyaretçilere hitap eden sadecemüzik değil, aynı zamanda binanın tarihi anlarıduvarları içinde özetleme yeteneğidir. Kleine Zaal(Resital Salonu), Het Concertgebouw'da odamüziği ve resitaller için daha samimi bir ortamsunan ve sanatçılar ile izleyiciler arasında yakınbir bağlantı kurulmasına olanak tanıyan başka birmekandır.Şef: Murat Cem OrhanTürk orkestra şefi ve bestecisi Murat CemOrhan, oldukça geniş bir müzik yelpazesine vegeniş bir repertuvara sahiptir. CRR SenfoniOrkestrası'nın Müzik Direktörü ve Baş Şefiolarak saygın görevlerde bulunmuş olup aynızamanda CRR Konser Salonu'nun SanatYönetmeni olarak görev yapmıştır. Eğitimini İstanbul Mimar Sinan ÜniversitesiDevlet Konservatuarı'nda orkestra şefliğialanında tamamlayan Orhan, çalışmalarınıMaestro Antonio Pirolli'nin rehberliğindesürdürdü. Fazıl Say, Maxim Vengerov, SabineMeyer, Boris Berezovsky, Joë Christophe,Pietro Spagnoli, Dmitry Shishkin, Dag Jensen,Lucas Macías Navarro, Bruno Schneider,Alban Gerhardt, Kristóf Baráti, Hanna-Elisabeth Müller gibi ünlü sanatçılarlakonserler yönetti. Şeflik kariyerinin yanı sıra, N.F. EczacıbaşıUlusal Beste Yarışmasında iki kez birinciliködülü kazanmıştır. Ayrıca çocuklar için üçmüzikal besteledi. Besteleri Türkiye'dekiDevlet Senfoni Orkestraları ve opera evleritarafından seslendirildi.OLTEN RAPSODİ
21Devasa OrgHet Concertgebouw aynı zamanda hem gençlerehem de yaşlılara ulaşan kapsamlı bir eğitimprogramıyla eğitime ve toplum katılımınaderinden bağlıdır. Geçmişin bugünle buluştuğu,performans kadar müzik eğitiminin de önemliolduğu bir yer. Mekanın hem yerleşik hem de yeniyetenekler için bir platform sağlamaya olanbağlılığı, desteklediği müzik geleneğinin sürekliyenilenmesini sağlıyor.Mali açıdan Het Concertgebouw, gelirininyalnızca küçük bir kısmının devlet yardımlarındangelmesiyle kendi kendine yeterliliğin benzersizbir modeli olarak karşımızda duruyor. Gelirlerininbüyük bir kısmını bilet satışları, kiralamalar,sponsorluklar ve sanata destek veren kişilerinbağışları oluşturuyor. Bu mali bağımsızlık, konsersalonunu kültürel sahnenin ön saflarında tutançeşitli ve maceracı bir programlamaya olanaktanıyor.DESTEKLER ÇOK ÖNEMLİHet Concertgebouw'u desteklemek isteyenleriçin konser salonu arkadaşı olmak veyasponsorluk programlarına katılmak gibi çeşitliseçenekler mevcut. Bu destek, performanslarınyüksek kalitesinin korunması ve bu tarihi mekanınbakımı açısından çok önemli.Sonuç olarak Het Concertgebouw sadece müzikdinleyebileceğiniz bir yerden çok daha fazlası;Amsterdam'ın ruhunu ve sanat sevgisinibünyesinde barındıran bir kültür kurumudur. Herkonserin yüceliği deneyimlemek için bir fırsatolduğu ve her ziyaretin kalıcı bir izlenim bıraktığıbir yer. İster klasik müzik meraklısı olun, ister yenigelen bir sanatsever olun, salon sizi müzik yolcu-luğunun bir parçası olmaya davet ediyor.Fotoğraf: Hans RoggenBüyük salonda bulunan ünlü org, 1890 yılındaorg yapımcısı Michael Maarschalkerweerdtarafından inşa edilmiştir. Üç bölümde vepedalda 60 kaydı vardır. 1990'lı yıllardaConcertgebouw'un kapsamlı restorasyonugerçekleştirildi. Binanın temelleri yenideninşa edildi ve daha sonra betonla doldurulan400 metal borunun üzerine 10.000 ton inşaatyerleştirildi. Konser salonundaki bu org ise,neredeyse yüz yıllık bir hizmetin ardındanparçalara ayrılmış, tekrar birleştirilirken dedaha modern teknikler kullanılarak bir arayagetirilmiştir.Concertgebouw'un şekillendiği dönemde akustik bilimi hâlâ birçok farklı ve tanımlanamayanfaktörün gizemli bir birleşimi olarak görülüyordu. Profesyonel kayıt ekipmanları ancak 20.yüzyılda geliştirildi. O zamanlar bir bina yapılırken mimarların yalnızca başarılı örneklerinebakabiliyorlardı. Sonuç olarak Resital Salonu, Felix Meritis binasındaki ünlü oval salonlaneredeyse aynıyken Ana Salon, tasarım ve kullanılan malzemeler açısından Almanya'nın Leipzig kentindeki Neue Gewandhaus'un büyük konser salonunu örnek aldı.OLTEN RAPSODİ
FOTOĞRAF:FOTOĞRAF: © QUINLAN ROAD LTD.© QUINLAN ROAD LTD.OLTEN RAPSODİMasalsı DiyarlarınBüyülü SesiSERKAN KALFASERKAN KALFAserkan.kalfa@oltensanat.comserkan.kalfa@oltensanat.comLOREENALOREENAMCKENNITTMCKENNITT22
23 1994 sonbaharı. Lise son sınıfta okuyupüniversite sınavlarına hazırlandığım ve hayatlailgili arayışların içerisinde olduğum o günlerdenbirinde İstiklal Caddesine yolum düştü. Taksimmeydanından Galata'ya doğru yürürken, buğulubir ses ve büyülü, mistik tınılar etrafımı sarmayabaşladı. O yıllarda internet yaygın olmadığındanve dolayısıyla dijital müzik henüz keşfe-dilmediğinden çok revaçta olan müzikmarketlerin hepsi, sanki sözleşmiş gibi, aynışarkıyı çalıyor ve bu şarkı bana Galata'ya olanyolculuğumda eşlik ediyordu. Tabii o günlerde bumelodilerin çok uzun zamandır aradığım birboşluğu dolduracağını ve bu eşliğin bir ömür boyusüreceğini bilmiyordum.Loreena McKennitt ve benim için yeri bir başkaolan “The Mask and Mirror” albümüyle tanışmamişte o gündür. Özellikle bu albüm, 1995 yılındaEskişehir'de başladığım öğrencilik hayatımsüresince kulaklarımdan hiç eksik olmadı. Sadecegünlük hayatımda değil, kimi zaman arkadaştoplantılarında, kimi zaman gece yapılan trenyolculuklarında kimi zaman da Eskişehir'in oyağmurlu ve karlı kışında bana eşlik etti. Üniversite hayatım boyunca, O'nun şarkıları beniher gün, hiç eskimeden, aynı kuvvetle etkilemeyisürdürdü. O kadar etkileniyordum ki, eğitim aldı-OLTEN RAPSODİLoreena McKennitt, 2011 yılında bir albüm tanıtımı içinİstanbul’a gelmiş ve sonrasında da sevenleri için bir imzagünü düzenlemişti. O gün ben de oradaydım.ğım sinema bölümündeki tüm öğrenci proje-lerime o müzikleri fon olarak yerleştiriyor vebaşka projelere de öneriyordum. SAFRANBOLU’DAN KAPADOKYA’YADaha sonraki yıllarda ise sanatçının bütünalbümlerini edindim ve gelişen internet ileberaber onun hakkında daha fazla bilgi sahibioldum. O, müziğini içsel bir yolculuk, köklerininderininde yatan gerçeği keşfetme çabası olaraktanımlıyordu. Bunun için dünyanın birçok yerinigörüp araştırıyor ve sonra da bunları notalarıylaharmanlıyordu. Yaptığı her albümde buyolculukların etkisi güçlü bir şekilde hisse-diliyordu. Özellikle Türkiye'yi birçok kez ziyaretetmiş, Safranbolu'dan Konya'ya ülkemizi baştansona gezmişti.
