1 4 M A R T R U H U Y L A , Ü L K E M İ Z İ Ç İ N , D Ü N Y Aİ Ç İ N , T Ü R K T I B B İ Y E L İ L E R İ !S A Y I 3 - M A R T 2 0 2 2
GTTDergiKünye Giresun Üniversitesi Tıbbiyeliler Topluluğu E-Dergisi Süreli yayın (aylık) Derginin sahibiGiresun Üniversitesi Tıbbiyeliler TopluluğuTopluluk Akademik Danışmanı: Doç. Dr. Şahin DİREKELTopluluk Başkanı: Metin YILDIZTAÇ Editör: Hüseyin KÜÇÜK Yayın Kurulu: Dr. Öğr. Üyesi Tuğrul KESİCİOĞLUMirhan KUZGUNSude TÜNELEnes ÖZKUL Kapak Fotoğrafı: Zeynep Nazlı DURUPUNAR Alıntılar haricinde içerikteki yazı ve görsellerin tamamı katkıdabulunan öğretim üyesi ve öğrencilerimize aittir. Dergi içeriğindeki yazılardan ilgili yazarları sorumludur.
BAYRAMIYLA HASTALIĞIYLA VE ACISIYLA ÇOCUKLARIMIZYaşar AYDIN-Ahmet DEMİRTAŞMÜZİĞİN SON NOKTASI: CAZSude TÜNELFELSEFE VE BİLİMİN BİRBİRİNE DEĞDİĞİ YER: DMTİkra PALAZBİR BAŞKA HEKİM: SPOR HEKİMİHüseyin KÜÇÜK - Egehan YILDIZAŞI’LI ÖNEMLİ BİR MESELE!Selin KORUBEYİ - Meryem Ebrar KAMANOTİZMİN FARKINDAYIZAyşen Altınay BİRGEMERYEM ANA’NIN MUTFAĞIMeryem Ebrar KAMANCRISPR/CAS9Ecem İDER - Rasim AŞIKTIBBIN SERENCAMILAENNEC VE TAHTA STETOSKOBUMustafa Kasım POTUKhazine.aviEgehan YILDIZ - Muzaffer KORKMAZ - Hüseyin KÜÇÜKBİR MENAJERDEN DAHA FAZLASI:SİR BOBBY RABSONEnes ÖZKULTHE CUTMANMirhan KUZGUN01 05 07 10 13 15 17 19 21 24 25 27
9. Ordu Müfettişliği FermanıAnkara Palas-Çocuk Balosu23.04.1929BAYRAMIYLAHASTALIĞIYLA VEACISIYLA ÇOCUKLARIMIZ Sevgili okurlarımız, 23 Nisan tarihi neden önemlidir? Aslında bu soruya verilen cevapların çoğu aynıolacaktır: "TBMM’nin kuruluş günü." Doğrudur fakat bugünü anlamlı yapan şey savaşta kaybettiğimizçocuk şehitlerimizi anmak adına yapılmış olan ve en başta sadece Türkiye Cumhuriyeti içerisindekutlanan fakat daha sonradan evrensel bir hal alan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’dır. Dergimizinbu sayısında önce biraz TBMM tarihinden, öneminden ayrıca Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızdanbahsedeceğiz. Sonrasında kıymetli hocamızla gerçekleştirdiğimiz röportajı ve çocuklarımızın resimlerinisizlere aktarıp son olarak korumamız gereken çocuklarımızı düşüneceğiz. Keyifli okumalar dileriz.Yaşar AYDIN - Ahmet DEMİRTAŞTBMM Tarihi Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası yaşanan gelişmelerneticesinde Mustafa Kemal Paşa, 16 Mayıs 1919’daİstanbul’dan Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişi olarakayrılmış ve üç gün sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayakbasmıştır. Samsun’dan sonra gittiği Havza’da halktanvatanın içinde bulunduğu durumun ve işgallerin protestoedilerek mitingler yapılmasını istemiştir. Ardındankongreler yapılmış ve cemiyetler “Anadolu ve RumeliMüdâfaa-i Hukûk Cemiyeti” adı altında birleştirilmiştir. 20-22 Ekim 1919’da Amasya Görüşmeleri yapılmış ve Meclis-iMebusan'ın açılması kararlaştırılmıştır. Meclis-i Mebusan,12 Ocak 1920’de İstanbul’da toplanmış, 28 Ocak 1920’deson derece önemli olan Misâk-ı Millî kararlarını kabuletmiştir. Bu beklenmeyen durum, İtilaf Devletleri tarafındabüyük bir şaşkınlık yaratmış, 16 Mart 1920’de İtilafDevletleri tarafından İstanbul resmen işgal edilmiştir.İstanbul’un işgal edilmesi ve sonrasında yaşanangelişmeler Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış sürecinihızlandırmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan1920'de Ankara'da açılmıştır. Türkiye Büyük MilletMeclisi'nin açılması, Mustafa Kemal Atatürk'ünönderliğinde gerçekleştirilen Milli Mücadele'de bir dönümnoktasıdır. Bundan sonraki süreçte Türkiye Büyük MilletMeclisi, İstiklal Savaşı ile ilgili kararların alınmasındamilletimizin tek temsilcisi olmuştur. Ayrıca Türkiye BüyükMillet Meclisi'nin açılması ile millet hakimiyetine dayalıyeni bir devletin temelleri atılmıştır. 1
Bu bölümümüzü Ulu Önder Mustafa KemalAtatürk’ün bir sözü ile bitirmek istiyoruz.“Sizler, hepiniz geleceğin bir gülü ve ikbalışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olansizlersiniz.” Mustafa Kemal ATATÜRK23 Nisan 1920'de TBMM'yi açan ve bu günüçocuklara bayram ilan eden Gazi Mustafa Kemalve silah arkadaşlarını minnetle anıyoruz.Neden Çocuk Bayramı: 23 Nisan 1920, Ulu Önder Mustafa KemalATATÜRK liderliğinde, halkın kendi iradesiyleTürkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni bir devletkurduğunun ilanıydı. Bu tarihin çocuklar ileanılmasına başlanılması ise Yeni Türk Devleti'ninsosyal devlet olarak kamusal yükümlülüğe sahipolduğunun göstergesi olarak çocuk esirgemekurumuna benzer bazı cemiyetler ile işbirliğiyapılarak savaşta öksüz ve yetim kalan çocuklarınkorunması için ilk faaliyetlere başlanmasıdır.TBMM Başkanı ve Başkomutan Mustafa KemalPaşa’nın da destek verdiği bu yardım sürecidevamında, mektep talebeleri Ankara’da yapılan23 Nisan Hâkimiyet-i Milliye Bayramı’nın 1922yılındaki ilk kutlamalarına katılarak farklı bir havakatmıştır. 23 Nisan 1925 yılında “Çocuk Günü”olarak 1926’dan itibaren ise “Çocuk Bayramı”olarak kutlanmaya başlanmıştır.Hasta bir birey olmak zaten zorken bir de çocuk hasta olunca her şey daha da zorlaşıyor. Bubölümümüzde çocuk hastaların dünyasına girip onların hislerini anlamaya çalışacağız. Sayın Dr. Öğr.Üyesi Handan Ayhan AKOĞLU ile çocuk hastalar, pediatri ve 23 Nisan başlıkları altında yaptığımızröportajı ele alacağız. Kıymetli hocamıza vakit ayırıp bize aktardığı duygu ve düşünceler için sizlerinhuzurunda bir kez daha teşekkür ederiz.Kimsesiz çocuklara bakan onlarla ilgilenenbiri var mı ? Yurtlardan gelen kadın görevliler oluyor. Gerçekmanada anne şefkati ve sevgisiyle yaklaşıyorlarama tabi bu görevliler her gün değişiyor. Sağolsunlar çocukların yanında kalıyorlar. Özveri ileçalışıyorlar.Çocuk hastalar serviste yatarken sizce en çokneyin eksikliğini çekiyorlar ? En çok kardeşlerinin özlemini duyuyorlar.Kardeşleri sadece ziyaret saatinde gelebildiği içinkısıtlı görüşme imkanı buluyorlar. Bir de oyunoynamaya alışık çocuklar oldukları içinoyuncaklarını özlüyorlar. Geniş alanda evlerininiçinde özgür oynama alanlarını özlüyorlar.Hasta çocuklar istediklerinde çikolata şekergibi çok sevdikleri yiyecekleri yiyemiyorlarbunun eksikliğini çekiyorlar mı? Aslında yatan hastalara aileler çocuklarıoyalamak amaçlı normale nazaran daha çokşeker, çikolata alıyor. Diyabet hastalarında şekerçikolata yiyememe durumu oluyor ama onlar içinde aileleri diyabet ürünleri tercih edebilir. Sağlıklıçocuk beslenmesi açısından rafine şekerliürünleri tercih etmiyoruz. Bağırsak enfeksiyonu,kusma şikayetiyle geliyorlarsa onlarda yemeisteği azalıyor. Ailelere çocuklarınınbeslenmelerini düzenlemeleri açısından yardımcıoluyoruz. 2
Hasta çocuklar burada arkadaş ediniyor mu ? Çocuklar zaten arkadaş özlemi çektiği içinkoridorlarda oyun oynuyor koşuşturuyorlar.Burada çok güzel arkadaşlar ediniyorlar.23 Nisan'da çocuklara özel etkinliklersürprizler yapılıyor mu, yapılıyorsa nedir ? Evet genellikle yapılıyor. Şu sıralar pandeminedeniyle sekteye uğruyor. Genelde palyaçokıyafeti giymiş tiyatrocular ya da çocuklar içingönüllü olmuş gruplar oluyor. Onlar geliyor.Bazen de çocuklara yönelik onların hoşunagidebilecek müzik dinletileri oluyor. Tüm yatanhasta servisi 23 Nisan'ı coşkuylakutlayabileceğimiz şekilde bir bayram havasınagiriyor. Servis süsleniyor balonlar, bayraklarçocuklara veriliyor. Bu da çocukların çok hoşunagidiyor. Bu durum hem kültürün yaşatılması hemde 23 Nisan'ın anlam ve öneminin kavranmasıiçin çok önemli. O yüzden tüm Türkiye'de bu tarzsüslemeler, etkinlikler yapılmaya çalışılıyor.Sizi en çok duygulandıran vaka nedir? Tabii ki çok duygulandığım vakalar oldu birçokşey yapıp hayata tutunduramadığımız çocuklaroldu maalesef. Onların her biriyle birlikteduygulanıyor, hüzünleniyoruz. En çok duygulandıran vakalardan biri şuydu:Ben asistanken phocomelialı bir çocuk doğdu.Hem kolları hem bacakları olmayan bir bebekti.O bebeğin beslenme ihyacı göbekten açtığımızkateter ile gideriliyordu. Her gün 1 kere kanşekerine bakılıp ona göre beslenmesinin şekeroranının ayarlanması gerekiyordu. Hiçunutmuyorum sabah visit atmam için çocukbana denk geldi. Topuğu olmadığı için iğneyidirek kolun ya da kalçanın olduğu bölgeyebatırmamız gerekiyordu. Ben o çocuktan çok etkilenmiştim ve iğneyi batıramamıştım.Yanımdaki benden 6 ay kıdemli arkadaşımla o hasta için anlaşma yapmıştık sağ olsun benimyerime o çocuğa o bakmıştı. Beni gerçektenetkileyen bir vakaydı. Kan şekerine bakmak içinçocuğa dokunamamıştım. Çok da güzeldi,inanılmaz güzel bir yüzü vardı anlatamam.Dünyalar güzel bir bebeğimizdi. Çocuk muayenesi ile erişkin muayenesiarasındaki farklar nelerdir? Öncelikli olarak karşınızda derdini anlatamayansevimli mi sevimli ama hasta, yorgun ve artıkhalsiz bir birey yatıyor. Çocukları hep bizbüyüklerin küçülmüş hali olarak düşünürüz amaonlar kendilerine has özellikleri olan kendilerinehas tercihleri olan bireylerdir. Farklardan birincisi çocuklarla önce iletişimkurma gerekliliğidir. Erişkinlerdeki gibi şikayetinizneydi diye soramıyoruz çocuğa. Öncelikli olarakbir göz teması kurmak, sonrasında gülümsemek,yakın temas kurmadan önce onun iznini istemekve ağlamamasını sağlamak gerekiyor. Bu da güleryüzlü olmakla onun sevebileceği bir jestyapmakla sağlanabiliyor. Çocukların muayenesi tamamen sistematikyapılması gereken bir muayenedir. Çocuklar tümşikayetlerini tam olarak ifade edemedikleri içinmuayenenin sistematik olması gerekmektedir. Ateş şikayeti çok sıktır ya da huzursuz, ağlıyordiye getirirler. Bu durumlar her türlü sistemlealakalı bir probleme işaret olabilir. Ateş boğazdanda kaynaklanıyor olabilir göğüsten deakciğerlerden de mide bağırsak sisteminden de.O yüzden sistematik ilerlemek çok önemlidir. Veçocuk ağlarken sırtını, kalp seslerini dinlemek çokkolay olmuyor, en büyük farklılığı bu. Herhastanın baştan tırnağına kadar bakıldığı birmuayenenin yapılması gerekiyor.3
