1 4 M A R T R U H U Y L A , Ü L K E M İ Z İ Ç İ N , D Ü N Y Aİ Ç İ N , T Ü R K T I B B İ Y E L İ L E R İ !S A Y I 5 - M A Y I S 2 0 2 2
GTTDergiKünye Giresun Üniversitesi Tıbbiyeliler Topluluğu E-Dergisi Süreli yayın (aylık) Derginin sahibiGiresun Üniversitesi Tıbbiyeliler TopluluğuTopluluk Akademik Danışmanı: Doç. Dr. Şahin DİREKELTopluluk Başkanı: Metin YILDIZTAÇ Editör: Hüseyin KÜÇÜK Yayın Kurulu: Dr. Öğr. Üyesi Tuğrul KESİCİOĞLUMirhan KUZGUNSude TÜNELEnes ÖZKUL Kapak Fotoğrafı: Zeynep Nazlı DURUPUNAR Alıntılar haricinde içerikteki yazı ve görsellerin tamamı katkıdabulunan öğretim üyesi ve öğrencilerimize aittir. Dergi içeriğindeki yazılardan ilgili yazarları sorumludur.
TERCÜMAN OLMAKMUZAFFER KORKMAZYA İSTİKLAL YA ÖLÜM!Hüseyin KÜÇÜKBAŞHEKİM DOÇ. DR. FAZIL KULAKLIİLE RÖPORTAJSelin KORUBEYİ - Eylem KARAÇAYBİZANS'IN DAĞILDIĞI TÜRKLERİNŞAHLANDIĞI O GÜN: 29 MAYISYaşar AYDINFUTBOLUN TİRYAKİSİ: JOHAN CRUYFFEnes ÖZKULDAİMA 3 MAYIS YENİDEN 3 MAYIS! Berat ÖZGÜRDEPRESYONA GİR(M)İYORUZEylem KARAÇAY - İkra PALAZSATRANCIN MOZART'I: MAGNUS CARLSENMirhan KUZGUNMAY THE FOURTH BE WITH YOUBurcu YILDIZHERAKLES’İN ŞEHRİ: ACHERONSude TÜNELİŞ İŞÇİ EMEK EKMEKAhmet DEMİRTAŞMERYEM ANA’NIN MUTFAĞIMeryem Ebrar Kaman - Çiğdem ZARARSIZFOTOĞRAF VE FOTOĞRAFÇILIKFatih Mehmet GÖK01 03 07 12 13 15 17 20 21 23 26 27 29
Han-ı YağmaBüyüklüğü biraz ağır da olsa hazmı yok zararGurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikamı varBu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar!Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizinDoyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malınıVücudunu, hayatını, ümidini, hayaliniBütün ferah-ı halini, olanca şevk-i baliniHemen yutun düşünmeyin haramını, helalini…Muzaffer KORKMAZTERCÜMAN OLMAK ama kime?1''Günümüz'' Türkçesi Milletimiz, ülkemiz, halkımız epeyi büyüktür güçlüdürama endişelenmeyin hazımsızlık yapmaz siz yine de yiyin. İntikam alıyormuşçasına yiyorsunuz, intikam almanın sevinci, gururu var sizde yerken. Bu sofra zaten sizi görünce ışıldıyor, ısınıyor.Sizin tüm bu baş, beyin, ciğer, kanlı lokmalar. Yiyin Veririz elimizde avucumuzda ne varsa. Dört koyunumuzun dördünü de veririz, yeter ki vatanım var olsun deriz. Dışarıda beş kazanacağımıza ülkemizdeiki kazanalım ama bizim olsun der, hayallerimizi veririz.Gün gelir canımızı cananımızı verir, vatan sağ olsun deriz. Siz hemen yutun ha! Hemen yiyin! Düşünmeyin haramını helalini. Yeter ki yiyin, doymak bilmeyin(!) ‘’Tercüman’’ ne demektir? TDK’ye göre tercüman, göze görünen bir olayın, durumun veya biçiminanlamını dile getirmektir. Benim naçizane fikrimce ise tercüman ‘’X’’ kişisinin veya toplumunun barizbir olayı idrak edip çeşitli koşullardan dolayı başka kişilere bu olay hakkındaki düşüncesiniaktaramamasının bir çözümüdür. Tevfik FİKRET