Loreena McKennitt24 OLTEN RAPSODİHatta bu ziyaretlerin birinde Mevlana CelaleddinRumi'ye derin bir sevgi duymuş, esinlendiklerinialbümlerinden birine taşımıştı. Belki deLoreena'nın, özünde göçebe bir kültür olan veAnadolu - Avrupa senteziyle yüzyıllardır harman-lanmış Türk halkı tarafından çok sevilmesininnedeni de işte bu, sanatçının araştırdığı herkültürden esintileri, edindiği kişisel deneyimlerle şarkılarına taşıma tutkusuydu. MİTLER VE GELENEKLERLoreena McKennitt müzikal yolculuğunu kendiinternet sitesinde şöyle anlatıyor: “Kanada'nınManitoba kırsalında kırsal ve özgür bir çocuklukgeçirerek büyüdüm. Her ne kadar veterinerolmayı arzulasam da müzik, bu arzumun yerinegeçti. 1970'lerin sonlarında Kelt müziğinikeşfettim, Ancak gerçek yolculuğum bu müziğintarihini derinlemesine araştırana kadar başla-madı. 1991 yılında Venedik'teki bir sergideKeltlerin yaygın etkisini keşfettim, kendimionların kadim seslerine, ritimlerine vehikayelerine kaptırdım. Mitlerin ve geleneklerinfarklı kültürlerde yankı bulduğunu, insanlarıbirbirine bağlarken benzersizliklerini koruduk-larını fark ettim.“16. Yüzyıl İspanya'sının penceresindenYahudilik, İslam ve Hristiyanlığın renklerinebaktım ve büyüleyici bir dünyaya çekildim:tarih, din, kültürler arası sentez... Batının dahatanıdık olan İrlanda kıyılarından, Fransa'nınozanlarına, Pireneler'i geçerek, Galiçyaüzerinden batıya, Endülüs'ten geçerekCebelitarık’tan Fas'a... Haçlı Seferleri,Santiago'ya hac ziyareti, Katharlar, TapınakŞövalyeleri, Mısır’ın Sufileri, Arabistan'daBinbir Gece Masalları, Keltlerin kutsal ağaçtasvirleri, Gnostik İnciller... Din nedir, maneviyat nedir? Ne ortaya çıktı, ne gizlendi?... Peki maske neydi, ayna neydi?”Komşularımızı ve onların tarihlerini anlamanınkendimizi anlamak için çok önemli olduğunainanıyorum. Bu nedenle, kendimi keşfetmenin biryolu olarak Kelt aracını keşfetmeyi seçtim. Şapkatarihi gibi başka herhangi bir konuyu seçebilecekolsam da Kelt yolunun inanılmaz derecedezenginleştirici olduğunu ve beni farklı yerlere veinsanlara yönlendirdiğini gördüm.Müzik yalnızca öğrenme ve kendini ifade etmearacı olarak hizmet etmekle kalmaz, aynızamanda insan duygularını etkileme ve fizyolojikdurumları değiştirme konusunda dikkate değerbir yeteneğe sahiptir. Bu, hem insanlara hem debüyükbaş hayvanlara fayda sağladığı müzikterapisi alanında kanıtlanmıştır. Örneklerarasında süt verimini artırmak için klasik müzikçalan mandıra çiftçileri ve Moğolistan'da,yavrusunu reddetmiş bir anne devenin müzikli birritüele tepki vererek yavrusunu kabul ettiğiAğlayan Devenin Hikâyesi adlı bir belgesel var.Fizyoloji ile manevi ve psikolojik varlıklarımızarasındaki bu bağlantılarla, bize ilham verenbirçok olay ve deneyimle derinden ilgileniyorum.Elbette bu kesişimlerden bir miktar yaratıcılıkgeliyor.”
25 OLTEN RAPSODİMcKennitt, arp, piyano ve akordeon olmak üzere üç enstrümanı kusursuzca çalıyor ve bütün konserlerindebu enstrümanları mutlaka kullanıyor. Albümlerinde eserlerin çoğu, söz - müzik olarak kendisine ait. sonra, sanatçıyla asıl tanışmamı sağlayan müzik-leri sahnede canlı olarak dinlemek beni çok mutluetti. The Mask and Mirror albümünde olan bütünşarkıları albüm sırasına göre söyleyen McKennitt,ayrıca ülkemizde de çok bilinen The Gates ofİstanbul, Marco Polo gibi şarkıları da seslendirdi.Kapanışı da, Nilüfer’den Çok Uzaklarda adıyladinlediğimiz Tango to Evora parçasıyla yaptı. Konser bittiğinde birşeyi farkettim. Bütün buşarkılar aslında benim de 30 yılımdı. Trenyolculuklarım, arkadaş toplantılarım, kendimlebaşbaşa kaldığım anlar, sevinçlerim, hayallerim.Bu benim yolculuğumdu. Loreena’da yol arka-daşlarımdan biriydi. O’nun buğulu sesi, beni masaldiyarlarına götüren müziği ve birçok kültürleharmanladığı tınıları, ben büyürken bana eşliketti. Umarım çok uzun yıllar da eşlik etmeyisürdürecek. 30. YIL TURNESİLoreena McKennnit 1998 yılında müziğe bir süreara verdi. 2006 yılında The Ancient Muse albümüile müziğe dönüş yaptı ve içsel yolculuğunuanlatmaya kaldığı yerden devam etti. Şimdiyekadar çoğunlukla Türkiye'yi de kapsayan bir çokturneye çıktı. İşte bu turnelerin sonuncusu olan"The Mask and Mirror'un 30. Yıldönümü AvrupaTurnesi" ile sevenleriyle buluşuyor. 26 Haziran'daAtina'da başladığı ve 26 Temmuz'da Milano'dabitireceği bu turne kapsamında 5 ülke ve 23 şehriziyaret edecek olan McKennitt, Türkiye'ye degeldi. İzmir, Ankara ve İstanbul'da 3 konsergerçekleştiren sanatçı kendine has, yürekleredokunan soprano sesi ve çoğu müziğindebenimsediği İrlanda - Kelt tarzını oryantalistezgilerle harmanladığı şarkılarla hayranlarınamasalsı bir gece yaşattı.30 Haziran'da Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'ndaPasion Turca organizasyonu ile gerçekleştirilenkonserde ben de yerimi aldım. Geçen sene NewYork’ta izlediğim The Visit Revisited Turnesi’nden Pasion Turca ekibine teşekkürlerimleKaynakça: loreenamckennitt.com
KlarnetinKlarnetinModern Modern YorumcusuYorumcusu Joe Christophe, enstrümanının zengin tınısıyladünyanın en prestijli konser salonlarında izle-yicileri büyüleyen bir sanatçı. Kuzey Fransa'nınşirin bir köyünde doğan Joe'nun müzik yolculuğu,yedi yaşındayken yerel bir nefesli müzikgrubunun kendisine ilk klarnetini ödünç verme-siyle başladı. Paris'teki Conservatoire NationalSupérieur de Musique'de eğitimini tamamlayarak,kariyerine sayısız yarışma ve seçmeler kazanarakbaşladı. 2019 yılında Münih'teki ARD UluslararasıMüzik Yarışması'nda birinci olmasıyla uluslararasısahnede soloist olarak kariyerine hızlı bir başlan-FOTOĞRAF: CAROLINE DOUTRE26 OLTEN RAPSODİgıç yaptı. Joë Christophe, klarnet ve piyano içinFransız ve İngiliz repertuarının güzelliklerini, derinduygularını ve mizahını keşfeden 'Idylle' adlı ilkCD'sini Vincent Mussat ile birlikte kaydetti.Dünyanın çok önemli konser salonlarında dinleyicileriyle buluşan Christophe, 14 Şubat2024 tarihinde Olten Filarmoni Orkestrası’ylabirlikte Amsterdam Concertgebouw’da sahnealdı. Eylül ayında ise 4. İstanbul Uluslararası OdaMüziği Festivali kapsamında ustalık sınıfı vermeküzere ülkemize gelecek olan sanatçı ile kısa birsohbet gerçekleştirdik. SERKAN KALFAserkan.kalfa@oltensanat.comJOËCHRISTOPHE
27Münih'teki ARD Uluslararası Müzik Yarışmasınıkazanmak dikkate değer bir başarıdır. Yarışmasırasındaki duygularını ve zorlukları, özellikle dezorluk düzeyini göz önünde bulundurarakanlatabilir misin?Münih'teki ARD Uluslararası Müzik Yarışması'nakatılmak zaten büyük bir fırsat ve ilhamkaynağıydı; ön seçim süreci zaten çok zorluydu veMünih'e gidecek 60 adaydan biri olduğum içinçok mutluydum. Bu efsanevi yarışmayı gerçekten deneyimleyecekkadar şanslı olmanın bilinciyle, bu minnettarlıkduygusuyla ve maceranın tadını çıkarmaarzusuyla farklı turlardan geçtim. Yorumumupaylaşma ve beni dinleyen insanlara açılmakonusundaki saf arzumdan dolayı hiçbir negatif duygum ya da yorucu stresim olmadı (tabii kiadrenalin ve uykusuzluk vardı). Yarı finalden itibaren çalış tarzımın jüri tarafındanözellikle takdir edildiğini farkettim. Mozartkonçertosunda Münih Oda Orkestrası ile ile-tişimim ilk provadan itibaren mükemmel birşekilde ilerledi, sonra paniğe kapıldım çünküfinale çıkma olasılığını görebiliyordum ve zorunluparça olan Carter'ın konçertosu üzerinde çok azçalışmıştım.Bu yüzden yarı final için Mozart'ın yanı sıra finaliçin Carter üzerinde de deliler gibi çalışmakzorunda kaldım. Hatta hayatımın hiçbir nok-tasında o zamanki kadar sıkı çalışmadım.OLTEN RAPSODİMüziği genç yaşta girdiğin ücretsiz bir müzikokulu ve yerel nefesli müzik grubunuz sayesindekeşfettin. Bu ilk deneyimlerin klarnete olantutkunu nasıl şekillendirdiğini bize birazanlatabilir misin?Çok küçük bir köyde yaşamama rağmen, müziğeneredeyse kapımın önünde ulaşabildiğim için çokşanslıydım. İlkokulun hemen yanında, belediyebandosuyla ortaklaşa işler yapan ve temel çalmaanlayışına sahip olduğunuzda size enstürmanödünç vererek ücretsiz olarak katılabileceğiniz birmüzik okulu vardı. Oraya kabul edildim veböylece eğitimimin çok erken bir döneminde (8yaşındaydım), müzikte çok değerli olan birlikteyaşamanın ve çalmanın önemini öğrenmeyebaşladım. Grubun maskotu olarak köyümdeki tümyetişkinler tarafından sevgiyle karşılandım vemüziğin bir tutku, dostluk ve eğlence dünyasıolduğuna ikna oldum (hatta evde yasak olan ilkcips ve sodayı provalardan sonra yedim!). Asladurmak istemediğime artık emindim. Conservatoire National Supérieur de Musique deParis'e girdin ve çalışmalarında çok başarılıoldun. Konservatuvar yıllarının dönüm noktalarınelerdi ve bunlar sanatsal gelişimine nasıl birkatkısı oldu?Bu konservatuara girmek hiç de küçümsenecekbir başarı değildir; giriş sınavı oldukça zordur vene yazık ki çok az sayıda yer vardır. Ancak buokula bir kez kabul edildiğinizde, ilham vericiprojelerden, öğrenciler arasındaki dostluktan,profesyonel fırsatlardan, mükemmel profe-sörlerden ve enstrümanı çalışmak için idealkoşullardan bahsetmeye gerek bile yok ve ben birklarnetim ya da orkestra geçmişim olmamasınarağmen ilk denemede kabul edilecek kadarşanslıydım. Repertuarın çoğunu öğrenmek,performans yarışmalarına hazırlanmak için en iyizamandı ve çeşitli yarışmalarda başarılı oldum,akranlarımın takdirini kazandım ve giderek dahafazla sanatsal fırsat sağladım. Bu çeşitliyarışmalar (başarılı olsun ya da olmasın) vekarşılaşmalar, yavaş yavaş izlediğim kariyerişekillendirdi ve bugün olduğum müzisyeninşekillenmesinde büyük rol oynadı.