Son olarak ne kadar acı da olsa gerçek olançocuk istismarına değinerek yazımızı bitireceğiz. Çocukların cinsel istismara maruz kalmalarıonlar için bu suça teşebbüs eden insan için ve detoplum için psikolojik ve sosyal sonuçları, yasal veahlaki boyutları ve yaptırımları olan bir sorundur.Çocukluk döneminde cinsel travma deneyimigeçirmek, çocuğun duygusal dünyasını derindensarsan onu derinlemesine yaralayan yaşantısınıçok köklü olarak değiştiren ve etkileri tüm yaşamboyunca süren çok acı bir deneyimdir. Çocuklarınpsikolojik ve sosyal gelişimlerini etkileyen cinselistismar, her yaşta, her sosyo-ekonomik düzeyde,her bölgede ve her türlü gelişmiş grupta vekültürde yaşanabilen evrensel bir sorundur. Busorun geçmişten günümüze gelen bir konuolmakla birlikte toplumun bilgi düzeyi arttıkçainsanların bu konuda bilinçlenmesiyle daha çokgün yüzüne çıkmıştır ve çocuk istismarı maalesefher geçen gün daha da artmaktadır. Bir çocuk oyaşlarda ip atlamalı, top oynamalı, kaymalı,seksek oynamalı, gazoz içmeli, televizyon izlemeli,kendisinden yaşça büyük ama vicdanen ve aklenküçük insanların istismarına uğramamalı. Buçocuklar çok erken yaşlarda büyüyorlar.Büyümek zorunda bırakılıyorlar. Çok erkenyaşlarda nefret ve öfkeyi tanıyorlar. Bu bölümümüzü de salıncağında sallanan sarısaçlı çocuğun sözleri ile bitirelim; Bu yazımızda sizlerle hem tarihimizi hemhastanedeki çocuklarımızı hem de korumamızgereken çocuklarımızı paylaşmak ve konuşmakistedik. Vaktinizin karşılığını verebilmişsek nemutlu bize. Gelecek sayılarda görüşmek dileğiyle.Pediatri servisinde çalışmanın zorluklarınelerdir ? Çalışma saatlerimizin yoğunluğundankaynaklanan problemlerimiz var. Ama bu direktpediatriyle alakalı değil tüm doktorların ortakproblemi. Bence en büyük zorluğu şudur:Pediatride sadece hastayla değil hastanın annesi,babası, amcası, teyzesi, dedesi, anneannesi veböyle uzayan bir zincirle muhatap oluyoruz ve buoldukça zor ve yorucu oluyor. Hastanın kendinitam olarak ifade edemeyişi de bir zorluk.Ailelerin çoğu şeye yorum yapması, işimizekarışması da ayrı bir zorluk. Asistanlık dönemi deçok zor geçen bir dönem. Pediatrik hastalar çokhızlı hastalanıp çok hızlı düzelebilen hastalar. Buyüzden hızlı, anında ve yerinde müdahalegerektiriyor. Ve her hasta için yaş ve kilosunagöre doz ayarlaması yapılması gerekiyor. Bu bölümümüzü bitirirken hocamıza bir kezdaha teşekkür edip resimleriyle yazımızıgüzelleştiren çocuk hastalarımızın da en kısazamanda yuvalarına dönmelerini diliyoruz.“Çocuklar her türlü ihmal ve istismardankorunmalı, Onlar her koşulda yetişkinlerdendaha özel ele alınmalıdır. Çocuk sevgisi insansevgisi için bir ihtiyaçtır.”Mustafa Kemal ATATÜRK4
Bill Evans Newport Jazz Festival, 1969Miles Davis at Birldland Night Club, New York, 1949“A Great Day in Harlem” Art KaneMÜZİĞİN SON NOKTASI: CAZ 2011’den beri her yıl 30 Nisan “Uluslararası CazGünü” olarak kutlanıyor. UNESCO tarafından “cazıve cazın dünyanın her köşesindeki insanlarıbirleştirmedeki diplomatik rolünü vurgulamakiçin” tertip edilen bu gün tüm dünyada 190’danfazla ülkede sanatçıları ve caz tutkunlarını biraraya getirirken sanatın kültürleri birleştirmesi,çeşitlilik ve insan haklarını vurguluyor. Günümüzde sınırları aşmış olan caz aslında 20.Yüzyılın ilk yarısında New Orelands’taAfroamerikalı toplulukların gelenekselmüziklerinden kaynaklanmış ve dünyayayayılırken birçok alt türe ayrılıp sayısız müzik türüve geleneğiyle etkileşime girmiş. Sınırları vekalıpları aşan caz, klasik müziğin armonisinetezatlığı, doğaçlamaya yatkınlığı, sanatçı veenstrümanının özgünlüğünü öne çıkarmasıylaözgürlüğün temsili sayılabilir. Afroamerikalıların müzik gelenekleri Avrupamüziğiyle harmanlanmış ve zamanla caz, ragtime,blues, marches ve bir sürü müzik türüyleetkileşime girerek şu anki temellerini atmış. İlkzamanlarda genellikle dans etmek için yapılan cazdaha sonra insanların daha çok oturarak müziğeodaklandıkları türe evrilmiş. 1917’de ilk cazkayıtlarının alınmasıyla müzik dünyaya büyük birhızla etikili şekilde yayılmaya başlamış. Cazınevriminde Louis Armstrong, Duke Ellington,Charlie Parker ve Miles Davis gibi sınırsız üstünyetenekli sanatçı öncü olmuş ve caz Amerika’dandünyaya yayılırken geleneksel caz; swing, bebop,cool caz, ve caz rock gibi stiller geliştirilmiş. Cazın vazgeçilmezini tabii ki “Emprovizasyon”(doğaçlama) yani belli bir akor kalıbını takipederek yaratıcılıkla teknik geliştirmek oluşturuyor.Sude TÜNEL5
Ella Fitzgerald, Paris 1957 Philippe Le TellierDünya Caz GünüSpotify Playlist'imizElla Fitzgerald, Paris 1957 Philippe Le TellierKaynaklar:http://karnavalsanat.com/blog/genel/jazz-muzigin-dogusu-ve-duayenleri/https://americanhistory.si.edu/smithsonian-jazz/education/what-jazz http://jazzday.com/about/https://www.theguardian.com/music/gallery/2018/dec/17/a-great-day-in-harlem-behind-art-kaness-classic-1958-jazz-photographMüzisyenler kendi şarkılarını kendi özgünstillerinde çalmayı seviyor. Bu sayede aynışarkının farklı kayıtlarını dinlediğimizdedoğaçlama soloların da etkisiyle hepsi kulağımızafarklı geliyor. Her versiyon var olan melodiyi dahayeni şekillerde, daha kişisel sunabilmekle alakalı.Bu nedenle caz, acıdan neşeye onlarca duyguyudinleyenlere hissettirebiliyor. Peki caz benim için neden önemli ve kutlanmalıdiye sorarsak: Sanatı kutlamak için bence hiçbirsebebe ihtiyacımız yok fakat caz doğuşundanitibaren farklı kültürleri birleştirmek veyurtlarından uzakta kalan insanların başkayerlerde kendilerini var etme çabasının temsiliolmasıyla müzisyenlerin kendi tarzını, duygularınıbize hissettirmeleri ve bunu bazen aynı şarkılarlabaşarabilmeleriyle benim için her zaman özel birtür. Ben cazı “hepimizin kendi dünyamızda varolabilme çabasının sanat hali” olaraktanımlıyorum. Umarım sınırsız müzik ve sanatlageçirdiğimiz yıllarımızın devamı hep gelir. Bu yazıda hiçbir efsaneyi atlamak istemediğimiçin sizlerin de katılabileceği bir çalma listesihazırlamak istedim. Hepimizin Dünya Caz Günü kutlu olsun!6
FELSEFE VE BİLİMİNBİRBİRİNE DEĞDİĞİ YER: DMTNisan sayımızdan siz değerli okurlarımıza merhabalar. Bu sayımızda, gizemlerini hala çözemediğimizbir organımızdan ‘beyinden’ yola çıktığımız bir yazıya yer vermek istedik.Beyin nörotransmitter ismini verdiğimiz maddeler aracılığıyla hücreleri arasında kimyasal iletişimkurarak çalışır diyebiliriz. Biz bu yazımızda bu haberleşme maddelerinden biri olan DMT’den yanidimetiltriptamin molekülünden bahsedeceğiz.Yazımızda; DMT nedir, nereden gelir, neler yapar, ne zaman açığa çıkar gibi sorulara cevap vermeyeçalışacağız. Bizlere bu yazımızda okulumuz fizyoloji anabilim dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. GülayHacıoğlu eşlik edecek. Kendisinin değerli bilgileri ışığında DMT’yi sizlere tanıtmaya çalışacağız. Descartes’a da yer verdiğimiz bilim ve felsefeyi birlikte ele aldığımız yazımızla sizi baş başa bırakıyoruz.Keyifli okumalar. İkra PALAZDMT nedir, ne değildir?Biz bir araştırma yaptık ve DMT ile ilgili bilgilertopladık. Edindiğimiz bilgilere göre, DMT bitki vehayvanlarda doğal olarak oluşan halüsinojenik birmaddedir. Yoğun psikedelik deneyim sebebiyle“ruh molekülü” ismiyle de bilindiğini öğrendik.Diğer psikedeliklerden daha az biliniyor ancak çokdaha yoğun görsel ve işitsel bir deneyime sebepoluyormuş.Tıbbi ilaç olarak kullanımına dair güvenli birparametre yok ve bazı ülkelerde kullanımı, satışı,bulundurulması ve üretilmesi yasal değilmiş. Ancak son yıllarda seratonin agonisti olmasısebebiyle depresyon tedavisinde kullanımında artışgörülüyormuş. Hatta hocamızdan aldığımızbilgilere göre şizofreni tedavisinde de kullanılmayabaşlanmış.Biz, DMT nedir sorusunu bir de değerli hocamızayönelttik. Bizlere şunları söyledi:“DMT molekülü yani dimetiltriptamin, epifiz bezindensalgılanan bir nörohormondur. Nörotransmitter ya danöromodilatör de diyebiliriz. Sinir sistemine sahipolsun ya da olmasın tüm canlılarda sentezlenir.”Sorumuzun ikinci kısmında DMT’nin üretildiği yeregelmek istedik. DMT epifiz bezi olarak bildiğimiz 7