2Hürriyet KasidesiGörüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmettenÇekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmettenMûini zâlimin dünyada erbab-ı denâettirKöpektir zevk alan sayyâd-ı bî-insâfa hizmettenHakir olduysa millet şânına noksan gelir sanmaYere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymettenBiz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihadız kimCihangirâne bir devlet çıkardık bir aşirettenNe mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyetÇalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyettenNe efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyetEsîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esarettenGünümüz'' TürkçesiGünümüz'' Türkçesi1-Vali muavinliği ve Danıştay üyeliği gibi devlet görevlerinde makam sahibi olan Namık Kemal, içinde1-Vali muavinliği ve Danıştay üyeliği gibi devlet görevlerinde makam sahibi olan Namık Kemal, içindebulunduğu yürütme kolunun doğruluk ve dürüstlükten saptığını görünce,bulunduğu yürütme kolunun doğruluk ve dürüstlükten saptığını görünce, ülkesinin geleceği içinülkesinin geleceği için istifa istifaettiğini açıklıyor.ettiğini açıklıyor.2-Dünyada zulmeden, sömüren, çalıp çırpan kişilerin 2-Dünyada zulmeden, sömüren, çalıp çırpan kişilerin yanında yer alanlarınyanında yer alanların bu haksızlıkta payı bu haksızlıkta payıolduğunu, yapılan zulümde payları olduğunu belirten Namık Kemal, bu ilişkiyi ‘’avcı ve av köpeği’’olduğunu, yapılan zulümde payları olduğunu belirten Namık Kemal, bu ilişkiyi ‘’avcı ve av köpeği’’ilişkisine benzetmiş.ilişkisine benzetmiş.3-Tatil yapamıyor, ay sonunu getiremiyor, borçtan başınızı kaldıramıyor, evladınıza üç günde bir beyaz3-Tatil yapamıyor, ay sonunu getiremiyor, borçtan başınızı kaldıramıyor, evladınıza üç günde bir beyazpeynir verebiliyor ayda bir kez köfte yapabiliyor, zevklerinizden vazgeçip sadece yaşamaya çalışıyorpeynir verebiliyor ayda bir kez köfte yapabiliyor, zevklerinizden vazgeçip sadece yaşamaya çalışıyorolabilirsiniz ama bu sizi olabilirsiniz ama bu sizi değersiz yapmaz.değersiz yapmaz. Elmas toprağın altında da elmastır üstünde de. Diyor sayın Elmas toprağın altında da elmastır üstünde de. Diyor sayınNamık Kemal.Namık Kemal.4-Biz şu an güçsüz kalmış olabiliriz lakin mayamız bellidir. Vaktiyle de küçük bir beylikten dünyayı4-Biz şu an güçsüz kalmış olabiliriz lakin mayamız bellidir. Vaktiyle de küçük bir beylikten dünyayıyöneten bir devlet çıkarmıştık. yöneten bir devlet çıkarmıştık. Potansiyelinizin farkında olunPotansiyelinizin farkında olun demiş Namık Kemal. demiş Namık Kemal.5-Hürriyetimi, özgürlüğümü sahip olduğun imkanları kullanarak yok edebileceğini sanıyorsun ya,5-Hürriyetimi, özgürlüğümü sahip olduğun imkanları kullanarak yok edebileceğini sanıyorsun ya,gücün yetiyorsa fikirlerimize zincir vur.gücün yetiyorsa fikirlerimize zincir vur.6-Ey vatan! Sen ne güzel ne büyüleyici bir şeymişsin. Senin aşkın uğruna çok sıkıntılar çektik zulümler6-Ey vatan! Sen ne güzel ne büyüleyici bir şeymişsin. Senin aşkın uğruna çok sıkıntılar çektik zulümlergördük amagördük ama bu sayedebu sayede de özgür olduk.de özgür olduk.Namık KEMAL"Günümüz" Türkçesi Asrın doğruluk ve dürüstlükten ayrılmış hükümlerini görünceŞan ve şerefimizle geleceğimiz için hükümet kapısından çekildik Dünyada zalimin yardımcıları aşağılık kişilerdirİnsafsız avcıya hizmetten zevk alan köpektir Millet küçük düştüyse sanma eksilir şanıAltın yere düştü diye değer kaybetmez Biz öyle haysiyetli yüce çalışkan güçlü kişileriz kiKüçük bir aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet çıkardık Hürriyeti zulümle zorbalıkla yok etmek mümkün değildirGücün yetiyorsa insanlıktan hürriyet anlayışını kaldır Ey güzel yüzlü hürriyet sen ne büyüleyici imişsinAşkının esiri olduk gerçi bu sayede esaretten kurtulduk