Oda müzisyeni olarak Davos Festivali, NouveauxHorizons Festivali gibi festivallere katıldın. Odamüziğinin solo performanslardan farkı nedir veseni ortak müzik yapmaya çeken şey nedir?Oda müziğinde müzisyenlerin tutarlı ve dengelibir performans sağlamak için sürekli olarakbirbirlerini dinlemeleri, çalışlarını ayarlamaları vemüzikal bir sohbete katılmaları gerekir. Buseviyedeki etkileşim güçlü bir ekip çalışmasıduygusunu teşvik eder.Oda müziğinin işbirlikçi doğası, dünyanın heryerinden müzisyenlerle güzel karşılaşmalara veanlamlı alışverişlere yol açar. Birlikte provayapmak ve performans sergilemek bireyseldeneyimlerimizi ve bakış açılarımızı paylaş-mamıza olanak tanıyarak müziğin kolektifyorumunu zenginleştirir. Birlikte çalışarak geçi-rilen zaman güçlü bağlar oluşturduğundan, buetkileşimler genellikle derin ve kalıcı dostluklarlasonuçlanır. Eşsiz ve güzel bir şey yaratmayayönelik ortak hedef, bu bağlantıları güçlendirerekoda müziğini hem müzikal hem de kişisel olarakgerçekten ödüllendirici bir deneyim halinegetirmeye yeter.28 OLTEN RAPSODİ“Amsterdam'daki efsanevi Concertgebouw'da ilkkez solist olarak sahneye çıkmak büyük bir zevkve büyük bir onurdu. Bu olağanüstü fırsat müzikkariyerimde bir dönüm noktası oldu.Böylesine prestijli bir mekandaki bu açılışdeneyimi, Olten Filarmoni Orkestrası ve şef MuratCem Orhan'ın katılımıyla daha da zenginleşti.Konserin atmosferi mükemmel ve dostlukdoluydu.Program değişik türlerden oluşuyordu ve bana,enstrüman çalışımın tüm yönlerinisergileyebileceğim nadir bir ifade özgürlüğüsağlıyordu. Klasik müzik ve diğer popüler türleraracılığıyla farklı iç seslerimi dinleyicilerlepaylaşmak için eşsiz bir fırsattı.İzleyicilerin ayakta alkışladığı, kaliteli, şenlikli birkonser verdik. Bu deneyim, kariyerimin en önemlianlarından biri olarak hafızama kazınacak.”Sonunda orkestra beni Mozart'ın en iyi solistiödülüyle şereflendirdi. Ben de bir şekilde iyi birCarter çalmayı ve birincilik ödülünü almayıbaşardım. Sonuçta yarışmayı kazanmak sadecebildiğim şeyi çalmamla ilgili değil, aynı zamandakişisel sınırları aşmam ve bir müzisyen olarakgelişmemle de ilgiliydi. 3 haftalık uykusuzluğunnasıl bir his olduğunu o zaman öğrendim.Philharmonie de Paris, Wiener Musikverein veTokyo Uluslararası Forumu da dahil olmak üzeredünya çapında prestijli konser salonlarındaçaldın. Böyle ikonik mekanlarda performanssergilerken neler hissediyorsun?Prestijli konser salonlarında sahne almak herzaman özeldir. Benden önce orada çalan harikamüzisyenleri tanımak, heyecan duymak, onur vesorumluluk... Herşeyin muhteşem bir karışımıdır. İlk baştaki gerginliğe rağmen müzik başladığındasanki her şey önemini yitirir. O anda mekanınihtişamı kaybolur, müziğin büyüsü devreye girerve müziği sahnedeki diğer müzisyenlerle veseyirciyle paylaşma deneyiminin yanında ortamikinci planda kalır. FOTOĞRAF: DANIEL DELANG
İlk kaydın Idylle, Fransızca ve İngilizce klarnetrepertuarını araştırıyor. Seni bu spesifikparçalara çeken şey neydi ve farklı müziktarzlarını yorumlamaya nasıl yaklaşıyorsun?En yakın denizin Manş Denizi olduğu, Belçikasınırındaki küçük bir köyden geliyorum.Çocukkenburayı ziyaret ettiğimde ve İngiltere kıyılarınıgördüğümde hayrete düşmüştüm. İki ülkenin nekadar yakın olduğunu fark etmiştim. Bu yakınlıkbana göre renkler, mizah ve etkiler açısından pekçok benzerliğin olduğu müziğe de yansıyor.Bu albümde birbiriyle yakından ilişkili bu ikiestetiği bir araya getirmek istedim. Tını verenkteki farklılıklar gerçekten önemli olduğundanbunları yorumlamak benim için her zaman harikabir oyun alanı olmuştu. Daha genel olarak, farklı müzik tarzlarıyla (klasikveya başka türlü) ilgilenmek, müzikaliteyigeliştirmede çok faydalı olan açık fikirliliği teşvikeder.29 OLTEN RAPSODİLarinksin rolünü anlamak özellikle önemlidir.Konumuna ve esnekliğine dikkat edilerek sesinrezonansı ve zenginliği en üst düzeye çıkarılabilir. Şarkı söylemeyi enstrüman pratiğine dahil etmek,çalarken şarkı söylemek, boğazı kapatmarefleksini ortadan kaldırmak, gırtlağın esnekkalmasına yardımcı olur. Böylece perde vedinamikler üzerindeki kontrolü geliştirir. Tıpkı şarkıcıların sesleriyle duyguları aktarmasıgibi, ben de sesim ve tını çeşitliliğimle aynı şeyiyapmaya çalışıyorum. Bu zihniyetle pratikyapmak müzikle daha fazla bağ kurmanıza veenstrümanı unutmanıza yardımcı olur.Müzikte başarılı bir kariyere sahip olmayı hayaleden klarnetçilere ne gibi tavsiyelerde bulu-nursun? Tekniği, ifadeyi ve sahnedeki duruşudengelemeye yönelik ipuçların var mı?Müzik samimi, güzel, doğal ve ilkel bir ifadearacıdır. Tek tavsiyem, her klarnetçiyi, kendibenzersiz duygularını paylaşmaya, onları diğerinsanlardan ayıran inceliklere öncelik vermeyeteşvik etmek olacaktır. Eğer saf ifadeyi tercih etmek istiyorsa,enstrümana hakim olması gereklidir. Bu derinifade arzusuyla, yoldan çok son hakkındadüşünmek, enstrümana karşı mücadele etmeden,onunla uyum içine girerek tekniği uygulamak vegeliştirmek daha sonraları kendiliğinden doğalolarak gelecektir diye düşünüyorum. Eylül ayında 4. İstanbul Uluslararası Oda MüziğiFestivali süresince bir ustalık sınıfı gerçek-leştireceksin. Bu konuda neler söylemekistersin?Sevdiğim bir şehir olan İstanbul'a dönüp ustalıksınıfları vereceğim ve performans sergileyeceğimiçin çok heyecanlıyım. Türkiye'deki insanlarınsıcaklığı ve misafirperverliği oradaki deneyim-lerimi her zaman inanılmaz derecede özel kıldı.Müzik konusundaki bilgimi ve tutkumu bu kadarcoşkulu ve yetenekli insanlarla paylaşmak gerçekten büyük bir mutluluk. Canlı kültürelalışverişi ve bu ülkenin harika insanlarıyla bir kezdaha bağlantı kurma fırsatını sabırsızlıklabekliyorum.Klarnetçiler sıklıkla teknik zorluklarla karşıkarşıya kalır. Çalışını geliştirmene ve zorluklarınüstesinden gelmene yardımcı olan herhangi birpratik rutini veya tekniği paylaşabilir misin? Bana çok yardımcı olan fikirlerden biri klarnetçalmak ile şarkı söylemek arasındaki yakınlığıanlamaktı. Bana göre bir klarnetçinin gırtlağı,tıpkı bir şarkıcı gibi, farklı ses perdelerine uyumsağlayabilecek kadar esnek olması gerekiyor.