Ayahuasca ÇayıAntik Mısır-Horosun Gözü sembolüve Epifiz beziSeratonin gece-gündüz döngüsüepitalamusun bir parçası olan pineal bezdensalgılanır. Değerli hocamız ise konuya ilişkinşunları söyledi:“Epifiz bezi beynin diensefalon bölgesinde,epithalamusta bulunur. Pineal bez olarak daisimlendirilir. Buradan salgılanan hormonlara bakacak olursakDMT ile birlikte çok önemli fonksiyonlara sahip olanmelatonin salgılanır. Seratonin de salgılanır ancakserotoninin asıl kaynak yeri medulla oblongatanınRafi çekirdekleridir. Dolayısıyla pineal bezdensalgılanan hormonlar: melatonin, DMT ve pinolindir. Fakat bu son bahsettiğim hormon olan pinolin, çokfazla bilinmiyor. Melatoninin metabolizması sonucuoluşur. Melatonin gibi güçlü antioksidan etkisiolduğu ve nörogenezi de uyardığı gösterilmiştir.DMT’nin salgılanmasının gece, özellikle uykununrüya görme safhasında bir de kişinin doğum veölüm anlarında arttığı görülmüştür. Bunlara ekolarak DMT’nin stres koşullarında hem kanda hemidrarda metabolitlerinin oldukça arttığı tespitedilmiş.” Hocamızın bu son cümlesindeki DMT’nin stresaltında artmasına yönelik şu soruları sorduk: DMTmetabolizmanın strese verdiği yanıt olabilir mi?Eğer cevap evet ise ölüm ve doğum olayları vücutiçin büyük streslerden midir? Sorması bizden düşünmesi sevgili okurumuzdan.Ayahuasca yapan Kolombiyalı bir şamanAyahuasca nedir? Biz molekülü araştırırken Ayahuasca isimli birbitkiye ulaştık. Bu bitikinin yerliler tarafından diniayin ve seremonilerde kullanıldığını veinananların Tanrı’yı hissetmeleri ve huzurakavuşmaları için kullandığını öğrendik. Bu bitkihakkında hocamızdan edindiğimiz bilgiler şunlar; “Özellikle Orta Amerika’da 3000 yıldan fazla birsüredir oradaki yerliler tarafından Ayahuascadenilen bir sarmaşık bitkisinin, bir başka ağacınyapraklarıyla karıştırılmasından elde ediliyor. Günümüzde Amazonlar'da şu an turistik gezilerayarlanıyor. Bu deneyimi yaşamak isteyen insanlaroraya gidip bu ayahuascayı tüketebiliyor ve diniseremonilere katılabiliyor. Yüksek dozlardaki DMT kullanımı zaman ve mekanalgısını değiştiriyor. DMT’nin etkisi geçtikten sonrakişi ne yaşadığını hemen hatırlamıyor belli birzaman sonra parça parça hatırlamaya başlıyor.Aslında rüyaya benzer bir deneyim yaşıyorlar ancakrüyaya göre çok daha ezici bir yoğunluğu var.Kişilerde ‘burada ne arıyorum’ gibi etkilere yolaçıyor. ”8
René Descartes9Descartes ve EpifizDescartes, yaklaşık 17. yüzyılda “ruhun dünyayaaçılan penceresi” olarak tanımlıyor epifizi.DMT’nin de ruh molekülü isminden söz etmiştik.İşin asıl ilgi çekici yanı bence metafizik, dedisevgili hocamız. Tabii Descartes teknolojinin şimdiki kadargelişmediği bir dönemde bu cümleyi nasıl kurdubu gerçeği nasıl öngördü bilemiyoruz.Şu ana kadar DMT’nin bilimsel karşılığınınolmadığı bir dönemde, bitkiler yoluyla ona ulaşanbazı toplumların bunu dini ayin ve seremonilerdekullandığını artık biliyoruz. DMT’yi dünyadeğiştirme molekülü olarak kabul edersek DMTkullanarak yapılan ayinlerde insanların başka birdünyaya giderek Tanrı’ya yaklaşma fikirleri çokda tuhaf durmaz. Buna ek olarak DMT verilmişdeneklerden bazılarının kurduğu cümlelerebakacak olursak aralarında Tanrıya yaklaştığınısöyleyen, onunla konuştuğunu söyleyen hattaonu gördüğünü söyleyenler var. Hocamız bu deneyimlere ilişkin; “Deneklerin birlik / bir olma duygusunu dışardanaldıkları farmakolojik dozlarla hissettiğinisöyleyebiliriz.” cümlesini kurdu.Bu da aklımıza Tanrı her zaman içimizde miyoksa sadece ondan bir parça mıyız ikileminigetirdi. Eğer Tanrı’dan bir parçaysak bir ve bütünolma isteği insan olmanın bir parçası olabilir mi?Sorması bizden ve tabi düşünmesi sevgiliokuyucumuzdan. Yazımızda ayahuasca elde etmek için birden fazlabitkinin karıştırıldığından bahsettik. Bununsebebini hocamız bize şu şekilde açıkladı:“Ayahuasca içerisinde bitkisel alkoloidler var.Bunlar da Monoaminoksidaz enziminin inhibeedilmesini sağlıyor, bu enzim aslında doğal olarakDMT’nin parçalanmasını sağlıyor.”Araştırmalarımız sırasında DMT’nin oral yollaalınmasının etkili olmadığı ya da etkisinin çokkısa sürdüğü bilgisini edindik. Bu da hocamızıncümlesini daha anlamlı hale getiriyor . Ağızda yeralan ve DMT’nin etkisini inhibe edecek olanenzimlerin aktivitesini engelleyecek inhibitormaddeleri, yerliler yine bitkilerden eldeediyorlarmış böylelikle DMT’nin etkisi açığaçıkıyor ve daha uzun sürüyormuş.Dini ayinlerden bazılarına hocamız kendideneyimlerinden örnek verdi; “Daha önce bir kilisedeki ayine katılma fırsatımoldu. Orada bir bitkinin yakılarak insanlarısakinleştirici etkisinden ayinden önceyararlandıklarını gördüm. Aslında sadece kilisededeğil birçok dinin mabedinde bu tarz şeyler var. İnsanları sakinleştirip o huşu duygusunu dahaderinden hissetmelerini sağlıyorlar.”Bu noktada akıllarımıza bir soru geldi. İnsanlarıbitkiler aracılığıyla sakinleştirerek onları bununbağımlısı haline getirirsek, bu duyguyu sadecemabedlerde yaşadıklarını düşünmeye başlarlarmı?Her inanışın yozlaşmış bir hali vardır elbette.Bunları söylemesi bizden düşünmesi sevgiliokurumuzdan.
Egehan YıldızHüseyin Küçük 11. EFSMA Spor Hekimliği KongresiSlovenya-Portoroz Hekimlik bizim için bitirilecek bir okul verilecek bir sınav değil. Toplum içinde ve toplumunda üzerinde idealleri olan bir hayaldir. Bu hayalimizin peşinde koşarken önümüze birçokfırsat ve seçenek çıkıyor ve çıkacak. Biz bu sayımızda bir başka hekimlik yolundan bahsetmekistedik: “Bir Başka Hekim Spor Hekimi” Bu yazımızda sizlere öncelikle araştırmalarla Spor Hekimliği hakkında bilgi vereceğiz.Ardından Süleyman Demirel Üniversitesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı’ndan Sayın Prof. Dr.Cem ÇETİN ile gerçekleştirdiğimiz röportajla sizlere tecrübeli bir spor hekimin bu yolhakkında tecrübelerini aktaracağız. Keyifli okumalar dileriz. BİR BAŞKA HEKİM:SPOR HEKİMİ10 Avrupa Spor Hekimliği DernekleriFederasyonu-EFSMA Spor hekimliğini şöyletanımlıyor:“Spor hekimliği, her düzeyde egzersiz vefiziksel aktiviteye katılıma bağlı olarak ortayaçıkan yaralanmalar ve sağlık sorunlarınıntanısı, tedavisi, önlenmesi ve rehabilitasyonuile uğraşan fiziksel olarak aktif bir yaşambiçimini topluma benimsetmeye çabagöstererek halk sağlığını korumaya çalışanmultidisipliner bir klinik (bazı ülkelerde yandal) uzmanlık (ve aynı zamanda akademikçalışma) alanıdır.” Gelin biz bu alanıntarihine ve şimdisine birlikte bakalım. Spor, insanlığın günümüz çağında olmazsaolmazıdır. İlkel çağlardan itibaren insanoğludaima hareket ve faaliyet içerisindeolmuştur. Günümüzde de insanlar temelegzersizlerden sınırları zorlayanprofesyonellere çok geniş bir yelpazede sporuğraşıyla iç içedir. Spor insan vücudunuzinde ve sağlıklı tutmakla birlikte bizlere bazısağlık sorunları da yaratmıştır. Antik Yunan’da güreş yapansporcular
Dr. Galen Heykeli-İzmir/Bergama Heykeltıraş Ekin Erman Büyük düşünür, filozof, hekim; İbn-Sina(Avicenna) ise 980 – 1037 yılları arasındagünümüz Özbekistan ve İran topraklarındayaşamıştır. Erken tıbbın babası olarak kabuledilen Avicenna’nın 17. yüzyıla kadarüniversitelerde eğitime ışık tutmuş tıpeserlerinde günümüz spor fizyolojisi vetedavileriyle örtüşen bilgiler vardır. Günümüze yaklaştığımızda ise Baron Pierrede Coubertin'nin önderliği vekuruculuğundaki Uluslararası OlimpiyatKomitesi, Modern Olimpiyatları 1896’daAtina’da başlatmasıyla sporcular için yeni birçağ başlamıştı. Bununla beraber DeneyselFizyoloji ve spor hekimliğinin moderngelişimini öngörmek çok da zor değildi. 1928 Saint-Moritz 2. Kış Olimpiyatlarısırasında 11 ülkeden 33 hekimle‘Uluslararası Spor Hekimliği Birliği(Association International Medico Sportive-AIMS) kurulmuştur. Aynı yıl Amsterdam Yazolimpiyatlarında 280 hekimle ilk kongresiniyapıp branş ve uzmanlaşma alanı vasfıkazanmıştır.11Özellikle profesyonel sporcularda yaşanansakatlık ve sağlık sorunları geçtiğimiz yüzyılınikinci yarısında spor dünyasının dabüyümesiyle bireysel bir sakatlık olmaktançıkıp küresel bir sektörü etkiler halegelmiştir. Bununla beraber spor vesporcuların sakatlık ve sağlıklarıylailgilenecek hekimliğimiz spor hekimliğininönemi ve gelişimi de artarak devam etmiştir.Şimdi biraz geçmişe dönelim. İbni-i Sina Heykeli İbn-i Sina Hastanesi-Ankara Her ne kadar antik çağlardan itibarenyapılan sporlarda hekimler sporcularla özelolarak ilgilenmiş olsa da bunu birbranşlaşma saymak doğru olmaz. SporHekimliği, spor yapanları ayrı bir grup olarakkabul edip sporla ilgili sağlık konularındaözelleşmiş çalışmayı gerektirir. Çoğu tıptarihçisine göre de ilk spor hekimi ne uzakuygarlıklarda ne yanı başımızdakicoğrafyalarda yüzyıllardır var olduğumuz bubereketli topraklarda çıkmış. İlk sporhekimimiz Bergamalı Galen (Claude Galen)MS 129-216 yılları arasında Pergamon’da(günümüzde İzmir-Bergama) yaşamıştır. İlkspor hekimi olarak kabul edildiği gibideneysel fizyolojinin de kurucusu kabuledilir. İbn-i Sina’ya ilham olmuş ve şubeyitleri yazdırmıştır:Ey bizim kibir ve azametimizin ilâcı, ey bizimEflâtun'umuz. Ey bizim Calinus'umuz." (Mesnevi 24. beyit)İlk modern olimpiyat1896-Atina