Sevgili okurlar bazı günler vardır ki her senetekrar yaşamaktan öte anlamını, önemini,ideallerini tekrar tekrar anlamak ve hissetmekgerekir. 19 Mayıs günü’ de Türk milletinintarihinde böylesine önemli günlerden birisidir.Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde yüceTürk milletinin bağımsızlık yolunda verdiği büyükmücadele, Kurtuluş savaşı’nın ilk adımı 19Mayıs’ta Paşa’nın önderliğindeki heyetinSamsun’a ayak basmasıyla atılmıştı.Tıpkı Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde dediği gibi cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kalelerizaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütünorduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiilişgal edilmiş haldeyken makus talihine teslimolmuş bir milleti bağımsızlığa yürüten GaziMustafa Kemal bağımsızlık mücadelesi vermeklekalmamış, olağanüstü reformlarla muhteşem bircumhuriyeti yüce Türk milletine armağanetmiştir. Naçiz vücudu toprak olacakken ilelebetpayidar kalacak cumhuriyeti de -en çokgüvendiği- Türk gençliğine emanet etmiştir. Buyüzdendir ki bu mukaddes cumhuriyetintemellerinin atıldığı 19 Mayıs’ı Türk gençliğinearmağan etmiş ve yine bu yüzdendir ki doğumgününü sorduklarında 19 Mayıs demiştir.Bu destansı mücadeleyi vermiş başta Ulu ÖnderGazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün ecdadımızı saygıyla yad ediyorum. Atatürk, Rum ve Türk halkı arasındaki mücadeleyidindirmek için Osmanlı Hükumet'i ve OsmanlıPadişahı tarafından 9.ordu müfettişliğineatandığında düşman istihbaratları Paşa’nınbağımsızlık ateşiyle yanan bir Türk subayıolduğundan haberdardı. Yunan Askeri HeyetBaşkanı Albay Yeoryios Katehadis durumugörüşmek üzere İngiliz İşgal Gücü BaşkomutanıGeneral George Milne’ye bildirmişti. YA İSTİKLALYA ÖLÜM!Hüseyin KÜÇÜK3General Milne ise “Bırakınız, gitsin daha iyi olur.Böylece, tüm Türk direnişini kökündentemizlemek fırsatını sağlamış oluruz” demişti.Ancak bu şerefli Türk subayının bağımsızlık ateşitüm Anadoluyu saracak ve cumhuriyetimizintemellerini atacaktı. Paşa ile birlikte Galata Rıhtımı’ndan SamsunLimanına uzanan bu yolculukta BandırmaVapuru’nda tam 76 kişi vardı: bunların 21’i subay;gerisi kâtip, er ve erbaştı. 21 de sivil personelgemi mürettebatı vardı. Kurulduğu yıllardanitibaren bütün kıymetli hareketlerde ve fikirlerdevar olan tıbbiyeliler elbette bu yolculukta da vardı.Bugün bu 3 kıymetli tıbbiyeliyi yakından tanıyıpideallerini tekrar anlamak günüdür. Refik SAYDAM ve İsmet İNÖNÜ1939- Müfettişlik Sağlık Daire Başkan YardımcısıTabip Binbaşı Refik Bey (Saydam)Türk hekim ve siyasetçi. Türkiye Cumhuriyeti'nin4. başbakanıdır. 1881 İstanbul doğumlu olanSaydam, Kuleli Askeri İdadisi ardından AskeriTıbbiye’de eğitimini tamamlayıp tabip yüzbaşıolarak mezun oldu. Önce Gülhane Askeri TıpAkademisinde histoloji ve embriyoloji üzerineçalışan Refik bey bir süre Almanya Berlin AskeriTıp Akademisi’nde çalıştı. Balkan Savaşı çıkacağıbelli olunca anayurda dönüş yaptı. Balkan Savaşısırasında Çatalca cephesinde kolera hastalığınakarşı çalışmalar yaptı. Sahra Genel SağlıkMüfettişliği görevindeyken BakteriyolojiEnstitüsünde tifo, dizanteri, veba, kolera aşıları vetetanos, dizanteri serumları üretimini sağladı.