30MüzisyenleriİyileştirenTürk PiyanistDERENERYILMAZ Piyanistlerin tekniklerini düzelterek, piyanoçalışmaktan doğabilecek yaralanmaları veağrıları ortadan kaldırmak üzere geliştirilmiş, özelbir eğitim metodolojisi olan kabul edilen TaubmanYaklaşımı’nın Avrupa’daki tek master seviyedekieğitmeni olan piyanist Deren Eryılmaz, Londra’dakurduğu Deren Piano Academy ile dünyanın dörtbir yanından gelen profesyonel piyanist vemüzisyenlere destek veriyor.Eryılmaz’ın en büyük hedefiyse,müzisyenlere burssağlayan bir yapıyla iş birliğine giderek, sanatsalve teknik deneyimlerini genç Türk piyanistlereaktarabilmek. Müzisyenlerin de en az sporcular kadar sıklıklasakatlandıklarını biliyor muydunuz? Yapılanakademik araştırmalar, profesyonel müzisyenle-rin yüzde doksanının sürekli yapılan “yanlış” hare-OLTEN RAPSODİ
31ketler nedeniyle sakatlandıklarını kaydediyor.Farklı raporlar ise orkestra müzisyenlerinin yüzdeyetmiş altısının kariyerleri boyunca enstrüman-larını çalma becerilerini etkileyecek birçokrahatsızlıktan muzdarip olduklarını ortayakoyuyor. Bu durum, müzisyenlerin performanslarıve üretme yetilerini olumsuz bir şekilde etkiliyor.TAUBMAN YAKLAŞIMI’NIN AVRUPA’DAKİ TEKMASTER SEVİYESİNDEKİ HOCASIPiyanist Deren Eryılmaz, müzikseverlerin pekfarkında olmadıkları, ancak profesyonel müzis-yenlerin sıkça maruz kaldıkları bu sorunuadresleyen, kendini müzisyenlerin esenliğine veüretimine adamış olan bir sanatçı. Eryılmaz,müzisyenlerin teknik sınırlamaların üstesindengelmelerini ve çalmaya bağlı yaralanmalarınıiyileştirebilmelerini sağlayan özel bir metodolojiolan Taubman Yaklaşımı’nın Avrupa’daki tekmaster seviyedeki hocası. Yöneticiliğini üstlendiğiLondra’daki Deren Piano Academy halen, İngilte-re ve Avrupa’da Taubman Yaklaşımı eğitimi verentek merkez konumunda. Bu konuda MasterClass’lar vermek üzere Londra’daki Royal Collegeof Music gibi prestijli okullardan davet alanEryılmaz, bu yaz İngiltere ve Türkiye’nin yanı sıra,İskoçya, Hollanda ve Romanya’da da çeşitliustalık sınıfları gerçekleştirecek. Klasik kalıplarındışına çıkmayı seven Eryılmaz, çok disiplinliprojelerde yer almaya da özen gösteriyor. Birtoplum ve sanat deneyi olarak düzenlenen ve heryıl ABD’nin Nevada çölünde gerçekleşen BurningMan Festivali gibi farklı organizasyonlara solistolarak katılmaktan da keyif alıyor. Eğitimci yönü sorulduğunda ise Eryılmaz, “Buyaklaşım yalnızca müzisyenlerin sakatlıklarınıiyileştirmekle kalmıyor; aynı zamanda teknikbecerilerini geliştirmelerini, enstrümanlarını endoğru şekilde çalmalarını ve daha en başındanyaralanmaların önüne geçerek potansiyellerini enverimli şekilde kullanabilmelerini sağlıyor” diyor.Deren Eryılmaz örgün müzik eğitimine Bilkent Üniversitesi Müzik Hazırlık Okulu'nda Ankara'dabaşladı. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Piyano Bölümü'ne başarı bursu ilegirdi. Eğitimine 1999 yılında Michael Davidson'un öğrencisi olarak Rotterdam Konservatuarı'nda(CODARTS) devam etti ve 2003 yılında mezun olarak lisans diplomasını aldı.OLTEN RAPSODİ
32GELİŞİME VE İYİLEŞTİRMEYE ODAKLANAN BİR KARİYERGeçtiğimiz yıllarda, eğitime ağırlık verdiği için birsüre kişisel sanat çalışmalarına ara verenEryılmaz 2025 yılında solo ve oda müziğikonserleriyle sahnelere dönmeyi planlıyor. Biryandan da kariyerini müzisyenlerin gelişimi veiyileşmelerine adayan Eryılmaz, Gülsin Onay,Mehmet Okonsar, Pascal Devonyon, MichaelDavidson, Aquiles Delle Vigne ve Georgy Sandorgibi ülkemiz ve dünyanın önde gelenpiyanistleriyle çalışma imkanı bulmuş; eğitimhayatı boyunca üstün yetenek burslarıylaokumuştur. Lisans eğitiminden sonra BaşkentÜniversitesi Devlet Konservatuarı'nda MehmetOkonsar'ın danışmanlığında, yüksek lisansınıyaptı. Bilkent Üniversitesi Müzik ve SahneSanatları Fakültesi’nin akademik ekibindeöğretim görevlisi ve eğitmen olarak çalıştı.Akademik sorumluluklarının yanı sıra EtkinlikKoordinatörlüğü, Piyano Ana Sanat Dalı, ErasmusProgramı ve Erken Müzik Eğitimi programlarınında koordinatörlüğünü üstlendi. Yine bu dönemde,çeşitli orkestralarla solist olarak sahne aldı. Bilkent Senfoni Orkestrası ile ÇağdaşSanatlar Merkezi’nde, Mozart La MajörPiyano KonçertosuEDNA GOLANDSY İLE UZUN YILLARDIR ÇALIŞIYOR“Kişisel müzik çalışmalarıma devam ederkenüstlenmiş olduğum akademik görevler, mü-zisyenlerin kendilerini sürekli geliştirebilmeleriiçin gerekli olan yepyeni sistemlere olan ilgimiarttırdı ve bir arayış içine girdim. Sonunda buarayış beni, Taubman Yaklaşımı gibi benzersiz birmetodolojiyle tanıştırdı” diyen Eryılmaz, bualanda dünyanın tek yetkili kurumu olanGolandsky Enstitüsü’ndeki çalışmalarına uzanansüreci şöyle anlattı: “Bir müzisyen ve akademisyen olarak kariyerimdeönemli bir noktaya gelmiştim. Yetiştirdiğim pekçok öğrencinin elde ettikleri başarılardanmutluluk duyuyordum. Ancak o dönemde gerekkişisel gerekse çalışma hayatımın bir dönüşümistediğinin, konfor alanımdan çıkma ihtiyacıduyduğumun da farkındaydım. O dönemde artarda gelen talihsiz olaylar, beni konfor alanımdançıkmaya zorladı ve eğitmen yetiştirmek üzeredünyada çok az sayıda müzisyenle çalışan NewYork’taki Golandsky Enstitüsü’nde aynı zamandaenstitünün kurucusu olan duayen piyanist EdnaGolandsky ile birlikte, iki yılı aşkın bir süreTaubman Yaklaşımı üzerine yoğun çalışmalaryapmama olanak sağladı. Bugün Avrupa’daki tekTaubman master eğitmeni olarak müzisyenleredestek veriyorum.”HEDEF GENÇ TÜRK MÜZİSYENLERE EĞİTİM VEREBİLMEKProfesyonel müzisyenlerin yanı sıra halen gerekTürkiye gerekse yurt dışından gençlerleçalışmaya devam ettiğini kaydeden Eryılmaz,yetiştirdiği öğrencilerin Manhattan School ofMusic, Royal College of Music, BarenboimAcademy gibi seçkin uluslararası okullara tamburslu olarak kabul edilmelerinden veöğrencilerinin uluslararası piyano yarışmalarındaödüller kazanmalarından gurur duyduğunubelirtiyor. Başlangıçta İstanbul’da kurduğu,ardından Londra’ya taşıdığı Deren Piano Academyçatısı altında çalışmalarını sürdüren Eryılmaz,“Gönül istiyor ki daha çok sayıda gence, özellikle OLTEN RAPSODİ