Ülkemizde bu kayıtlara geçen ilk hekim1924'te olimpiyat sporcularınınhazırlıklarında bulunan Dr. Sırrı ALIÇLI’dır.Alıçlı 1938’de kurulan Beden Terbiyesi GenelMüdürlüğü’nde sağlık dairesinin başkanlığınıyapmıştır. Dr. Raşit SERDENGEÇTİ de bugörevi ondan devralıp ülkemizde Prof.Dr. Cem ÇetinIsparta Süleyman Demirel Üniversitesi 12spor hekimliğinin gelişmesi için önemlikatkılarda bulunmuş 2 kitap yazmıştır. İstanbul, Ankara ve İzmir’de sporhekimlerinin kurduğu dernekler 1966 yılındatek çatı altında toplanıp bir federasyonkurmuştur. Üniversitelerde ilk uzmanlık alanı1973’te bu federasyonun çalışmalarıyla EgeÜniversitesi Tıp Fakültesinde Spor HekimliğiKürsüsü ’nün kurulmasıyla gerçekleşmiştir.Günümüzde de Türkiye Spor HekimleriDerneği ve tecrübeli spor hekimlerimizülkemizde bu alanda önemli çalışmalarsürdürmekteler. Şimdi Türkiye SporHekimleri Derneği aracılığıyla SüleymanDemirel üniversitesi Spor Hekimliği AnabilimDalı’ndan Sayın Prof. Dr. Cem ÇETİN ilegerçekleştirdiğimiz röportaja geçelim.Hocamıza her sorumuza özenle verdiğicevaplar ile bizlere tecrübelerini aktardığıiçin tekrar teşekkür ederiz. GİRİŞTürkiye Spor Hekimleri Derneği hakkında bilgi verebilir misiniz?Sizi Spor Hekimliği Anabilim Dalına yönlendiren ve heveslendiren ne oldu?TUS serüveninizi nasıl özetlersiniz?Ülkemizde spor hekimi sayısının ve kontenjanının düşük olmasının sebebi sizce nedir?Uzmanlığınız ve asistanlığınız sırasında karşılaştığınız zorluklar nelerdi?Ülkemizde spor kulüplerinin spor hekimi çalıştırma zorunluluğu var mı?Ülkemizde spor hekimlerinin çalışma alanları nerelerdir?Spor hekimliği uzmanı olmak isteyen tıbbiyelilere ne tavsiye edersiniz?KAPANIŞ Prof. Dr. Cem ÇETİN ile SporHekimliği üzerine
Dünyada aşılama Çinliler tarafından 15. yüzyılda çiçek hastalığı ile birlikte başlar. Günümüzdekiaşılama tekniklerinin aksine ilk aşılar farklı ilkel çeşitlerde yapılmıştır.Bunlardan biri, hastalığı geçiren kişinin derisindeki yara kabuğu ya da lezyon bir pamuğa değdirilipsağlam bir kişinin burnuna değdirilerek yapılmıştır. Bir diğeri ise hastalığı atlatmış bir kişinin kıyafetlerisağlam bir kişiye giydirilmiş ve böylece sağlam kişi aşılanmıştır. Çok garip değil mi? Bir tişörtle başlayanaşılama bugün nerelere kadar geldi? Tarihte biraz daha ilerlersek Louis Pasteur insanlarda hastalıkyapan etkenin mikroplar olduğunu keşfeder ve kuduz aşısını geliştirir. Bu keşif insanlığın dönümnoktalarından biridir çünkü binlerce insanın hayatı aşılamayla kurtulur. Kabakulak, boğmaca, kızamık,difteri, menenjit aşıyla bugüne kadar kontrol altına alınan hastalıklardan birkaçıdır.Günümüze gelecek olursak Çin’in Vuhan eyaletinde aralık ayının sonlarına doğru belirti gösterenyapılan araştırmalar sonucunda 13 Ocak 2020’de COVID-19 olarak tanımlanan bir hastalıkla karşıkarşıyayız. Hastalığın ilk semptomları kişiden kişiye göre değişse de genellikle görülen semptomlarhalsizlik, ateş ve öksürüktür. Devamında ise tat ve koku kaybı veya durum daha da ciddileşirsesolunum güçlüğü, konuşma/hareket kaybı, bilinç bulanıklığı, göğüs ağrısı gibi semptomlar görülebilir.Bu hastalığı yenmek için şimdilik elimizdeki en etkili silah aşıdır. Ülkemizde ilk aşılama 65 yaş üstübireyler, sağlık çalışanları ve kronik hastalığı olan bireylerden başlamıştır. Daha sonra azalan yaşsıralamasıyla geri kalan bireyler aşılanmaya başlanmıştır. Çoğu kişi aşılarını yaptırsa da aşı olmayanbirçok kişi bulunmaktadır. Bu kişilerin aşı yaptırmama sebeplerinden birkaçı şu şekildedir:-Aşıdan korktukları için,-Aşının virüse karşı koruyucuolmadığını düşündükleri için,-Aşıya ihtiyaçları olmadığını düşündükleri için,-Zamanı olmadığı için...Biz de bu yazımızda sizin için Giresun merkezinde halka aşı hakkında küçükbir anket yaptık. Anket sonucumuz tablodaki gibidir: Covd-19 GeçrmșCovd-19 Geçrmemș3+ Doz10372 Doz13221 Doz22Așı olmamıș78AŞI’LI ÖNEMLİBİR MESELE!Değerli okuyucular,Bu ayki sayımızda günümüz dünyasını kasıp kavuran COVID-19 salgınına karşı Giresun Merkez halkınınyüzde kaçının aşılı olduğunu, aşılı olanların ve olmayanların ise ne kadarının hastalığa yakalandığınıişleyeceğiz. Ama gelin bunun öncesinde aşının tarihi hakkında sizinle biraz konuşalım.Selin KORUBEYİMeryem Ebrar KAMAN13Kaynaklar: https://covid19asi.saglik.gov.trwww.trthaber.com/haber/saglik/asinin-tarihine-kisa-yolculuk-540152.html
Koruyucu olmadığını düșündükler çn33.3%Așıdan korktukları çn26.7%Zamanı olmadığı çn26.7%İhtyacı olmadığını düșündükler çn13.3%Covd-19 Geçrmș63%Covd-19 Geçrmemș37%2 Doz41%3+ Doz31%Așı Olmamıș22%1 Doz6%3+ Doz53.5%2 Doz31.7%Așı Olmamıș11.9%1 Doz3%Așı olmama nedenKș SayısıAșıdan korktukları çn4Koruyucu olmadığını düșündükler çn5İhtyacı olmadığını düșündükler çn2Zamanı olmadığı çn414
OTİZMİN FARKINDAYIZAyşen Altınay BİRGE Nisan ayı Birleşmiş Milletler'ce farkındalık ayı olarak kabul edilmiş, 2 Nisan günü ise ‘’OtizmFarkındalık Günü’’ ilan edilmiştir. 2008 yılından itibaren her nisan ayında otizm farkındalık çalışmalarıyapılmaya devam edilmektedir. Giresun Üniversitesi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Topluluğu olarakbu sayıda farkındalık için siz değerli okurlarla bir arada olmaktan mutluluk duyuyoruz. Farkındalık ile amaçlananı çevremizde olupbiteni bilebilme ve algılama becerimiz olarakifade edebiliriz. Otizm Spektrum Bozukluğu(OSB) tanısı alan bireylerin sayısının giderekartan bir hızla çoğalan OSB’nin farkındaolunmasına yönelik ihtiyacımızın artmasınaneden olmaktadır. Öte yandan gelişimdönemlerine göre OSB belirtilerinin farklılıkgöstermesi, belirtilerin hepsinin birden birçocukta görülmeme ihtimali, nedeninin hala tamolarak bilinmemesi, OSB hakkında doğru bilinenyanlışların olması; aileleri, eğitimcileri ve konuile ilgilenen toplumun diğer bireylerinikaygılandırıyor. Kaygılanmak yerine OSB’ninbelirtilerini bilip aileleri ve çocukları anlayıponların normallerini algılayabilsek her şey dahakolay olabilir. Örneğin, şehir içi otobüste seyahateden anneye, bir yandan sallanırken bir yandanbize manasız gelen sesler çıkaran OSB tanılı oğluyüzünden acıyan gözlerle bakmasak ya da annebizden yardım istemediği halde çocuğunususturmaya çalışmasak gerçekten de her şey çokdaha kolay olur.OSB’nin Belirtileri Nelerdir? Her gelişim dönemi için farklı belirtiler göstersede OSB’yi tanımak ve farkında olmak adınakısaca bu belirtilerin birkaçından bahsedelim:Temelinde sosyal iletişimde zorluklar yaşarlar,başkalarının duygularını tanımlamakta ve kendiduygularını ifade etmekte güçlük çekerler, gözteması kurmayabilirler, tekrarlayan bedenselhareketleri vardır. Otururken veya ayaktasallanabilir, ellerini çırpabilir ve nesnelerletekrarlayan hareketler yapabilirler.Değişikliklerden hoşlanmaz ve maruzkaldıklarında çoğunlukla direnç gösterirler.Dönen nesnelere ilgiyle bakarlar. Konuşarakiletişim kurmak istemeyebilir ve dokunulmaktangenellikle hoşlanmazlar.Unutmayalım ki her çocuk için ve her gelişimdöneminde bu belirtiler farklılık göstermektedir.Ebeveynlerin yaşadıkları çocuğumda bir farklılıkvar hissi ile başlayan bu süreçte geciktirilmedenatılması gereken ilk adım bir hekimebaşvurmaktır. Ancak bu sayede endişelerlezaman kaybetmek yerine gelişimsel yetersizliklerifark edip erken müdahale sürecine başlamakmümkün olacaktır. Erken Müdahalenin ÖnemiOtizmin zihinsel gelişime etkisi bireyden bireyedeğişiklik göstermektedir. Gelişimsel gecikme vezihin yetersizliğinin beraber seyrettiği OtizmSpektrum Bozukluğunda erken müdahaleöğrenme ve gelişim açısından oldukça önemlidir. 15