4Atatürk ve Dr.İbrahim Tali Öngörenİstanbul, 1 Temmuz 1927 Tifüsa karşı hazırladığı aşı tıp literatürüne girdi ve1. Dünya Savaşı'nda Türk ordusu ve Almanordusu tarafından kullanıldı. 19 Mayısyolculuğunda Mustafa Kemal Atatürk’ünyanındaydı. Erzurum ve Sivas Kongreleri’nekatıldı. 1920’de Doğubeyazıt mebusu seçildi. Birdönem Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekilliği(Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı) görevinigerçekleştirdi. Cumhuriyetin ilanından sonra 1.İsmet İnönü hükümetinde Sağlık Bakanı olarakgörev yaptı. Kesintiler olsa da 2. ve 3. hükümetlebirlikte 14 yıl Sağlık Bakanlığı yaptı. Bir çok ildememleket hastahaneleri, sağlık kursları, tıpöğrenci yurtları kurdu. 1928 yılında HıfzısıhhaEnstitüsü ve Mektebini, İstanbul ve Ankara'daVeremle Savaş Dispanserlerini kurdu. Bir çok aşıve serumun seri üretimi yapıldı. 1940 Çin kolerasalgınında Çin’e aşı ihraç edildi. Ne yazık ki 1928yılında kurulan Hıfzısıhha Enstitüsünün aşıüretimi 1997 yılında durdurulmuş, 2011 yılında daenstitü kapatılmıştır. 1931-1938 yılları arasındazaman zaman Milli Eğitim Bakanlığı ve MaliyeBakanlığı’na vekalet etmiş. Atatürk’ün ölümününardından bir dönem CHP genel sekreterliği, 15 yılKızılay başkanlığı, 1939’dan ölümüne kadar dabaşbakanlık görevini üstlenmiştir. 2. DünyaSavaşı’na denk gelen başbakanlık dönemindeİsmet Paşa ile savaşa girmemek fikrinde mutabıkkaldılar. Nitekim zorlu şartlara rağmen TürkiyeCumhuriyeti fiilen savaşa girmeyip tarafsızkalmayı başarmıştır. 8 Temmuz 1942’deİstanbul’da inceleme gezisi sırasında kalp krizigeçirerek vefat etmiştir.1909 sonunda binbaşılığa yükselen İbrahim TaliBey, Hudeyde Hastanesi (Yemen) operatörlüğüneatandı. Kısa bir süre sonra aynı hastaneninsertabipliğine (başhekimlik) ve bir sene sonra da40. Hudeyde Fırkası sertabipliğine getirildi.Zorunlu hizmetinin tamamlanması üzerine1911’de İstanbul’a alındı. Bu sıralarda devameden Trablusgarp Savaşı’na katılmak için Mısırüzerinden Bingazi’ye geçti. Burada kumandanlıkvazifesi gören Enver Bey tarafından “KolorduSertabipliği” rütbesiyle Bingazi Sıhhiye Reisiolarak atandı. Görevi nedeniyle uzun yıllarberaber çalışacağı Mustafa Kemal ile tanıştı.