33de genç Türk müzisyenlere bu yaklaşımı akta-rabileyim. Türkiye’ye geldiğimde halen farklıeğitim kurumları aracılığıyla workshop’largerçekleştiriyorum. Ancak bu yaklaşım uzunsoluklu bir süreç. Bu eğitimi alabilmek isteyenbirçok genç bana yazıyor ve burs arayışından sözediyor. Ben de katıldığım her platformda çeşitlieğitim kurumları, müzisyenlere fon sağlayanyapılar ve şirketlere seslenmeye çalışıyorum.Hedefim genç müzisyenlerin gelişimi için bir fonmekanizmasının oluşturulmasını sağlayabilmek”diyor.TAUBMAN YAKLAŞIMI NEDİR?Taubman Yaklaşımı, piyanistlerdevirtüözitenin altında işleyen, çoğunluklagörünmez hareketlerin çığır açan biranalizidir. Dorothy Taubman'ın 1940'lardabaşladığı ve on yıllarca süren araştır-malarının sonucu ortaya çıkmış olan bugeniş bilgi dağarcığı, piyanistlerin tekniksınırlamaların üstesinden gelmelerine veçalma ile ilgili yaralanmaları tedavietmelerine olanak sağlar. Aynı zamanda,ton üretimi ve etkileyici çalmanın diğerbileşenlerinin anlaşılması ve öğretilmesininde etkili bir yoludur.Temelinde, piyano çalarken insan ana-tomisine en uygun şekilde hareket etmeyiöğreten yaklaşım; yerçekimi, ağırlık,salınım, hizalama ve kinetik enerji gibimekanik kavramları anlamayı ve gelişmişbir hassasiyetle kullanmayı esas alır.Deren Eryılmaz, 5-20 Temmuz tarihleri arasındaRomanya'nın Yaş şehrinde düzenlenecek olanUluslararası Yaş Müzik Festivali'nde TaubmanYaklaşımı üzerine bir eğitim düzenleyecek. YaşUluslararası Festivali, kurucusu ve sanatyönetmeni, tanınmış İspanyol piyanist PabloGaldo'nun Romanya'ya getirdiği yeni bir proje.Katılımcıların konaklamalarını da kapsayan,kültürel hedeflerin niteliği ve çeşitliliği nedeniyleönemli bir girişim. İki hafta boyunca farklı müzikenstrümanlarına yönelik çok sayıda ustalıksınıfının gerçekleştirileceği, resitallere ve finalyarışmasına ücretsiz katılımın sağlanacağı birfestival olarak düzenleniyor. Dersler, dünyastandartlarında tanınmış sanatçılar ve pro-fesörler tarafından desteklenmekte olup, sınırlısayıda öğrenci bulunmaktadır. Bu festivaleEryılmaz'la birlikte Türkiye'den piyanist Emre Şenve Eser Bilgeman da katılıyor. Ayrıca sanatçı,Deren Eryılmaz Piyano Akademisi olarak 19-20Ekim 2024 tarihlerinde Edna Golandsky ilebirlikte, Viyana’da, uluslararası bir ustalık sınıfıgerçekleştirecek.OLTEN RAPSODİ
ROMANTİK DÖNEMİNÇOK BİLİNMEYEN 6 BESTECİSİESER: JOSEF DANHAUSER (1840)34 Romantik müzik, 19. yüzyılın zengin ve ifadedolu bir tarzı olarak bilinir. Bu dönem, bestecilerinklasik dönemin yapılandırılmış formlarındanuzaklaşarak dramatik anlatılara ve doğal dünyayailgi gösterdiği bir dönemdir.Bu dönem, çok büyük bestecilere ev sahipliğiyapar. Chopin’den Brahms’a, Mahler’den Ros-sini’ye önemli isimler çoğunlukla aynı tarihlerdeyaşamışlardır. Çağının öncüleri olan bu sanatçılar, günümüzdebile hala çoğu besteciye öncülük etmektedirler.Eserleriyle hem çağdaşlarına esin kaynağıolmuşlar hem de gelecek nesiller için büyükmiraslar bırakmışlardır. Ama bazı isimler vardır ki, günümüzde çok anıl-masalar da zamanında büyük eserlere imzaatmışlardır. İşte size bu isimlerden altı tanesinitanıtmak istiyoruz:OLTEN RAPSODİ
6 Bilinmeyen Besteci35 8 Ağustos 1857'de Paris'te doğan Cécile Chaminade,müzik dünyasına yaptığı katkılarla sanat dünyasındakikadınlar için çığır açan seçkin bir Fransız besteci vepiyanisttir. Babasının Conservatoire de Paris'e kaydolmasına karşıçıkması da dahil olmak üzere toplumsal engellerlekarşı karşıya olmasına rağmen Chaminade'nin yeteneğiyadsınamazdı. 1913'te Légion d'Honneur ödülüne layıkgörülen ilk kadın besteci oldu. Ayrıca Atina Konservatuarı'ndan Defne Çelengi aldı veSultan II. Abdülhamid tarafından Şefakat Nişanı ileödüllendirildi. Chaminade'nin mirası, günümüzde saygıgören ve icra edilmeye devam eden bir dizi eseri geridebırakarak, onun becerisinin ve kararlılığının birkanıtıdır. Anton Stepanovich Arensky, 12 Temmuz 1861'dedoğan seçkin bir Rus besteci, piyanist ve müzikprofesörüdür. Dahi bir çocuktu ve dokuz yaşınageldiğinde çok sayıda şarkı ve piyano parçasıbesteledi. Arensky, Saint Petersburg Konservatuarı'nda NikolaiRimsky-Korsakov'un yanında eğitim gördükten sonraMoskova Konservatuarı'nda profesör oldu ve buradaScriabin ve Rachmaninoff gibi önemli bestecilereders verdi. Çaykovski'den büyük ölçüde etkilenenmüziği, özellikle oda müziğinde lirik ve ağıtsalnitelikleriyle ünlüdür. 44 yaşında tüberküloz nedeniyle kısa sürenkariyerine rağmen Arensky'nin mirası varlığınısürdürüyor ve Çaykovski'nin Bir Teması ÜzerineÇeşitlemeler gibi eserleri günümüze kadarpopülerliğini koruyor.Anton ArenskyCécile ChaminadeOLTEN RAPSODİ
6 Bilinmeyen Besteci36 Adolf von Henselt, 9 Mayıs 1814'te Schwabach,Bavyera'da doğan önemli bir Alman besteci vepiyanisttir. Erken yaşlardaki müzik eğitimi keman ve piyano ilebaşladı ve bu da Münih'teki Odeon'da muhteşem birçıkış yapmasına yol açtı. Henselt’in kariyeri, SaintPetersburg’a taşınmasıyla önemli bir dönüm noktasıyaşadı; burada saray piyanisti ve saygın bir müzikeğitimcisi oldu. Rus müzik okuluna olan etkisi derindive öğretileri, Sergei Rachmaninoff dahil olmak üzerebirçok piyanisti etkiledi. Henselt'in besteleri, özellikle de piyano için yaptığıçalışmalar, ustalık ve müzikal derinlikleriyle takdiredilmektedir.Adolf von Henselt 25 Ekim 1864'te Moskova'da doğan AlexanderTikhonovich Gretchaninov, eserleri 19. yüzyıldan 20.yüzyıla geçişte köprü görevi görern bir Rus Romantikbestecidir. Gretchaninov, müzik eğitimine geç başlamasınarağmen müziğe olan tutkusunu sürdürdü ve SergeiTaneyev, Anton Arensky ve Nikolai Rimsky-Korsakovgibi önemli bestecilerin yanında çalıştı. Beş senfoni, dört yaylı çalgılar dörtlüsü ve çeşitlioperalardan oluşan besteleri, akıl hocalarının veRomantik geleneğin etkisini yansıtırken, aynızamanda Igor Stravinsky ve Sergei Prokofiev gibiçağdaşlarının daha da geliştireceği müzikalitesininipuçlarını verir. Gretchaninov'un mirası, dini müzikten çocukşarkılarına kadar farklı türlerde beste yapmayeteneğiyle öne çıkıyor ve geride bugün dekutlanmaya devam eden çok çeşitli ve zengin bir eserbırakıyor.Alexander GretchaninovOLTEN RAPSODİ
6 Bilinmeyen Besteci37 Ignacy Jan Paderewski birçok yeteneğe ve önemlitarihsel öneme sahip bir saantçıdır. 1860 yılında Rusya İmparatorluğu'nda doğan sanatçı,virtüöz bir piyanist ve besteci olarak ön plana çıktı;müziği ve politik aktivizmi aracılığıyla Polonyamilliyetçiliğinin bir simgesi haline geldi. Etkisi sanatın ötesine geçti; Polonya'nın bağımsızlığınısavunmada çok önemli bir rol oynadı ve bu, 1919'daPolonya Başbakanı ve Dışişleri Bakanı olarakatanmasıyla doruğa ulaştı. Paderewski'nin diplomatikçabaları, ülkenin Versailles Antlaşması'nda tanın-masında etkili oldu. Mirası, sanatın gücünü ve tarihi şekillendirmedekikararlılığını yansıtarak ilham vermeye devam ediyor. Mélanie Hélène "Mel" Bonis, hayat hikayesi demüziği kadar ilgi çekici olan, çığır açan bir Fransızbestecidir. 1858'de mütevazı bir ailede dünyayagelen sanatçı, ailesinin karşı çıkmalarına rağmengenç yaştan itibaren olağanüstü müzik yeteneğinisergiledi. Becerileri Paris Konservatuarı'nda César Franck'ınvesayeti altında gelişti ve burada Debussy gibiçağdaşlarıyla da karşılaştı. Erkek egemen bir alandacinsiyetini maskelemek için 'Mel Bonis' takma adınıbenimseyen sanatçı, aralarında piyano eserleri, odamüziği ve koro eserlerinin de bulunduğu 300'ünüzerinde eser besteledi. Bir zamanlar toplumsal kısıtlamaların ve kişiselmücadelelerin gölgesinde kalan müziği, duygusalderinliği ve melodik güzelliğiyle tanındı.Mélanie BonisIgnacy Jan PaderewskiOLTEN RAPSODİ
Karlsruhe’deGenç BirYetenek“Başkalarının ayakizlerini takip etmektensekendi açacağım farklıyollardan ilerlemekistiyorum”OLTEN RAPSODİNEHİR ÖZZENGİN38