Öğrenme, konuşma, fizyolojik ve psikolojikgelişim için bebeklik çağlarının önemi büyüktür.Tanılanmanın gecikmemesi, farklılıkhissedildiğinde hekime başvurulması ve tanıalınması eğitim sürecinin de bir o kadar hızlıbaşlamasını sağlar. Bu noktada hekimlerinaileleri bir an önce eğitime başlamaları gerektiğinoktasında bilgilendirmeleri erken müdahale içinkritik önem taşımaktadır. Çocuğunda bir farklılıkolduğu şüphesi duyan ebeveynler çocuk veergen ruh sağlığı hastalıkları uzmanlarına veçocuk nörologlarına geç kalmadanbaşvurmalıdır. Tıbbi tanısı koyulan çocuklar için eğitsel tanısüreci başlar ve bireysel eğitimleri planlanır. Özeleğitime ihtiyacı olan bireyler için Rehberlik veAraştırma Merkezi tarafından yapılandeğerlendirmeler neticesinde eğitsel tanılarıkonulur ve uygun özel eğitim hizmetineyönlendirilerek en erken sürede eğitimebaşlamış olurlar. Geç tanılanmada, öğrenme ileilişkili yaşanabilecek güçlüklerin yanı sıragecikme sürecinde kalıplaşmış ve yerleşmişdavranış problemlerini sağaltmak daha güçolacaktır. Erken alınan eğitim ile davranışlarkalıplaşmadan düzeltilebilir. Erken müdahalesayesinde alınan erken özel eğitim ile çocuklar veaileleri için hayat daha kolay hale getirilebilir.Nelere Dikkat Etmeli, Nasıl Davranmalıyız? Mümkün olduğunca sade ve güvenli bir çevreoluşturulmalıyız. Otizmli bireyler için en idealortam güvenli ve kendilerini ait hissettikleri,alıştıkları ortamdır. Değişiklikleri sevmedikleri vemaruz kaldıkları durumlarda direnç gösterdikleriiçin çevrelerinde yapacağımız herhangi birdeğişikliği yapmadan önce bireyin gelişimineuygun basitlikte bir açıklama yapmalıyız budeğişiklik asla sürpriz bir şekilde olmamalı. Değerlendirme esnasında vermemiz gerekenyönergeler olabildiğince net, basit ve anlaşılırolmalıdır. Yönergelerimizde olumlu ifadelerkullanmalıyız. Kendisine dokunulmasından, yoğun ve ağır kokulardan (bu sizin çokbeğendiğiniz parfümünüzün kokusu da olabilir!)ani yüksek seslerden hoşlanmama ihtimalleriolduğunu unutmamalıyız. Hoşlanmadığımız birduruma maruz kalmak hiç birimiz için tercih edilebilir değildir. OSB tanısı veya riski olan birbirey için bu daha da zor bir durumdur. Özetle aşırı duyarlılık ve hassasiyet geliştirmeihtimallerine karşı konuşurken çocuğun kişiselalanına saygılı, uygun mesafede ve dokunmadankonuşmalıyız. Işığa, kokuya, seslere hassasiyetleriolabilir. Bu sebeple çocuğu iyi tanımalı,hassasiyetine uygun davranmalıyız.Konuşamayan ya da konuşmada güçlük çekenbireyler için anlaşılamamanın ne kadar zorlayıcıolabileceğini unutmayalım. Sabırla ve sevgiyleyaklaşalım. Cümlelerimizi seçerken soyut vemecazi kavramlar yerine kelimelerin ilkanlamlarını kullanmak anlaşılmamızı kolaylaştırır.OSB tanısı veya riski olan bireyler, iletişim vesosyal etkileşim becerilerinde çeşitli oranlardagüçlük yaşadıkları için özellikle ilk kezkarşılaştıkları biri tarafından değerlendirilirkenveya muayene edilirken sıkıntı yaşayabilirler.Yukarıda bahsettiklerimizi dikkate alarak iletişimkurmalarını destekleyebiliriz. Muhakkak herçocuğun anlayacağı ve uyum sağlamasınayardımcı olan bir dil vardır. Ayrıca sevdiği verutinlerinde oynadığı oyuncak türlerini oyunkurmada kullanabiliriz, aileden kontrolleregelirken çocuğun en sevdiği oyuncaklarını dagetirmesini isteyebiliriz. Sonuç olarak sosyal hayata uyum sağlamaları vebağımsız bir şekilde var olmaları hem kendilerihem de aileleri için oldukça rahatlatıcı, yaşamıkolaylaştırıcı ve önemlidir. Problem davranışları,zayıf becerileri olduğu kadar güçlü yanlarınınolduğunu da hatırlatmak isteriz. Otizm SpektrumBozukluğu tanısı almış bireylerin, alanında uzmanolan eğitimciler (özel eğitim öğretmenleri)tarafından eğitim aldıklarında bireyselkapasitelerinin en üst seviyesinde gelişimgöstermeleri mümkün olacaktır. Bu gelişimininsağlanması toplumsal kabullerini de olumluetkileyecektir umudumuz bunun için herkesinüzerine düşeni yapacağı farkındalık düzeyineulaşmasıdır.16
Merhaba çok sevgili okuyucular! Bu yazımda sizinle hem biraz sohbet edeceğiz hem de size ufak biryemek tarifi vereceğim. Lütfen neden diye sormayın, daha yaratıcı bir şey bulamadım çünkü. Çoğumuzun öğrenci olduğunu düşünürsek yemek konusu hepimiz için zaman zaman birer eziyethaline dönebiliyor. Özellikle de canınız bir şeyler yemek istiyor, garip bir şekilde yapmak da istiyoruzama ne yapacağımızı bilmiyoruz. Hiç üzülmeyin çünkü size efsane bir tarif vereceğim. Yaparken birazsinirlenebilirsiniz ama yedikten sonra bana teşekkür edeceğinize eminim. Görseller yardımcı olması için yemek.com adresinden alınmıştır. MALZEMELERHamuru için:• 3-4 su bardağı un• 1 paket kuru maya• 1 tatlı kaşığı tuz• 1 çay kaşığı şeker• 1,5- 2 su bardağı ılık suKıymalı harcı için:• 500 gram kıyma• 4 adet soğan• 3 adet yeşil biber• 4-5 adet orta büyüklükte domates• 1 dolu yemek kaşığı biber +domates salçası (karışık)• Yarım çay bardağı sıvı yağ• 1.5 yemek kaşığı tereyağı• Tuz• Karabiber• Pul biber• 1 su bardağı sıcak suÜzeri için:• 1 kase süzme yoğurt• İsteğe göre sarımsak• TuzBu ayki tarifimiz Kayseri Yağlaması. Çok düşündün mü, diyesoracak olursanız hayır düşünmedim, memleket özlemiçekerken acıktıkça sayıkladığım bir yemektir kendisi. Mutfağagirmeden önce son kez birkaç şey söyleyeceğim. Öncelikleyurtta kalan arkadaşlarımdan özür diliyorum, eğer canınız çokyağlama isterse tarifteki pişirme kısımlarını ütüyle yapabilirsiniz.Şaka şaka… Ya da evde kalan herhangi bir arkadaşınıza gidip“Yeni bir tarif öğrendim, gel yemek yapalım.” diyerek artistlikkatsayınızı biraz daha yükseltebilir, böylelikle hem karnınızıdoyurup hem de daha havalı bir arkadaş olarak hayatınızadevam edebilirsiniz. Şimdi hazırsanız tarifimize geçelim. Tarifimiz 6-8 kişilik. İşe ilk önce yağlama hamuru yaparakbaşlayacağız. Üşenirseniz ya da pişirmekte zorlanırsanızherhangi bir yerden hazır da alabilirsiniz. (Lütfen almayın tadıçok kötü oluyor.) Yaklaşık 4 su bardağı unu tezgaha ortası açıkolacak şekilde döküyorum. Ortasına 1 tatlı kaşığı tuz, 1 çaykaşığı şeker, ve 1 paket kuru mayamı döküp kuru malzemelerihafifçe karıştırıyorum. Daha sonra yavaş yavaş su ekliyorum.Hamur kıvamına ulaşana kadar hemen hemen 1.5-2 su bardağısu eklemeniz gerekiyor. Ama bir püf noktamız var: Suyu biranda eklemeyin, hamuru uzun süre yoğurup kıvamını yavaşyavaş elde etmelisiniz. Hamur yoğururken bir yandan dadergimiz için çaldığım şarkıları dinleyebilirsiniz. Huhuu benimhamurum oldu sevgili okuyucularım, sizinki ne alemde?Hamurumu bir kaba alıp üzerini mayalanması için örtüyorum.Şimdi sıra en güzel yerinde, lütfen sabredin ve pişirirken hepsiniyemeyin. Büyüklükleri ortalama olan 4-5 domatesimi bir güzelyıkadıktan sonra rendeliyorum. 500 gr kıymamı tavaya hiç yağeklemeden koyuyorum.Meryem Ana’nın MutfağıMeryem Ebrar Kaman17
Siz pişen içi yemekle meşgulken ben dinlenmeyebıraktığım hamurları 15-20 eşit bezeye bölüyorum.Eğer kaliteli (!) bir çocukluk geçirdiyseniz pişmemişhamurumuzdan da biraz yiyebilirsiniz. Ciddi değildim,abartmayın sevgili okuyucularım. Böldüğüm bezeleripasta tabağı büyüklüğünde açıp yeni bir tavaçıkarıyorum ve hamurlarımı kurutmadan pişiriyorum.Bu sırada kıymaya bakmayı unutmayın, büyükihtimalle çoktan pişmiştir, altını kapatabilirsiniz. Pişenhamurlarımı kurumasınlar diye temiz bir bezesarıyorum. Bende 20 tane beze çıktığı için beşerliayırdım, siz de kişi sayısına ve açlık durumunuza göreistediğiniz gibi ayırabilirsiniz. 4 büyük tabağıma ilk önceyaptığım hamurları seriyorum, üstüne bolca kıymalısostan ekliyorum, tekrar hamur koyuyorum, tekrarbolca sos ekliyorum… tabii pişerken hepsiniyemediyseniz. Bu işlemi elimizdeki malzemeler bitenekadar tekrarlıyoruz. Her tabağı dörde bölüyoruz. Ensonunda istediğiniz kadar süzme yoğurdu yineistediğiniz kadar sarımsakla birleştirip yağlamamızınüzerine döküyoruz. Havanıza hava katmak istersenizen üste ince ince kıyılmış maydonoz ekleyebilirsiniz. Ve işte! Yağlamamız yemeye hazır. Benimki çok güzeloldu, ya sizinkiler? 18Kıyma suyunu salıp geri çekince yağını ekliyorum.Aslında burada belirli bir tarife bağlı kalmamıza gerekyok, hepimizin damak zevki birbirinden farklı ancakben yine de kendi tarifimde nasıl devam ettiğimianlatayım: 1.5 yemek kaşığı tereyağı ve yarım çaybardağı sıvı yağımı kıymaya ekledikten sonra 4 ortaboy soğanımı ince ince doğrayıp tavaya ekliyorum veiyice kavuruyorum. Tam bu noktada sevgili okuyucular,iliklerinize kadar o soğan kokusunu almıyorsanız biryerlerde bir şeyler ters gidiyordur. Soğan kokanmutfağı havalandırdıktan sonra bir dolu yemek kaşığıbiber/domates salçamı tavama ekleyip birazkarıştırıyorum. Bu sırada 3 tane yeşil biberimi ufakufak doğradıktan sonra en başta rendelediğimdomatesle beraber tavaya ekliyorum. Beş on dakikamalzemelerimin pişmesini bekliyorum, bu süre içindeboş durmayıp dergimizin önceki sayılarında dikkatiniziçeken yazıları okuyabilirsiniz. Eğer okumanız bittiysetavamıza bir su bardağı sıcak su ekliyoruz, kalanı iseçok basit: Damak zevkinize göre tuz, karabiber, pulbiber ve bunlara ek bütün baharatları ekleyebilirsiniz.Ancak üçünü eklemeyi sakın unutmayın sevgiliokuyucular. Kıymalı içimiz pişedursun, siz de tadınabakma bahanesiyle biraz yiyebilirsiniz. Aramızdakalacağından emin olun.