İbrahim Tali Bey anılarında Atatürk’le tanışmasınışu cümlelerle anlatmaktadır:…Bir gün sonra bir kılavuz alarak kendisini ziyaretegittim. Yaveri ile haber gönderdim.Yaver: “Kumandan Bey rahatsız, yataktadır. Sizi öylekabul edecek. Kusura bakmamanızı rica ediyor.”diyerek beni mahrutî bir çadıra götürdü. MustafaKemal Bey portatif karyolasında oturuyor. Eşyası birseyyar masa ve iki seyyar sandalye, yere serilmiş birkurt derisinden ibaret! Kumandan Bey’in birgözünde kan var. Sık nefes alıyor. Elini sıkarkenbiraz da ateşli olduğunu hissettim. Kendimi takdimettim ve hemen ateşini ölçmeye davrandım. O bana:“Hoş geldiniz, nereden geliyorsunuz, seyahat nasılgeçti?” diye soruyor, ben de kendisine: “Ne vakittenberi rahatsızsınız? Neden geride, Mısır’dan gelmişolan Kızılay Hastanesinde istirahat etmiyorsunuz?”gibi sualler soruyorum. Atatürk ’ü böyle bir vaziyette tanıdım. Onu dahasonraları da hastalık günleri dâhil bütün ömrünümilletinin hizmetine vakfeder olarak gördüm.Mustafa Kemal Bey’i ancak orada bulunanarkadaşların ısrarı ve Enver Bey’in müdahalesiylehastaneye götürebildim. Kıymetli göz hekimiMünir’in ihtimamı ve hastane hekimlerininhimmeti ile on beş-yirmi gün zarfında MustafaKemal Bey iyileşerek Derne Kumandanlığını elealdı. İbrahim Tali Bay hastalığı nedeniyle Eylül1912’de İstanbul'a döndü; bir ay sonra BalkanSavaşı'na katıldı. Sonrasında Harbiye NezaretiSıhhiye Dairesi 4. Şube Müdürü olarakAnadolu'da çıkan lekeli humma hastalığı ilemücadele etti. 1913'te yarbaylığa terfi etti. I.Dünya Savaşı'nda çeşitli cephelerde savaştı. 19Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk ile beraberBandırma Vapuru'ndan Samsun'a çıkantıbbiyelilerden birisiydi. Amasya, Sivas veErzurum’da paşa ile birlikte milli mücadeledeetkin rol aldı. 1920'de Ermenistan Harekâtınedeniyle kurulan Şark Cephesi SağlıkBaşkanlığı’na getirildi. Ardından Ankara Müfettişlik Sağlık Daire Başkanı Tabip Miralayİbrahim Tali (Öngören) (1875-1952)1875 yılında İstanbul’da doğan İbrahim TaliGalatasaray Lisesi ve Askeri Tıbbiye’de eğitimgörmüştür. Mekteb-i Tıbbiye ve Seriyat-ı HariciyeHastanesinde “emraz-ı cerrahiye” (genel cerrahi)eğitimi aldı ve çalıştı. 1898’de Mekteb-i TıbbiyeSeriyat-ı Hariciyesinde sınava girerek “operatör(cerrah)” unvanı aldı. İtfaiye 4. Taburu veHaydarpaşa Hastanelerinde görevlendirildi.