399 yaşında, piyano yarışması ödülü ile Nehir Özzengin henüz 19 yaşında. Çok küçükyaşlarda başladığı müzik yolculuğuna bugünlerdeAlmanya'nın ünlü Karlsruhe Müzik Üniversite-si'nde devam ediyor. Olten Filarmoni SanatOkulu'nda uzun yıllar aldığı piyano eğitimiyletekniğini çok üst seviyelere taşıyan ve bu süreiçinde Sırbistan’da yapılan Uluslararası MozartPiyano Yarışması, Lüksemburg’da yapılanUluslararası “Artistes En Herbe” Müzik BesteYarışması, İtalya’da yapılan Uluslararası Nicola DiStefano Piyano Yarışması gibi birbirinden önemliyarışmaları kazanan Özzengin, ayrıca 2018 yılınınKasım ayında, Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı veNTV Yayın Kuruluşu tarafından "Ege'nin Başarılı 5Kadını"ndan biri olarak seçildi. Ayrıca bugünekadar birçok sosyal sorumluluk projesindegönüllü olarak yer alan genç sanatçı, en son 2023yılında Olten Filarmoni Sanat Okulu'ndaöğrencilere bir ustalık sınıfı çalışması yapıp birkonser verdi ve bu etkinliklerden elde edilengeliri, 6 Şubat depreminde enstrümanlarını kay-beden depremzede müzisyenlere bağışladı. FOTOĞRAF: MARCO BORGGREVEMüziğe ilgin nasıl ve ne zaman başladı? Müziğe ve piyanoya 4 yaşında ailemin yönlendir-mesi ile başladım. İlk deneme dersinde öğretmen-ler müziğe olan yeteneğimi hemen fark etmişlerve sonrasında bunu ailemle de paylaşmışlar.Öğretmen piyano üzerinde farklı notaları farklıdizilimlerle zorlaştırarak gösterip aynılarını benimde yapmamı istemiş ve ben de normalde olma-ması gereken bir kolaylıkla tamamını hatasızyapabilmişim. Müziğe olan yeteneğim veyatkınlığım fark edilince de hemen ertesi günderslere başlamışım.Almanya’da müzik ve piyano eğitimi alıyorsun,bueğitiminden bahseder misin? 9 yaşında piyano yarışmalarına katılmayabaşlayıp düzenli bir ilerleme gösterince ve o günekadar İtalya, Belçika, Slovenya, Sırbistan,Lüksemburg gibi dünyanın çeşitli ülkelerindetoplamda 14 adet müzik ödülü kazandıktan sonrakendime daha büyük bir hedef belirlemeye kararverdim. Bu hedef klasik müziğin doğduğu ülkeolan Almanya'nın seçkin üniversitelerindenKarlsruhe Müzik Üniversitesi kabul sınavlarınahazırlanarak başarılı olmaktı. Bu amaçla sıkı birçalışma sonrası sınavlara girdim. 15 yaşında tampuan alarak mükemmel dereceyle üniversiteyekabul edildim ve müzik eğitimim Almanya'daki buüniversitede başladı. Halen Almanya'dakiokulumda birçok konsere çıkarak müziğimiherkesle paylaşıyorum.Olten Filarmoni Sanat Okulu'ndaki eğitimin içindüşüncelerini biraz anlatır mısın? Olten Sanat Okulu benim sanat yuvam. Bukurumun kapısından girdiğim gün burayı ne kadarçok seveceğimi anlamıştım. Olten Okulları sanatıen naif ve güzel duygular ile yaşayabileceğiniz veöğrenebileceğiniz çok özel bir yer ve müzikalgelişimime eğitim aldığım sürece çok büyük birkatkısı oldu. Olten Sanat ile kurduğum bağnereye gitsem ve nerede olsam devam edecek birbağ ve uzun yıllar eğitim aldıktan sonra ben de bukuruma gelecekte de bir şeyler verebilmeyidiliyorum. OLTEN RAPSODİ
40Bu birlikteliğin ilk örneği olarak kısa zaman önceOlten Sanat Okulu’nda kurumun öğrencileri ile birustalık sınıfı çalışmasını ve ardından verdiğim birkonseri gösterebilirim. Bu etkinlikten elde edilengeliri 6 Şubat depreminde enstrümanlarınıkaybeden depremzede müzisyenlere sevgi ilegönderdik. Tüm bu nedenlerle Olten Sanat’ın yeribende gerçekten çok özel ve değerli.Nehir Özzengin, Olten Filarmoni Sanat Okulu’ndaFatma Olten, Akgün Çavuş ve öğretmeni Utku Yazıcı ile Kendi bestelerini yapmaya ne zaman başladın? Kendini müziğin her alanında geliştiren birmüzisyen olmak istediğim için yıllar önce bestealanında da çalışmalar yapmaya başladım. Genel anlamda armonik ve teorik bir temelüzerine bestelerimi oluşturmaktansa, piyanobaşına oturup kendimi müziğe bırakıp o ankihislerimden yola çıkarak çaldıklarım üzerinebestelerim oluşuyor diyebilirim. Müzik yaşamım boyunca özellikle çocuklar ileilgili birçok sosyal sorumluluk projesinde yeraldım. Kanser ve çocuk felci hastası çocuklar içinhastanede çekilen kısa filmlerde bulundum. Aynızamanda onlar için konserler verdim. Yaşamındahastalıklar ve başka nedenlerle zorluklar çekençocuklara yakın olmak iç dünyamda derin izlerbıraktı. İlk bestem ise bu çocukları düşünerekçalarken notaların bir anda piyanonun tuşlarınadökülmesi ile ortaya çıktı. Beste bittikten sonraeserin ismini 'Umuda Haykırış' koydum; tümçocuklar için bir umut olsun diye. Daha sonra bu bestemle Lüksemburg'dakiuluslararası Artistes en Herbe Beste Yarışması veTürkiye Halıcı Beste Yarışmasına katılıp ikiyarışmadan da birincilik ödülünü kazandım.Kazandığım bu ödülleri de hastalık ve zorlukçeken tüm dünya çocuklarına armağan ettim. Hangi piyanistlerden ilham alıyorsun? Kendime özellikle örnek aldığım birinin olmadığınısöyleyebilirim. Yetenekleriyle ve icra ettikleribaşarılı müzikleriyle takip ettiğim birçokmüzisyen var elbette ama ben özgün olmaya,kendim olmaya ve müzik yolculuğumda NehirÖzzengin olarak yürümeye çalışıyorum. Başka-larının ayak izlerini takip etmektense kendiaçacağım farklı yollardan ilerlemek istiyorumMüzik eğitimi alırken yaşadığın en büyük zorlukneydi? Çok küçük yaşlarda müziğe ve spora aynı andabaşladım ve her ikisinde de kazandığım disiplinbir süre sonra benim normalim olmaya başladı. Akademik eğitimimdeki derslerim ile müziğidengelemedeki en önemli unsur disiplin veistikrarlı çalışmadır ama tabi ki tüm bunları aynıanda yapmanın büyük bir özveri gerektirdiğini debelirtmem gerekiyor.Küçük yaşlardan itibarenseyircilerin karşısına bir konserde sahneyeçıkmanın veya yarışmalarda jürinin önündeperformansınızı sergilemenin büyük bir sorum-luluğu, stresi ve yükü de zorlanmanıza sebepolabiliyor. Başarı, takdir edilmek hangi yaşta olursa olsuntüm insanlar için çok güzel bir duygu. Belki debenim bu kadar müziği sevmemde ve istikrarlıgelişme göstermemde bana gösterilen takdirinönemi çok büyüktür. Henüz bir çocuksunuz, herkes sizden sadece birçocuk olmanızı beklerken sizin belki bir alandaoldukça ileriye gidip ve hatta dünyada sizinyaşınızdaki ve sizin yeteneğinizdeki birçokakranınızla aynı platformlarda yani piyanoyarışmalarında bir araya gelip onlardan hiç deeksik olmadığını kanıtlamak ve sonra ülkenizdesaygı görmek benim için büyük bir motivasyonkaynağıydı.OLTEN RAPSODİ
41İzmir Senfoni Orkestrası ile konserPiyano çalmayı öğrenmek isteyen gençmüzisyenlere ne gibi tavsiyelerin var? Piyanoya ve müziğe gönül vermiş çocuklara,gençlere söylemek istediğim, bir konu hakkındabaşarıya ulaştıklarını, buna rağmen hiçbir şeyindeğişmediğini düşündüklerinde, daha fazla vesürdürülebilir başarılar elde etmeye çalışsınlar.Hayaller, elde edilecek istikrarlı başarılarınarkasında bekliyor olabilir onları. Bir alanda uzmanlaşmak başarılı olmakistiyorlarsa örneğin müzik alanı üzerindenkonuşacak olursak sadece çalmak değilyorumuyla bestecisiyle her şeyiyle öğrenmelerigerekiyor. Genç müzisyen adaylarının kendilerini tek biralanda kısıtlamamalarını, farklı alanlardan dabeslenmeye devam ederek gelişimlerine devametmelerini özellikle öneririm.Gelecekteki hedeflerin nelerdir? Dünya çapında tanınan ve ülkemi dünyanın heryerinde en iyi şekilde temsil eden başarılı birmüzisyen ve akademisyen olmak. Müzik eğitimimi sürdürerek uluslararası plat-formlarda ülkemi en iyi şekilde temsil eden birmüzisyen olmak en büyük hedefim. Dünyanınçeşitli ülkelerinde resitaller, ustalık sınıfları veeğitimler vermeyi amaçlıyorum.Karlsruhe Müzik Üniversitesi, AlmanyaOLTEN RAPSODİ