CRISPR/CAS9 Nedir? CRISPR (düzenli aralıklarla bölünmüş kısapalindromik tekrar kümeleri)/Cas9 (CRISPR ilişkilinükleaz-9), kılavuz bir RNA (gRNA) eşliğinde özgülbir genomik bölgeye hedeflenen Cas9 nükleazenziminin kullanıldığı bir genom düzenlemesistemidir. Son yıllarda bu genom düzenlemeteknolojisi “moleküler cerrahi” yöntemi olaraktanımlanmış, farklı alanlarda birçok yenilikçiuygulamada kullanılmış ve elde edilen sonuçlarmoleküler biyoloji için devrim yaratıcı olmuştur. Bu sistemin en önemli avantajı, homolog genlerintek bir kılavuz RNA ile aynı andasusturulabilmesidir. CRISPR teknolojisindenyararlanabilmek için de Cas9 olarak adlandırılanbir DNA endonükleaz ve genomda hangi bölgehedeflenecek ise ona göre dizaynı yapılan 20nükleotidlik bir RNA dizini yeterli olmaktadır.Bununla birlikte, düşük maliyetli ve yüksek etkilioluşu, kullanımının kolay olması, kompleksdimerik protein dizaynları ve mühendislikgerektirmemesi, kolayca hedef bölgeye transferedilebilen küçük proteinlerle çalışması, eş zamanlıolarak çok sayıda gende düzenleme yapabilmesidiğer avantajlarıdır. Her ne kadar pekçok avantajıolsa da CRISPR/Cas9 yöntemi bazı dezavantajlarda barındırmaktadır. Bunlar arasında: Hedef dışıetkileri olması ve homolog rekombinasyon (HDR)aracılığıyla istenen DNA dizisinin insersiyonunugerçekleştirmenin zor olması sayılabilir.CRISPR VE SÜPER İNSANGünümüzde artan sağlık problemlerinin önüne geçebilmek için bir çok yöntem üretilmeye ve var olanyöntemler geliştirilmeye devam ediliyor. Bu yöntemlerden biri olan ve bir genom düzenleme aracıolarak bilinen CRISPR/CAS9 son dönemlerde oldukça dikkat çekmekte ve bu yöntemin kullanıldığı pekçok çalışma yayınlanmaktadır. Dolayısıyla bu sayımızda şu anda her ne kadar klinik denemeler uygulanıyor olsa da gelecekte genetik hastalıkların tedavisinde kullanılabilme potansiyeli çok yüksekolan CRISPR/CAS9 yöntemi hakkında hocamız Dr. Öğr. Ü. Fadime MUTLU İÇDUYGU’nun yardımlarıylasiz okuyucularımıza bilgi vermek istedik. Keyifli okumalar dileriz.CRISPR/Cas9 sistemi ökaryot genomlarındabulunmamakla birlikte, prokaryotlarıngenomlarında viral istilacılara karşı güçlü birsavunma stratejisi olarak kullanılmaktadır.Serviks kanseri hücre hatları ve hayvanmodelinin kullanıldığı çalışmalarda CRISPR/Cas9kullanılarak genomdaki HPV virüsüne ait genlerinyıkıma uğratılması başarılmıştır. Bu sonuçlardanyola çıkılarak 2018 yılında bu konuda bir klinikçalışma başlatılmıştır. Ayrıca bu yöntemkullanılarak HIV infeksiyonuna dirençli immünsistem hücreleri geliştirilmektir. CRISPR/Cas9 aracılığıyla immün hücrelerdeeksprese edilen CCR5 reseptörünü kodlayangenin düzenlenmesiyle HIV virüsünün immünhücreleri enfekte etmesi önlenmiştir. Bu konuda2017 yılında başlayan klinik çalışma devametmektedir. Ecem İDER Rasim AŞIK19
CRISPR/Cas9 tabanlı genom düzenleme,kardiyovasküler hastalıklar, nöronal bozukluklarve kanserler de dahil olmak üzere genetikhastalıkların eradikasyonu için en önemliyöntemlerden biri haline gelmektedir. Genomdüzenleme teknikleri, genetik bozuklukları,özellikle nokta mutasyonlarıyla ilişkili hastalıklarıincelemek için kullanılmakla birlikte, gelecekte buhastalıkların tedavisi için de umut vaadetmektedir. Yakın zamanda yapılan bazıçalışmalarda, örneğin: kanser immunoterapisi,orak hücre anemi, β-talasemi,hemoglobinopatiler, ex vivo somatik ve uyarılmışpluripotent kök hücrelerinde, in vivo hayvanmodellerinde ve hastalığa sebep olan allellerindüzenlenmesinde CRISPR-Cas9 sistemi başarılıbir şekilde uygulanmış ve terapötik genomdüzenlenmesinin klinik çalışmaları için deumutları arttırmıştır. CTX001 adlı terapidehastalardan alınan kemik iliği hücrelerindeCRISPR/Cas9 kullanılarak BCL11A geni fetalhemoglobin sentezini başlatmak içindüzenlenmekte ve tekrar hastalaraverilmektedir. CTX001’in klinik denemeleridevam etmekle birlikte, araştırılan yeni ilaçbaşvurusu FDA tarafından kabul edilmiştir. Birdiğer yaklaşım yine kemik iliği hücrelerindeCRISPR/Cas9 kullanılarak beta globin genindedirekt olarak hastalığa neden olan mutasyonundüzeltilmesidir. düzenlemek istedikleri geni seçebilir, bu genikesmek için Cas9'u bir moleküler kesici olarakkullanabilir ve daha sonra bu geni arzu edilen birforma dönüştürebilir. Genetik kodların çözülmesive hastalıkların genetik olarak temellendirilmesiile CRISPR’ın kullanımının artmasıbeklenmektedir. Hastalıklar CRISPR ileiyileştirilebilir ve hastaların yaşam kaliteleriartabilir. İnsanlar çevre koşullarının düzelmesi veyaşam kalitelerinin artması nedeniyle dahafazlasını isteyebilirler. Daha zeki, daha güçlü,daha uzun, her hangi bir hastalığa karşı dirençliolmak ya da çocuklarında farklı özelliklerinolmasını istemek gibi. Bu da CRISPR’ınpreimplantasyon dönemdeki kullanımalanlarında değişiklikler meydana getirecektir. Buistekler doğrultusunda CRIPSR yalnızca tedaviyöntemi olmayacak, bunun yanında yapayseçilimi de beraberinde getirecektir. Hattayumurta, sperm ve para verdikten sonra bebek,istenilen özelliklere göre sipariş edilebilir birduruma gelecektir. Gelecekte ise bebek sepeti,genom bank gibi kurumlar kurulabilir. Fakatyukarıda bahsedilen bu olası çıkarımların hayatageçmesi etik açıdan mümkün görünmemektedir.CRISPR’ın embriyonik kök hücrelerde kullanımıgünümüzde tedavisi imkansız olan alzheimer,parkinson ve multiple skleroz gibinörodejeneratif hastalıklara kemik ve kıkırdakhastalıklarıyla enfarktüs gibi çok sık görülenhastalıklarla mücadele etmede önemli çözümlerüretebilecek bir metot olmaya adaydır. Diğertaraftan hastalıklar ile mücadele amaçlı bile olsainsan embriyolarının bir araç olarak görülmesi,dünya genelinde etik kaygılara neden olmaktadır. Özetle:Programlanabilir gen düzenleme için kapsamlıfırsatlar sağyan CRISPR-Cas9, gelecekte moderntıpta hastalıkların tedavisi için kullanılabilecekgüçlü bir tekniktir. Bununla birlikte, gelenekselgen terapisinden çıkarılan dersler ışığında,olumsuz olaylardan ve klinik olarak yararlıolabilecek benzersiz bir teknolojiningeliştirilmesindeki aksaklıklardan kaçınmak içinCRISPR sistemleriyle ilerlemede daha fazla dikkatgösterilmesi gerekmektedir.CRISPR VE SÜPER İNSAN Genom düzenleme teknikleri, hastalıkla alakalıdizilerin ve hastalık yapan proteinlerinüretilmesini engelleyerek DNA seviyesindegenetik hastalığın tedavisi için umutvadetmektedir. Günümüzde CRISPR/Cas9’unkullanıldığı onaylanmış bir tedavi ajanı olmasa da bilim insanları bu yöntemi kullanarak20
TIBBIN SERENCAMI LAENNEC VE TAHTASTETOSKOBUMustafa Kasım POTUK Kalp, akciğer, büyük kan damarları -ki ekseriyakarotis arteri, renal arter ve abdominal aortadır-veya batın seslerinin oskültasyonuyla bir çokpatolojik durumun saptandığı, hekimlerinmuayene enstrümanı ve hekim adaylarının klinikaksesuarı: Stetoskop. Stetoskopla günümüzde elde edilebilen klinikbulgulardan kısaca söz etmek gerekirsepnömoni, bronş- bronşiol daralma veyatıkanması ya da sıvı ile dolması yine akciğerdemukus birikimi ve tahriş de duyulan seslerle öngörülebiliyor. Kalp için kapakçık daralma veyayetmezliği, ritim bozukluğu vb. abdominalde iseintestinumda muhtevanın sıkışması -bağırsakdüğümlenmesi -ki bunlar seslerin duyularak değilduyulmayarak anlaşıldığı patolojilerdir-tespitinde stetoskop kullanılıyor. Kandamarlarında ise daralma, genişleme, damarsertliği hatta felç riski hakkında bize ipucuveriyor. Görüldüğü üzere çağımızda birçok konuve alanda stetoskop kullanıyoruz fakat bumucizevi aletin gelişimi de faydası nispetindesancılı geçmiş. Asıl konumuz da bu. René-Théophile-Hyacinthe Laënnec 1781 deQuimper’te dünyaya geldi. Çocukluğunun vegençliğinin geçtiği çağ; dünyanın muharebeler,ihtilaller ve salgınlardan kırıldığı bir dönem kimalumdur 1750’den 1800’e gelene değin dünyanüfusu savaşlar ve hastalıklar sebebiyle artmakbir tarafa üçte birine inmişti. Bu korkunçtablodan da Leannec’nin hususiyetle bir hekimolarak geçirdiği gençlik yıllarının ne denli zorlu vesorumluk yüklü olduğu anlaşılıyor. Hipokrat’ın kalpten gelen sesi kaynayan bir sirkekazanından gelen sese benzetmesinden berihekimler kulaklarını hastaların göğsüne, sırtınayaslamak suretiyle onların vücutlarından gelensesleri dinliyorlardı. Ama 1816’nın bir eylülsabahı Paris Necker Hastanesinde hekimlikyapan Laënnec biraz abartmıştı sanki.Toplumunun getirdiği ahlakî değerler ve sivrizekası tıp tarihinin belki de en büyük icadınaimza atmasına yol açacaktı. Yıl 1786, Michelle Félicité Guesdon, iki oğlu Renéve Michaud'u memur eşi Théophile-MarieLaënnec'ye bırakıp dönmemek üzere gitti. O daçağının vebası tüberkülozdan sessizce ama acılariçinde ölmüştü. Laënnec on iki yaşına geldiğinde dört yıl evvelbaşlayan ve daha altı sene devam edecek olanFransız Devrimi onun evinde de yoksullukmevsimini çoktan hakim kılmıştı. Babası ikioğluna Devrim yılları da dahil seneler boyu hemannelik hem babalık etti ve bakımlarını elindengeldiğince üstlendi. Fakat akıllı bir çocuk olanRené’nin okuması ve daha müreffeh bir yaşamsürmesi için farklı bir şehirde farklı bir evdeolması gerekiyordu belki de. O yıl René birFransız liman kenti olan Nantes’te tıp fakültesidekanı olan amcası Guillaume-FrançoisLaënnec’nin yanına gönderildi. Devrim karşıtıeylemlerin sesi hiç kesilmeyen bu kentteamcasının sayesinde ve kılavuzluğunda tıpeğitimine başladı. Hekimliğinin ilk yıllarının geçtiği ve cerrahipansuman, hasta bakımı gibi bilgileri edindiği yerde yine bu şehir ve bu şehirdeki bir hastane olanHôtel-Dieu oldu. Laënnec on dokuz yaşındaykenÉcole Pratique'e girmek, çağında Fransız TıpEkolü’nün en büyük isimleri olan -anatomi veinsan diseksiyonu (anatomizasyon) derslerialacağı- Guillaume Dupuytren'e, verem ve kanserkonularında çalışmalar yapan Gaspard LaurentBayle’e, Histoloji’nin kurucusu sayılan Marie-François-Xavier Bichat’a ve daha bir çoklarınaöğrenci olmak üzere Paris’e gitti. Hattahocalarından birinin 1. Napolyon’un şahsî hekimiolduğu da vaki. Anlaşılan Paris’te prestijli bir tıp 21