Dr. Yüzbaşı Behçet Adil FeyzioğluTabip yüzbaşı Feyzioğlu 1887 İstanbuldoğumludur. 1912 yılında Askeri Tıbbiye’denyüzbaşı olarak mezun olmuştur. 1. DünyaSavaşı’nda Birinci Tabur Tabipliği ve KolorduBaştabip Muavinliği görevleri yapmıştır.Anafartalar Muharebesinde Atatürk’ünkarargahında bulunmuştur. Burada başlayantanışıklıkları Bandırma Vapuru yolculuklarıyladevam edecekti. Erzurum ve Sivas Kongreleri’nekatıldı. Karargahın dağıtılmasıyla Atatürk’ten izinalarak Sivas Askeri Hastahanesinde kaldı. Tabiplikiçin burada kalmış olsa da milli mücadeleboyunca Mustafa Kemal Paşa’yı ve MilliMücadele’yi savunmaya ve yaymaya devam etti.Sonrasında Kayseri, Maraş, Gaziantep, Adana veAfyonkarahisar Askeri Hastanelerindebakteriyolog olarak görev yaptı. 1924 yılında ŞeyhSait İsyanı’nı bastıran birliklerde Sıhhiye BölüğüBaştabibi görevinde bulundu. 6 Nisan 1976’daİstanbul’da ölmüştür. Dr. Feyzioğlu’nun birçoktakdir ödüllerinin yanında ve Birinci DünyaSavaşı’ndan Liyakat Madalyası, KurtuluşSavaşı’ndan ise İstiklal Madalyası vardır.5Hükümeti'nin Moskova'ya gönderdiği heyetiniçinde yer aldı. Bakü'de toplanan Birinci DoğuHalkları Kurultayı'na Ankara Hükümeti'ni temsilengözlemci olarak katıldı. Moskova'dan döndükten sonra Millî Savunma Bakanlığı Sağlık DairesiBaşkanı olarak Ankara'da görev yaptı. 6 Kasım1921 - 22 Ekim 1923 tarihleri arasında BatumKonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevi sırasındaRusya'dan alınan silah ve cephanelerin Batumüzerinden Anadolu’ya nakledilmesinde etkin rolaldı. Kurtuluş Savaşı sırasında Albay rütbesineterfi etti. 1923'te Hariciye Vekaleti (DışişleriBakanlığı) danışmanı, Haziran 1924'te VarşovaBüyükelçisi olarak atandı ve 2 yıl bu görevdekaldı. II. dönem TBMM ara seçimlerindeDiyarbakır milletvekili olarak meclise girdi. III.dönem TBMM’de CHP Meclis Grup BaşkanVekilliği'ne seçildi. Cumhuriyetin ilk yıllarında Kürtisyanlarının gerçekleştiği Güneydoğu Anadoluillerinde daha güçlü bir yönetim kurulması için1927'de çıkan bir kanunla oluşturulan I. UmumiMüfettişlik görevine atanınca milletvekilliğindenistifa etti. 5 yıl boyunca Elazığ, Urfa, Bitlis, Hakkâri,Diyarbakır, Siirt, Mardin, Van illerini kapsayanmüfettişlik bölgesinde hizmet yaptı. 1932'deİstanbul milletvekili seçilerek Umum Müfettişliğigörevinden ayrıldı. 1935 yılbaşı gecesi kendisineMustafa Kemal Atatürk tarafından “Öngören”soyadı verilmiş ve bu tarihten itibaren soyadınıkullanmaya başlamıştır. Bu yıllarda ağır birhastalık geçiren İbrahim Tali Bey Trakya UmumMüfettişliği görevinden istifa etti. 1936 martındatekrar Diyarbakır milletvekili seçilen Öngören 3.defa TBMM’ye girdi. VI. ve VII. dönemlerde deaynı seçim bölgesinden, VIII. Dönemde iseElazığ’dan milletvekili seçildi ve bu görevi vefatettiği 2 Ocak 1952 tarihine kadar aralıksızsürdürdü.
6ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİEy Türk gençlğ! Brnc vazfen, Türk stklâln, Türk Cumhuryet'n, lelebet,muhafaza ve müdafaa etmektr. Mevcudyetnn ve stkbalnn yegâne temel budur.Bu temel senn en kıymetl haznendr. İstkbalde dah sen bu hazneden mahrumetmek steyecek, dahlî ve harcî bedhahların olacaktır.Br gün, stklâl ve cumhuryet müdafaa mecburyetne düşersen vazfeye atılmakçn, çnde bulunacağın vazyetn mkân ve şeratn düşünmeyeceksn! Bu mkân veşerat, çok nâmüsat br mahyette tezahür edeblr. İstklâl ve cumhuryetnekastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsal görülmemş br galbyetn mümesslolablrler.Cebren ve hle le azz vatanın bütün kaleler zaptedlmş, bütün tersanelerne grlmş,bütün orduları dağıtılmış ve memleketn her köşes blfl şgal edlmş olablr. Bütünbu şeratten daha elîm ve daha vahm olmak üzere, memleketn dahlnde, ktdarasahp olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet çnde bulunablrler. Hatta bu ktdarsahpler şahsî menfaatlern, müstevllern syasî emelleryle tevht edeblrler. Mllet,fakr-ü zaruret çnde harap ve bîtap düşmüş olablr.Ey Türk stkbalnn evlâdı! İşte, bu ahval ve şerat çnde dah vazfen, Türk stklâl vecumhuryetn kurtarmaktır!Muhtaç olduğun kudret, damarlarındak asl kanda mevcuttur!MUSTAFA KEMAL ATATÜRK20 Ekm 1927Bugün bu kutlu yolculuğun üzerinden 103 yıl geçmiş ve Türk gençliği her geçen yılda bu günü tekraryaşamış, atalarına tekrar teşekkür etmiştir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesindebahsettiği dahili ve harici bedhahlar, Atatürk’ün ilkelerinden cumhuriyetin değerlerine, kıymetlihazinelerimize saldırırken yine kendini gösteriyor. Ulu Önder’in Samsun’a çıktığı yerde bu büyükadımın timsali olan bu sayımızda kapağımızı da şereflendiren Onur Anıtı’na geçtiğimiz aylarda yapılanalçak saldırı da bunlardan birisiydi. Şanlı Türk milleti gereken tepkiyi her zaman olduğu gibi gösterdi.Yine Ata’nın dediği gibi bu bedhahlarla hem fikri hem fiziki mücadele için muhtaç olduğumuz kudretdamarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Yazımıza ruh veren Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ile yazımızıbitirmek istiyorum. Türk genci ne şanslıdır ki ne zaman umutsuzluğa kapılsa damarlarındaki asil kanıhissettirecek bu hitabeyi yazmıştır Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk.Kaynakçahttp://www.astibder.org/bandirma-vapurunda-3-hekimhttps://www.biyografya.com/biyografi/11858https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/ibrahim-taliVar olsun Mustafa Kemal ATATÜRK! Var olsun Türk Gençliği! Var olsun Türk Milleti!Var olsun Türkiye Cumhuriyeti!
BAŞHEKİM DOÇ. DR. FAZIL KULAKLI İLE RÖPORTAJ Sevgili arkadaşlar bu sayımızda sizlere sizin de en az bizim kadar merak ettiğinizi düşündüğümüzüniversite hastanemizin başhekimi olan Doçent Doktor Fazıl Kulaklı ile gerçekleştirdiğimizröportajımızı sunacağız. Biz bu sohbeti gerçekleştirirken çok eğlendik, umarım siz de hem okurkenhem de dinlerken en az bizim kadar keyif alırsınız. İyi okumalar.Selin KORUBEYİ - Eylem KARAÇAY71-Hocam sizi daha yakından tanımamız içinbize kendinizden biraz bahsedebilir misiniz? Öncelikle hoş geldiniz çocuklar. Sizi destekliyoruzve yaptığınız işi önemsiyoruz. Şimdi, biz de hertürlü desteği inşallah vermeye hazırız. Ben FazılKulaklı, Kahramanmaraş’ta 1983 yılında doğdum.Lise sona kadar Kahramanmaraş’taydım. 2000yılında Hacettepe Üniversitesi’ni kazandım.2006’da mezun oldum. Ankara Fizik Tedavi veRehabilitasyon Merkezinde de ihtisasa başladım.2011 yılında Çorlu Askeri Hastanesindeaskerliğimi yaptım. Mecburi görevimi Ankara FizikTedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve AraştırmaHastanesinde yaptım. Devamında Rize DevletHastanesine atandım ve 9-10 ay çalıştıktan sonraGiresun Fizik Tedavi Merkezine geldim. Orada 3yıl çalıştıktan sonra Giresun Üniversitesi TıpFakültesine FTR anabilim dalı öğretim üyesi olarakbaşladım. Yaklaşık 4 yıldır da öğretim üyeliğiyapıyorum.2- Doktor olmak sizin için