AKRACAZCazın Efsaneleri7. KezAntalya’danGeçti Bu sene 7.si düzenlenen Antalya Akra CazFestivali, caz ve dünya müziğinin ünlü isimlerinisanatseverlerle buluşturmaya devam ediyor.Çağdaş cazın yanı sıra caz müzikten yola çıkarak;funk, rock, Latin, soul, pop ve elektronik tarzlarıda harmanlayan performanslar ile izleyicikarşısına çıkan festival 24 Mayıs - 12 Haziran2024 tarihleri arasında Antalya Akra Hotel‘in açıkhava sahnesinde gerçekleşti.FOTOĞRAFLAR: SERDAR AYDIN42 OLTEN RAPSODİ
43Festivalde bu yıl sahne alan sanatçılar ve gruplararasında; Dany Brillant, Ibrahim Maalouf, IgorButman, Larisa Dorina, Moskova Caz Orkestrası,Aziza Mustafa Zadeh, Ralf Cetto, SimonZimbardo, Kerem Görsev, Ferit Odman, VolkanHürsever, Engin Recepoğulları, Barış DoğukanYazıcı, Bulut Gülen, Judith Hill, Eggmann Quartet,Esra Gürçay Quintet, Dila Bahar Quartet, NubyaGarcia, Fazıl Say, Eylül Ergül, Akra Jazz Band,Cem Tuncer, Serdar Barçın, Ozan Çelikel, BarışDağhan ve Yekta Kopan vardı.Festivalin bu yılki açılışını Latin, salsa, swing vecaz melodilerinin hakim olduğu parçalara hayatveren Dany Brillant 24 Mayıs'ta gerçekleştirdi.Ardından caz, rock ve dünya müziği türleriniharmanlayan ve trompetin önde gelenisimlerinden İbrahim Maalouf, “Ibrahim Maalouf &The Trumpets of Michel Ange” projesiyle 26Mayıs’ta sahne aldı. Daha sonra Kerem Görsev, Judith Hill, AzizaMustafa Zadeh ve Nubra Garcia gibi çok büyükisimlere ev sahipliği yapan Akra Caz Festivali 11-12 Haziran tarihlerinde dünyaca ünlü piyanist vebesteci Fazıl Say’ın iki konseriyle son buldu. Sayve Gershwin bestelerinin yanı sıra çeşitli cazeserlerinin de seslendirildiği konserlerde FazılSay’a; Türkiye’nin önde gelen müzisyenlerindengitarda ve eser düzenlemelerinde Cem Tuncer,davulda Ferit Odman, saksafonda Serdar Barçın,trompette Barış Doğukan Yazıcı, trombonda OzanÇelikel, basta Barış Dağhan’dan oluşan Akra JazzBand ve vokalde genç yetenek Eylül Ergül eşliketti. Festivalin sekizincisi ise önümüzdeki yıl 14-31 Mayıs 2025 tarihleri arasında gerçekleşecek.Dany BrillantIbrahim Maalouf OLTEN RAPSODİ
44 OLTEN RAPSODİANADOLU NEFESLİBEŞLİSİÖzveri ve Özenin Çok Sesli Hali
45UFUK SOYGÜRBÜZ - OBUAMüzik eğitimine Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde tam bursluolarak başladı. 2003’de aynı fakültenin lisans programını bitirdi. 1999’da Heine Krepl,2000’de Adrian Petrescu, 2006’da Maurice Steger’in ustalık sınıflarına aktif olarak katıldı.Birçok orkestrada misafir sanatçı olarak görev aldı. 2008 yılında Vladimir Ashkenazyyönetimindeki Türk-Yunan Gençlik Orkestrası’nda bulundu. 2007 eğitim yılında BilkentÜniversitesi’nden "Yüksek Şeref" derecesi ile mezun oldu. 2006-2013 yılları arasında AntalyaDevlet Opera ve Balesi’nde çalışmış ve Antalya Devlet Konservatuarı’nda oda müziği derslerivermiştir. 2013-2018 yılları arasında Samsun Devlet Opera ve Balesi’nde çalışan sanatçı halenAntalya Devlet Opera ve Balesi’nde aktif olarak görev almaktadır. CEM ÖNERTÜRK - FLÜT1986 Ankara doğumlu flüt sanatçısı Cem Önertürk, Bilkent Üniversitesi Müzik ve SahneSanatları Fakültesi'nde Stiliana Stavreva'nın flüt sınıfında eğitim gördü. ArdındanHochschule für Musik und Theater München'de Prof. Andras Adorjan ile Yüksek Lisans veStiliana Stavreva ile Sanatta Yeterlik çalışmalarını tamamladı. 2007 yılının Eylül ayında iseTürkiye’de ilk kez düzenlenen “Cahit Koparal Flüt Yarışması”nda birincilik ödülünü kazandı.2020 yılında Profesör ünvanı alan Önertürk, Anadolu Nefesli Beşlisi, Hezarfen Ensemble veTrio Novus gibi topluluklarda yer aldı. Önertürk halen İTÜ TMDK'da öğretim üyesi olarakgörev yapmaktadır.KIVANÇ FINDIKLI - KLARNETTrakya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı‘nda Oktay Bagirov'un klarinet sınıfında öğreniminebaşladı. 1999 yılında Mimar Sinan Rotary Kulübü’nün düzenlemiş olduğu genç müzisyenleryarışmasında 3.lük, 2002 yılında Bulgaristan’da düzenlenen 7. Uluslararası genç müzisyenleryarışmasında 2.lik, 2005 yılında yine Bulgaristan’da düzenlenen uluslararası gençmüzisyenler yarışmasında 1.lik ödülü aldı. Dünyanın önde gelen klarnet sanatçılarından AlainDamiens, Sarah Elbaz, Nicolas Baldeyrou, Nusret İspir gibi isimlerin düzenledikleri ustalıksınıflarına aktif olarak katıldı. Halen Samsun Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nda, AnadoluNefesli Beşlisi ve Hezarfen Ensemble’da klarnet sanatçısı olarak görev yapmaktadır.OZAN EVRUK - FAGOT1996 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı'nda Orhan NuriGöktürk'ün öğrencisi olan Ozan Evruk, fagot eğitimini Günnur Kurt ve Tahsin Arslan iletamamladı. 2005 yılında Royal Northern College of Music'te tam burslu olarak yükseklisans ve asistanlık programlarını tamamladı. BBC Filarmoni ile konser verdi, İsveç'tedüzenlenen Aurora Chamber Music Festivali’ne burslu olarak katılma hakkı kazandı. BilkentSenfoni Orkestrası'nda Fagot Grup Şefi, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne SanatlarıFakültesi 'nde Fagot eğitmeni ve oda müziği koordinatörü olarak görev aldı. 2020 yılındanberi Evruk, Ankara Devlet Opera ve Balesi ve Anadolu Nefesli Beşlisi ile sanatsalçalışmalarına devam etmektedirHÜSEYİN UÇAR - KORNO1989 Ankara doğumlu korno sanatçısı Hüseyin Uçar, Hacettepe Üniversitesi Ankara DevletKonservatuvarı'nda Bekir Çamcı ile korno eğitimi aldı. 2008-2009 sezonlarında Ankara DevletOpera ve Balesi ile Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'nda misafir sanatçı olarak bulunan Uçar,yine bu yıllar arasında Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası, Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası,Jungenç Filarmoni Orkestrası ile yurtiçi ve yurtdışı turnelerinde solo kornocu olarak yer aldı.2011 yılından beri Samsun Devlet Opera ve Balesi'nde kadrolu sanatçı olarak görevyapmaktadır. Halen Gedik Filarmoni Orkestrası'nda grup şefi olarak sahne almakta veHacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda yüksek lisans eğitimine devam etmektedir.OLTEN RAPSODİ