Laennec’nin 1819’da Paris’te yayımladığı "de L’auscultation Médiate" (aletli oskültasyon üzerine) adlı kitabının künye sayfasıtahsili alıyordu. Peritonit, amenore, prostat bezive tüberkül lezyonları üzerine çalışmalar yaptı.Dört senenin neticesinde 1804’te mezunolduğunda artık Paris Tıp Fakültesi Cemiyeti'ninbir öğretim üyesiydi. Ayrıca patolojik anatomiüzerine de birkaç makale yazdı. Paris Necker Hastanesi, 1816… 35 yaşındakigenç hekim Laënnec’ye göğüs sıkışmasışikayetiyle ve öyküsü kalp yetmezliğine işareteden genç, biraz kilolu bir kadın hastabaşvurmuştu. Laënnec’nin kulağını göğsünekoymasına o mu razı olmadı yoksa Laënnec mibundan çekince duydu bilmem ama cevvalhekimimiz belki ufak bir serzenişle belki söylenesöylene eline geçirdiği bir defteri sıkıca rulo yapıpkadın hastanın göğsüne dayadı. Bunu yaparkenyıllar evvel gördüğü iki çocuğun oyunlarındanilham aldığı söyleniyor bir tahtanın iki yanınakulaklarını dayayan çocuklar tahtaya vuruncasesin arada bir araç olduğu için daha yüksekduyulduğunu söylüyorlardı. Laënnec oldukça çokyönlü ve değişime açık bir hekim olacak kianlaşılan böyle saçma bir şeyi denemekten hiççekinmemiş. Defterin diğer ucuna kulağınıdayadığında ise ya duyduklarına inanamayıpdumura uğramış ya da yıllardır bu işi yapıyormuşgibi sakin kalarak rol yapmış. Verimi ve başarısına tanık olduğu bu aleti(meselenin özü ortada sadece bir alet olmasıydı)geliştirmeye ve başka hastalar üzerinde dedenemeye karar verdi. Nitekim hastalar üzerindebir şeyler denemekten oldukça zevk aldığıapaçıktı. Post-mortem tetkiklerde bulunançağındaki belki üç beş hekimden biriydi. Bumucizevi aleti de iki ucu takılıp çıkarılabilen birtarafında bir diyafram bulunan tahta, 3,5 cmçapında ve 25 cm uzunluğunda, içi boş bir boruformuna getirerek şimdiden oldukça geliştirmiştibile. Tek kulakla oskültasyona müsaade ediyordu(monaural). Tasalanmaya gerek yoktu zatenilerde bu aletin bir kısmı kauçuktan olacak veeğilip bükülebilecekti. –galiba doktorlar bunukendi kalp ve akciğer seslerini dinlemek içinyapmışlardı- 20. Yüzyılın başlarında da Rappaportve Sprague tarafından iki kulaklıklı (binaural) birforma sokulacaktı. Unutmadan, ‘’stetoskop=göğüs dinleme cihazı’’ ismini de bu buluşunaLaënnec’nin kendisi vermişti. Hakkı tabii. Laënnec, 1816 senesinde muayene ettiği kilolukadın hasta için kullandığı bir rulo defterdendaha efektif bir form olan bir tüp boruyaulaşmıştı. Hasılı bu cihazın etkinliğini görmüş vekısa sürede çevre şehir ve ülkelerdeki hekimlertarafından kullanılmasına sebep olmuştu. Bucihazı ve metodu daha fazla hekime ulaştırmakadına yazmalı ve anlatmalıydı. Bunun için tam üçsene çalıştı. Tıp tarihçileri bu yılların tıp tarihi içinen verimli yıllardan olduğu görüşünde. 1819’daneşrettiği "de L’auscultation Médiate" (AletliOskültasyon Üzerine) adındaki kitabı stetoskopkullanma sanatı ve diğeri de göğüs organlarınınpatolojik anatomisi konularına eğildiği ikikısımdan oluşuyordu. Dikkat çeken bir nokta da1821’de kitabın ilk İngilizce tercümanı; asil, siyasi,varlıklı vs özel hastaların stetoskopla muayeneedilmesindeki yakınlaşmanın kabul görürolmadığını yani bunun bu hastalara bir nevihakaret olacağını fakat yoksullar, askerler vetutsaklar için potansiyel bir muayene aracıolabileceğini ifade etmiş. Garip!22
veya formlarıydı. Bu durumu bir meyveninolgunlaşmasına benzetmişti. Robert Koch’unbasiller üzerine yaptığı çalışmalar sonucunda daLaënnec’nin iddiası doğrulanmış oldu. O kadarotopsiyi boşuna yapmamıştı. Zaten yaşadığı devirde bol bol otopsi yapacak fırsatı ona tanımıştı. Laënnec kırk beş yaşına basmıştı. Bir klinikteyatmış tavanı seyrediyordu, iyice zayıflamıştı.Ateşi de günlerdir düşmek bilmemişti. Hiçbir şeyekarşı hevesi de kuvveti de kalmamıştı. Alışılmışöksürük krizlerinden birinin ardından kafasınıterden ıslanmış yastığa yasladı, içinde kayboldu.Tam kırk yıl evvel annesinin şu an kendisinikıvrandıran hastalıktan öldüğü geldi aklına. Belkide bu motivasyon ve hırsla hayatını tüberkülozhastaları için bir sağaltım yolu bulmaya adamıştı.O gün René-Théophile-Hyacinthe Laënnecannesini genç yaşta hayattan alan bu hastalıktanöldü. Kim bilir belki de derin bir huzurla… Laënnec’nin Necker Hastanesinde stetoskobuylabirlikte bir hastayı muayene etmesini tasvir edenbin sekiz yüzlerin sonlarına ait bir resim. Hayatının devam eden yıllarında kendini RomaKatolikliğine adadı. Napolyon düşüp kardinalkardeşi de sürgüne gönderilene değin işte bukardinalin yani Fransa'nın Roma Vatikanbüyükelçisi Joseph Cardinal Fesch'in kişiseldoktoru olarak çalıştı. Laënnec öylesinemuhafazakardı ki bazı meslektaşları bu durumungörüşleri ve buluşlarıyla örtüşmediğinisöyleyerek rahatsızlıklarını dışa vuruyorlardı.Laënnec ise Napolyon Savaşları sırasında yaralıdüşen askerlere Salpêtrière Hastanesindeyardıma adamıştı kendini. Monarşiyle birlikte iseyine Necker Hastanesine atandı, stetoskobubulduğu hastaneye. Laënnec’nin arası kral vemonarşiyle oldukça iyi gitmişti. Bir yerlere geldiğizamanlar da kralın hakim olduğu dönemlerolmuştu. Laënnec hekimliğiyle birlikte gazetecilik,editörlük gibi işler de yaptı. Laënnec, kırk bir yaşındayken Fransa Kolejindebaşkan ve tıp profesörü oldu. Bir sene sonraysa Fransız Tıp Akademisinin tam üyesi ve ParCharity Hastanesinin tıbbi kliniğinde profesöroldu. Laënnec sadece stetoskobu bulmaklayetinmedi. Tıpta günümüzde de kullanılmaktaolan nefes seslerini tanımlayan terimlerinekseriyetini kendi üretti. Ve geliştirdiğistetoskobuyla ftizi dahil birçok kalp-akciğerhastalığının teşhisini koyabileceğini savundu.Laënnec ve arkadaşları ftizi ile uzun solukluçalışmalar yürüttü. Neticide ftizi ile tüberkülozunaynı hastalık olduğu sonucuna vardılar.Laënnec’ye göre ftizi hastalarının üst göğüssesleri patognomikti ve farklı organlardaki farklılezyonlar ve bazı çeşitli hastalıklar, aslında tek birhastalık olan tüberkülozun değişik aşamaları Kaynaklar1- Laënnec R. De l'auscultation médiate ou traité du diagnostic des maladies des poumon et du coeur. Paris:Brosson & Chaudé, 18192- Bynum W. Tıp Tarihi. Birinci baskı. Ankara, Dost Kitabevi Yayınları, 2014; 74-84.3- Özdoğan M. Tıp tarihinin en büyük icadı: Stetoskop. https://www.drozdogan.com/tip-tarihinin-en-buyuk-icadi-stetoskop/ adresinden 05/03/2022 tarihinde erişilmiştir.4- Tomos I, Karakatsani A, Manali E, Papiris S. Celebrating Two Centuries since the Invention of the Stethoscope.René Théophile Hyacinthe Laënnec (1781–1826). https://www.atsjournals.org/doi/full/10.1513/AnnalsATS.201605-411PS adresinden 05/03/2022 tarihinde erişilmiştir.5- Britannica Ansiklopedisi Editörleri. auscultation. https://www.britannica.com/science/auscultation adresinden05/03/2022 tarihinde erişilmiştir.6- Rogers K, Roguin A, et al. René Laënnec. https://www.britannica.com/biography/Rene-Laennec adresinden05/03/2022 tarihinde erişilmiştir.7- Stetoskop. https://www.kimnezamanicatetti.com/stetoskop/ adresinden 05/03/2022 tarihinde erişilmiştir.8- Filiker Ö. Oskültasyon. https://www.uzmandoktor.net/oskultasyon adresinden 05/03/2022 tarihinde erişilmiştir.23
Bu uçuşunuzda size yardımcı olacak kule amirimiz Tarkan Coş. 1972’ninocak ayında Rize Çayeli’de doğmuş ötesinde ancak Giresun'a geçebilmiş. Hazine.avi’ye dair herşey!Hazine.avi 3 aşamadan oluşmaktadır. Her aşamada sizi yönlendirecek ama her zaman doğru yöneyönlendirmeyecek bir metin, gittiğiniz yerde size parolayı düşündürecek bir ipucu ve diğer aşamayageçiş biletiniz olan bir parola olacak. İlk aşama için hedefiniz dergimizde yer alan metin ve görsellerden faydalanarak sakladığımızkonumdaki parolayla ikinci etaba geçmek. Parolayı bize gönderdiğinizde dergide yer almayacak olan2. Etap için gerekli olacak bilgi ve gerekli olan her şeyi sadece sizinle paylaşacağız. 2.bölümümüzünşifresini yolladığınız takdirde yine üçüncü etabın tüm gizemi size sunulacak. 3. Ve son aşamamızınparolasını bize gönderdiğiniz an hazine sizin (O sizi bulur!). Unutmayın hazineye sadece bir kişi sahipolabilir. Bu yolculukta karşılaşacağınız zorluklar hayatın getirileri olup götürdüklerinden GTTDergisorumluluk kabul etmez. Sevgili okurlarımız dergimizin ilk interaktif içeriği ile karşınızdayız. Sizlere hazina.avi hakkında bir dizibilgi verip sonrasında ödüle kadar uzanan yolculuğunuz boyu sizlere eşlik edeceğiz. Giresun dışındakiokurlarımızı bu bölüm için şehrimize davet ediyoruz.hazine.aviHüseyin KÜÇÜKEgehan YILDIZ Muzaffer KORKMAZBize ulaşın:Instagram: @grutibbiyeliler Mail: tibbiyelillertoplulugu@gmail.com1.Etap parolası: _ _ _ _ _ _2.Etap Parolası: _ _ _ _ _3.Etap parolası: _ _ _ _ /_ _ _ _ _ _ / _ _ _ _ _ _1.Etap kılavuzlarınız: 24
BİR MENAJERDEN DAHA FAZLASI:SİR BOBBY RABSON 18 Şubat 1933’te İngiltere’de bir madenciköyünde doğdu. Bu köylerin birlik içinde olmasıona futbol hayatında çok şey katacaktı.Çocukluktan beri ne istediğinin hep farkındaydı.Güzel bir futbol kariyerinin ardından asıl efsaneolacağı işe başladı. 18 Ocak 1869’da teknik direktör olarak henüzitibarı yokken İpswich Town’da işe başladı.Gerçek bir deneyimi bile yoktu. Kulübü onu işealırken aslında büyük bir risk almıştı. Bu yükünaltından kalkabilmek de onun becerilerinekalmıştı. Çoğu antrenör takımda daha uzunkalabilmek için A takıma yatırım yaparken Oaltyapıya yatırım yapmayı tercih etmişti.Altyapıdaki oyuncuların uluslararası alandayaptıklarını izlemek onun için çok keyifli olsagerek. Çağının çok ilerisinde bir teknik adamolduğu buradan bile anlaşılıyordu. Uzun süren çalışmalarının ardından 1978’de FACup finalinde Arsenal ile karşı karşıya geldi.Tarihinde böyle bir an olmayan kulüp için bu çokbüyük bir maçtı. 100.000 taraftarın önündemüthiş bir galibiyet aldı. Kulüp büyük bir başarıelde etmiş o ise ilk kupasını kazanmıştı. O gecekupayla birlikte yattığını bile söylemişti. Enes Özkul Teknik adamlığı boyunca onun için en güzel şeyoyuncularından aldığı maksimum verimdi.Oyuncusu sahada onun için en iyisini yapmakistiyordu ve bu onun için çok anlamlıydı. 1981’deise bir tarihe imza attı. İpswich Town kupagalipleri kupasını kazanmıştı. Bu kulübün halakazandığı en büyük başarıdır. Sadece İngilteredeğil tüm Avrupa’nın önünde bir zaferkazanmıştı. Bu bir şaheserdi. Yine en sevdiği şeylerden biri de gençantrenörlere yardım etmekti. Rakip takımınteknik direktörünü bile kendi antrenmanınadavet ettiği olmuştu. Bu sözleri söyleyen kişi iseİngiltere’nin ilerdeki en büyük teknik direktörüolacak olan Sir Alex Ferguson’du. O öğretirken deöğretmeyi seven bir insandı. 1982’de İpswich Town’daki görevi son bulmuştu.Kulüpte geçirdiği müthiş başarılardan sonraİngiltere milli takımından teklif aldı. Artık işi çokdaha zordu. Tüm ülkeyi temsil eden bir takımınbaşındaydı ve ne yapacağı merak konusuydu. 1986 Dünya Kupası'nda Arjantin-İngiltere maçıtarihe geçen bir maç oldu. Maç normal şekildedevam ederken Maradona’nın kuralların dışındao tarihe geçen golü geldi. "Tanrının eli" olarakliteratüre geçen bu gole Rabson’ın yorumu"sadece bir alçağın eli oldu. "Maradona dünyanın Bobby Rabson-Ipswich TownJose Morinho, Bobby Rabson, Ronaldo Nazario25
en iyi oyuncusuydu belki ama en sportmenoyuncusu olma şansını bu gece kaybetti."sözlerini kullandı. 1990’da Federal Almanya’ya elendikten sonraRapson’ın görevine son verildi. Bu durum onunkendi ülkesinde hain ilan ettirilecek kadar üstünegelinmesine yol açtı. Görevini tüm tutkusuylayapan bir insan için bunlar çok ağır ithamlardı.Ardından ülkesinden uzaklaşmak istedi. PSV’deişe başladı ve ilk iki yılında da şampiyon oldu.Sonrasında Porto’da da 2 şampiyonluk vePortekiz Kupa'sını kazandı. Avrupa’da tanınırlığıbu başarılardan sonra hayli artmıştı. Portekiz’de çalışırken burnunda ve kafasınıniçinde kötü huylu bir melanom olduğunuöğrendi. Ameliyat olması gerekiyordu ve bu çokriskliydi. Gözünün kenarından girip burundeliğinin çevresinden dudağı boyunca tümüylekesilmişti sonrasında yüzünün bu kısmı kulağınatutturulup bütün dişleri sökülmüştü,damağından bu şekilde ilerleyerek ameliyattamamlandı. Sonrasında ondan emekli olmasıistendi. Stresli bir iş yapıyordu ve stres kansertekrarlama riskini arttırıyordu. Onun içinse futbololmadan bir hayat düşünülemezdi bile. Emekliliğiaklının ucundan bile geçirmedi. 1996’da Barcelona’dan teklif aldı. Barcelona’yıçalıştırmak onun hayaliydi. O kulübün efsanesiolan Johann Cruyf’dan sonra bu koltuğa oturmakelbette kolay olmayacaktı. O ise endişelenmiyor,korkmuyor bu işin altından kalkabileceğineinanıyordu. Başarabileceğini denemedenbilemezdi hayatının birçok noktasında da buşekilde karar verirdi. Denemeden bilemezsin. Barcelona’da ilk işi iyi bir kadro kurmak olacaktı.İlk transferi ise PSV’deki genç çocuktu RonaldoNazario. Başkan burada kalmasının bu çocuğabağlı olduğunu söylüyordu. Ronaldo ise ilkmaçında Barcelona’ya bir kupa kazandırmıştıbile. 1997’de Barcelona ile Kupa GalipleriKupası’nı ve İspanya Kral Kupası’nı kazandı. Osene Bobby’nin görevine son verildi.Barcelona’dan gidişini "müthiş bir ressamsanızölünceye kadar zengin olamazsın" sözleriyleaçıklayan Bobby "Barcelona her zaman kalbimdeolacak." diyerek görevini sonlandırmış oldu.Ayrıldığı sene Barcelona ile 4 kupanın 3’ünükazanarak UEFA’da yılın teknik direktörü seçildi. Barcelona’nın son takımı olacağını söylese defutboldan kopamıyordu. Futbol onun için birbağımlılıktı. Futbol benim tanrım, diyecek kadarbağlıydı futbola. 1999’da hayalini kurduğuçocukluk aşkı olan Newcastle United ile sözleşmeimzaladı. Newcastle United’a geldiği ilk sezon PremiereLigin dibinden alıp Şampiyonlar ligine taşımıştı.Sonraki sezon ise Şampiyonlar Ligi'nde güzel biriz bıraktı. Bu kulübü çalıştırmanın hayatındakieksiği giderdiğini söylerdi. Bu kulübüçalıştırmadan emekli olamazdı. 1994’te Bobbykulüpten şok edici bir karar sonucu kovuldu. Bukariyerinde aldığı en büyük yaraydı. Çünkü butakım çocukken tribünlerinde olduğu, taraftarıolduğu kulüptü. Sonrasında beyninde kötü huylu bir tümörolduğu teşhisi konuldu. Ameliyat olmasıgerekiyordu ve oldu. Bu 15 yıl içinde 5. Kezkanserle mücadelesiydi. Daha sonra kendisikanserle mücadele eden biri olarak Sir BobbyRabson Kanser Araştırmaları Merkezi’ni açtı.Arkasında bıraktığı muhteşem kariyer birçokyerden bağış toplamasını sağladı. Artık hayatınıngeri kalanındaki tutkusu buydu. O hayatınıkazandığı futbolu insanların hayatlarınıkurtarmak için kullanmak istedi. Bu muhteşemadamdan başka ne beklenirdi ki. 2009’da vakfayardım amaçlı Sir Bobby Rabson adı altında birmaç oynandı.O hayatını yaşamak istediği gibi yaşadı. Hiçbir şeyonu durduramadı. Sağlık sorunları bile. 76yaşında hayata gözlerini yumdu. Öleceğinianladığı zaman elinden zorla bir şey alınıyormuşgibi hissediyordu. Yaşama hevesi ilk günkügibiydi. Hala yapacak çok işi vardı. Her zamanmutlu olmaya bir sebep bulmaya çalışırdı vebunu başarırdı da. İnsanların hayatlarınadokunan bir insandı. Birçok futbolcununkariyerini değiştirerek bir anlamda onları hayatadöndürüyordu. O bir menajerden daha fazlasıydı."Bir insan ancak onu seven son insan ölünce ölür."José MourinhoKaynaklar:https://www.transfermarkt.com.tr/sir-bobby-robson/profil/trainer/461https://tr.wikipedia.org/wiki/Bobby_RobsonClarke Gabriel ve Torquil Jones, More Than A Manager,Noah Media Group, 201826
Conor McGregor - Khabib Nurmagomedov 06.10.2018Cutmen Todd Harlib ve Errol Smith Jr.THE CUTMAN Octagon-Sekizgen; matematiksel olarak sekizkenardan, sekiz köşeden, ve sekiz açıdan oluşandüzgün geometrik şekil. Ancak octagon kelimesi bundan ibaret değil.Octagon, karma dövüş sanatlarının (MMA)yapıldığı sekizgen formdaki etrafı örgü kafesleçevrili ring anlamına da gelir. Octagoniçerisindeki başroller ise tabii ki dövüşçülerdir.Her ne kadar kimilerine göre bir spor dalı olarakkabul edilmese de içerdiği faktörler ve psikolojikboyutuyla tam bir spor olduğunu gözler önüneserer. Dakikalar boyunca rakibinizi yere yığmakiçin uğraşırken müsabaka bitiminde rakibe gidiponu tebrik etmek bu işin nasıl profesyonel birspor olduğunu gösterir. Herkesin diline pelesenk olmuş KhabibNurmagomedov - Conor McGregormüsabakasından örnek vermek isterim. Aylarsüren karşılıklı atışmalar, trash talklar ve özellikleKhabib'in yükselen performans grafiği sonrasıMMA tarihinin en yüksek PPV (öde ve izle sistemi)sayısına ulaşan bu maç ayarlanır. Bu sporunşöhretini kat kat arttırmasında şüphesiz enbüyük paya sahip olan trash talklarıyla da birhayli ünlü Conor McGregor yine en iyi yaptığı Mirhan KUZGUNşeylerden birini yapmış, rakibini maç öncesikonuşmaları ve hareketleriyle baskı altına almayaçalışmıştır. Şunu belirtmek isterim ki trash talk her ne kadar izleyince bazen sınırları aştığıdüşünülse de bu sporun bir parçasıdır. Bu ağırpsikolojik savaşın sonunda ortaya çıkan maç dadoğal olarak MMA tarihinin en çok seyirci çekenmaçı olmuştur. Maçı ise Khabib Nurmagomedovkazanmıştır. Bu maçta dikkat çekmek istediğimyer ise maç sonunda Conor'ın, Khabib'e söylediğicümleler: ''It's only business, It's just business''.Bu söylemler her ne kadar bir maçtan dahafazlası gibi görünse de sonuç olarak bumüsabakaların ne kadar profesyonel bir sporolduğunu gösterir. Şimdi değinmek istediğim asıl yere gelelim. Ağırantrenman şartları, ciddi yaralanma kaygısı,kondisyon, süreklilik, mental yeterlilik, aylarcasüren hazırlık aşaması ve işin mental boyutu gibibirçok faktör bu sporun dövüşçüler tarafındakikısmını oluşturur. Ancak her ne olursa olsun buişin en büyük kısmı sağlık kaygısının en azaindirilmesidir. Bu kaygının aza indirilmesinde enönemli rollerden birini üstlenen kişiler ise''Cutman'' lerdir. 27
Chuck BodakRafael Garcia - Floyd MayweatherCutman nedir? Cutman (kesici), dövüş müsabakalarınınmolalarında dövüşçünün hasar tedavisi içinsorumlu olan kişidir. Her köşenin kendi kesicisiolur ve kesiciler dövüşçü köşelerinden ziyadepromosyon tarafından sağlanır. Kesiciler tipik olarak şişlik, burun kanaması veyırtıklarla ilgilenir. Dövüş sporlarının kurallarıgereği; oluşan yaralanmalar eğer ciddiboyuttaysa maçın erken durdurulması sağlanır.Cutman bu nedenle dövüşçü için çok önemlidirve maçın sonucunu belirleyici faktör olabilir. Ancak kesiciler dövüş hekimi ilekarıştırılmamalıdır. Çoğu cutman mesleğiniçıraklık ya da kendi kendine eğitim yoluylaöğrenir. Dövüş doktoru ise tıbbi tavsiye verir veher iki dövüşçünün güvenliğini yönetmeliklere veyasalara göre izleyerek müsabakaya devamyetilerini değerlendirir. Kesicilerin ilk görevlerinden biri, dövüşmüsabakası öncesi en olası çarpma alanlarına veözellikle de yüzüne, vazelin sürerek cildi elastikve kaygan hale getirmektir. Ancak büyükmiktarlarda vazelin kullanmak iyi bir uygulamaolarak kabul edilmez çünkü dövüş sırasında yüzegelen yumrukların kayarak göze gelme olasılığınıyükseltir, rakip için avantaj sağlar. Bu yüzdenkesiciler, dövüşçü köşeleri tarafından değilpromosyon tarafından sağlanır. Kesiciler yukarıda da belirttiğim gibi doktorolmadıklarından ve tedavi için kısa süreleriolduğundan tedavileri, ilk yardım tedavileriylesınırlıdır. Şişme durumlarında, genellikle travma alanınınüstüne buz torbası veya soğutulmuş bir şişlik(enswell) konularak şişlik azaltılır. Enswell,geleneksel olarak buz üzerinde tutulur vebölgeye kan akışını azaltmak için doğrudanbasınç uygulayarak kullanılır. Raundlar arası süreçok kısa olduğundan kesiciler enswelli hemenuygulamaya ve yapabildikleri kadar uzun süretutmaya çalışırlar. Kesik durumlarında ise birincil odak gözçevresidir. Hasarlı bölgeyi temizlemek ve aynıanda soğutmak için soğuk bir havlu tercihedilerek kan akışı azaltılır. Kan akışını daha daazaltmak için epinefrine batırılmış bir pamukluçubuğu basınçla uygulayabilirler. Kanıpıhtılaştırmak içinse Avitene, kesiğe yerleştirilir. Enswell, pamuklu çubuklar, buz paketleri, petroljeli, gazlı bez pedler, tıbbi eldivenler vb. birçokekipman cutman tarafından kullanılır. Son olarak kesicilikte ustalaşmış isimleredeğinmek istiyorum. Muhammed Ali, RockyMarciano, Tommy Hearns gibi efsane isimlerdahil olmak üzere 50'den fazla dünya şampiyonuile çalışmış Chuck Bodak, Floyt Mayweather JR. ileçalışan efsane kesici Rafael Garcia, boks ve MMAdünyasında çalışan ünlü kesici Stitch Duran,''Cutman To The Stars'' olarak adlandırılan AlGavin ve niceleri...28Kaynaklar1- www.thecutman.com 2-https://stringfixer.com/tr/Cutman3- www.boxingglovesreviews.com 4- www.eastsideboxing.comJacob 'Stitch' Duran
İnstagram @grutibbiyelilerWhatsappMail tibbiyelilertoplulugu@gmail.comNİSAN 2022