46 Anadolu Nefesli Beşlisi, 2014 yılında hepsi debirbirinden başarılı 5 müzisyenin bir arayagelmesiyle kurulmuş bir grup. Dünyaca ünlüüfleme beşli eserlerini yorumlamak ve Anadolukültürüne mal olmuş en güzel ezgileri ve eserleriçok sesli müzik formunda düzenleyip dünyayatanıtmak amacı ile kurulan grup; Cem Önertürk(Flüt), Ufuk Soygürbüz (Obua), Kıvanç Fındıklı(Klarnet), Hüseyin Uçar (Korno) ve Ozan Evruk(Fagot) isimlerinden oluşuyor. Grup üyelerindenCem Önertürk ve Ufuk Soygürbüz 1998 yılındamüzik öğrenime beraber başladı ve bu yıldanitibaren bir çok projede birlikte oldu.Öğrenimleri sırasında farklı okullarda olmalarınarağmen Ozan Evruk ile bir çok konserde beraberçalışma ve birbirlerini tanıma fırsatları oldu. Dahasonra farklı üfleme beşli projelerinde çalıştılar.2014 yılında ise Samsun Devlet Opera ve Balesiklarnet sanatçısı Kıvanç Fındıklı ve kornosanatçısı Hüseyin Uçar ile bir araya gelerekAnadolu Nefesli Beşlisi kuruldu.Beşli, farklı kurumlarda ve farklı şehirlerde çalış-malarına rağmen beraber müzik yapma ve odamüziği alanına yenilik getirme tutkusudoğrultusunda büyük özveriler göstererek,kurulduğu günden bugüne kadar yurtiçi veyurtdışı festivallerinde ve konser salonlarındayetmişin üzerinde konser verdi. Ayrıca pandemiöncesinde sosyal sorumluluk projeleriyle okullarave hastanelere giderek çok sesli müziği ve çalmışoldukları enstrümanları tanıtma misyonunugerçekleştirmek için önemli çalışmalar yaptı vebu çalışmalarını halen devam ettirmektedir.ANADOLU’DAN DÜNYAYA KÜLTÜRÜMÜZÜ TAŞIYORLARAmaçları hem Türk bestecilere kentet müziği içinilham vermek hem de Anadolu’ya ait değerlerimiziTürkiye ve Dünya arenasına yaymak olan beşlinin,geleneksel müzik kültürümüz içindeki ezgilerimodern batı enstrümanları ile buluşturmak adınaolan özverili çalışmaları kuruldukları günden beriartarak sürmektedir.OLTEN RAPSODİ
47Bu çalışmaları ile şimdiye kadar AyvalıkUluslararası Müzik Festivali, Kapadokya KlasikMüzik Festivali, Fethiye Benyamin Sönmez KlasikMüzik Festivali, Opus Amadeus Oda MüziğiFestivali, Eğirdir Müzik Festivali, Canik Ulus-lararası Müzik Festivali, Mersin Uluslarası MüzikFestivali, İstanbul Müzik Festivali, OsmangaziOda Müziği Festivali, Afyonkarahisar KlasikMüzik Festivali, Tamburica Festival (Sırbistan),Gaziantep Kültür Sanat Festivali gibi festi-vallerde onları izleyicileri ile buluşturmuştur. Üflemeli beşli repertuvarına yeni eserlerkazandırmak ve seslendirilmemiş eserleriseslendirmek için genç besteciler ile çalışangruba ithafen Artun HOİNİC (Nefesli Beşli içinKonçerto) ve Cem OSLU (Yolculuk/Suit) tarafın-dan iki eser yazılmıştır. Ayrıca grup “SesinYolculuğu” festivalinde 13 bestecinin eserlerininilk seslendirilişini gerçekleştirmiştir.Avrupa'dan Anadolu'yaGrup üyelerinin yanı sıra konuk sanatçıların performansları ile renkli ve çok yönlü bir konser programını seyirciler ile buluşturmaktadır. L'Orient ExpressAvrupa’nın kültürel ve tarihi öneme sahip şehirlerine uğrayarak son durağı İstanbul olan tren hattı, projede bulunan eserlerin seçilmesine esin kaynağı olmuştur.Anadolu’dan EsintilerGeleneksel müzik kültürümüz içindeki ezgileri modern batı enstrümanları ile buluşturan proje, çalışmalarıyla eşsiz güzellikteki ezgileri yeni bir anlatım biçimiyle dinleyicin beğenisine sunmaktadır.Del Mundo“Del Mundo” isimli proje, dinleyicileri müzik repertuvarının en sevilen üfleme beşli eserleri ile dünya turuna çıkarıyor.Tangoloji1865 ile 1880 arası ortaya çıkan Tango müziğinin tarihi gelişimini, özenle seçilmiş olanrepertuvarı ve dans gösterileri ile destekleyerek izleyiciler ile buluşturmaktadır.Modern Zamanlar“Modern Zamanlar”, 20. yüzyılda dikkat çeken çok özel ama bir o kadar da zorlu eserlerin yer aldığı repertuvarla dikkat çekmektedir.PROJELERFOTOĞRAFLAR: CEM ÖNERTÜRK OLTEN RAPSODİ
Viola d’Amore48Gövde boyutu farklılıkgösterebilir ve şekli, PaulusAlletsee ve Johann UlrichEberle gibi lütiyelerin 18.yüzyıldaki eserlerinde gö-rüldüğü gibi, gelenekselgamba formundan dalgalı,kavisli hatlara sahip dahaayrıntılı tasarımlara kadaruzanır. Viola d'amore'un ses de-likleri, genellikle kıvrımlıalevler şeklinde veya birrozet içeren, ancak ikincisisesi etkilemeyen başka birayırt edici özelliktir.Leopold Mozart'ınözellikle akşamınsessizliğinde büyüleyicigelen, kendine özgü birkeman türü olarakanlattığı ve adı aşkviyolası anlamına gelenbir enstrüman olan violad'amore, Barokdöneminin zengin müzikgeleneklerini yansıtanyaylı bir enstrümandır. Üst sıradaki tellerin altında bulunanikinci sıra teller (tınlamalı teller)enstrümanın en belirgin özelliğidir. Kökenleri 17. yüzyıla kadaruzanan viola d'amore, hemçalınan hem de tınlamalıtellerin varlığıyla karakterizeedilen benzersiz yapısı vesesiyle öne çıkar. Tipik olarakçalan tellerin sayısı kadarsayıdaki tınlamalı teller,çalınan notalarla uyum içindetitreşir ve tatlı, sıcak bir sesüretir.Bu enstrümanın genelliklekeman ailesine benzer şe-kilde düz bir arka kısmı vardırve çene altından keman gibiçalınır.AŞKVİYOLASIOLTEN RAPSODİFOTOĞRAFLAR: METMUSEUM.ORG
Viola d’Amore49Bugün, ince nüansları vebünyesinde barındırdığı tarihizenginlik ve tasarımındakiestetik dokunuşlar nedeniylezevk sahibi olanlar vekoleksiyonerler tarafındantakdir edilen nadide birmücevher olmaya devamediyor. Viola d'amore'un repertuvarı,diğer yaylı çalgılar kadargeniş olmasa da, onunbüyüleyici tonlarından etkile-nen bestecilerin eserleriniiçeriyor ve enstrümanınklasik müzik dünyasındakimirasına katkıda bulunuyor. Viola d'amore, müzikalifadenin güzelliğini vederinliğini kutlayan Barokdöneminin karmaşık vetutkulu işçiliğinin bir kanıtıolarak durur. Viola d'amore'un başlığı sıklıkla,enstrümanın romantik ismine birselam niteliğinde, aşkın körlüğünüsimgeleyen gözleri bağlı bir AşkTanrısı figürüyle süslenir.Tarihsel olarak Viyolad'amore, eğitimli soylularınfavorisiydi; nazik ve duygulusesiyle değer verilen,etkileyici çalma tarzına uy-gun bir çalgıydı. Bu, ılımlıneşe ve üzüntülü dinleyicininkalbini derinden etkileyebil-diği, geçmişin müzik çevre-lerinin temelini oluşturan birparçaydı.Tarihsel popülaritesine rağ-men, viola d'amore müzikzevklerinin daha yüksek seslive daha gösterişli perfor-manslara yönelmesiyle birdüşüş yaşadı.OLTEN RAPSODİ
7 Temmuz Pazar 10 Temmuz Çarşamba 13 Temmuz Cumartesi50 OLTEN RAPSODİEFES’TE OPERA VE BALE FESTİVALİDEVAM EDİYOR Sanatın kalbinin attığı, tarihin ve kültürünbuluşma noktası olan 7. Uluslararası Efes Operave Bale Festivali, bu yıl 29 Haziran tarihindebaşladı ve 13 Temmuz tarihine kadar devamedecek. Efes Antik Tiyatro'nun eşsizatmosferinde gerçekleşecek festivalde klasikoperadan baleye, çocuk operasından müzikalekadar bir çok eser sunuluyor. Festivalin açılışını,bale dünyasının vazgeçilmez eseri "Kuğu Gölü"yaptı. Ayrıca, "Figaro'nun Düğünü", "Evita","Tosca", "Zorba" ve bir çocuk operası olan "BarışOrmanı" gibi sevilen eserler de programda yeralıyor.Festival, sanatın yanı sıra, İzmir'in tarihi vekültürel zenginliklerini de ön plana çıkarıyor.Sanatseverler, festival süresince Efes'in tarihigüzelliklerini keşfetme fırsatı da bulacaklar.Festivalin en önemli özelliklerinden biri de, dünyaçapında üne sahip sanatçıların yanı sıra, genç veyetenekli isimlere de sahne vermesi. Bu sayede,genç sanatçılar kariyerlerinde önemli bir adımatma fırsatı buluyor. Devlet Opera ve Balesi GenelMüdürlüğü'nün düzenlediği bu prestijli etkinlik,her yıl olduğu gibi bu yıl da sanatın farklıdisiplinlerini bir araya getirerek, izleyicilereunutulmaz anlar yaşatmayı hedefliyor.
Hyung-kiJooOlgaSchepsKemal ileLatifeNils LandgrenSignum SaxQuartetJulienBeaudimentBomsori