ne anlam ifadeediyor ve neden doktor olmayı seçtiniz? Benim babam Kahramanmaraş’ın birkaç genelcerrahi uzmanından bir tanesiydi. Hekimlik çoksaygın bir meslek. Hastaların saygısı, sevgisi,yaptığınız işin kutsal olması, sonuçlarının çokduygusal olması (olumlu veya olumsuz manada)bunlar ve babamın durumunu gördükçehastalarının onu çok sevdiğini ve saygıduyduğunu gördükçe bu mesleği yapabileceğimidüşünüyordum. Çocukluğumdan beri de doktorolmayı istiyordum. Çok şükür Allah nasip ettidoktor oldum.3-Tıp Fakültesinde okuduğunuz yılları nasıltanımlarsınız, o yıllara ait unutamadığınız biranınızı bizimle paylaşır mısınız? Tıp Fakültesi yaş olarak daha genç olduğumuz veözlediğimiz yıllar. Tabi her yılın kendine göregüzelliği var ama o yıllar çok daha farklıydı. Teksıkıntımız ders çalışmaktı. Sayfalarca notlar,kitaplar, derslere girmek, hocalar... Hakikaten çokzor Tıp Fakültesi okumak. Ama arkadaş ortamıçok önemli. Hala yakın arkadaşlarımın hepsiylegörüşüyorum. Burada da birlikte çalıştığım sınıfarkadaşlarım var, eşim sınıf arkadaşımdı Sevgihocanız. O yılları özlüyoruz; daha enerjikolduğumuz, kafamızın sadece derslereodaklandığı diğer problemlerle uğraşmadığımızyıllar. Yani özlem duyduğumuz ve şikayetçiolmadığımız yıllar. Tıp Fakültesi okumak zor amagüzel. O yüzden severek hatırlıyorum o yılları.Unutamadığım anı: Ben sosyalliğe çok önemveririm. Özellikle spor anlamında ben lisanslıvoleybol oynadım, futbol oynadım. TıpFakültesinde kaptanı olduğum takımla şampiyonolmamız unutamadığım günlerimden birtanesidir. Onun dışında tabii birçok anımız var.Kimisini hatırlıyor kimisini hatırlamıyoruz. 4- Doktorluk dışında sizi siz yapanözellikleriniz ve ilgi alanlarınız nelerdir? Ben balık burcuyum. Hayalci bir burçtur balıkburcu, duygusaldır. Hayal kurmayı çok severim. 2tane patentli makinem var benim. Kendi ürettiğimve Ar-Ge‘sini kendim yaptığım. Bir tanesini işlevseldurumda hatta KTÜ’ den Teknoloji TransferOfisinden teklifler gelen makinelerim var üretimkonusunda. Ancak bu başlı başına bir iş ve benbuna zaman ayıramıyorum. Şu an idarecilik deyapıyorum.
Ama yarın bir gün Allah nasip ederse ömürverirse bir şeyler üretmeyi çok seviyorum.Olmayan şeyleri olur hale getirmeyi çokseviyorum. Zaten buradaki temel amaçlarımdanbir tanesi de bu hastanede, ilimizde önce temelşeyleri sonra olmayan şeyleri oturtup hayalgücümle birlikte bir yerlere getirmeyi istiyorum.Sevdiğim özelliklerimden bir tanesi hayal etmekve onu uygulamaya geçirmek. Sporu çokseviyorum. Hem futbol hem voleybolu oynamayıçok seviyorum. Bu şekilde ekiplerimiz var.Genelde sağlık çalışanlarıyla oynuyoruz.Voleybolda kurumlar arası turnuvalarakatılıyoruz. Gerçi son zamanlarda iş yoğunluğubuna biraz engel oluyor. Ama sosyal manada butarz hobilerim var.5- Başhekimlik nedir, görevleri nelerdir? Ben yaklaşık 3 aydır başhekimlik yapıyorum.Kaba tabirle hastanenin başı demek. Hastanedekiher türlü işten sorumlu kişidir. Elektrik kesintisi,su kesintisi, doğalgaz kesintisi, poliklinikproblemleri, hekim talepleri, işleyiş sorunları...Bunların hepsinden başhekim sorumludur. Yanihastanedeki bütün işleyişten sorumlu kişidir.Onun imzasıyla olur bütün işler. Biz Eğitim veAraştırma Hastanesiyiz. İki amacımız var: hizmetve eğitim. Bu ikisini sağlamak zorundayız. Temelgörevimiz bu. Bunu denetlemek de aynı zamandabenim görevim. Bunun çok fazla alt başlıklarıolmakla birlikte benim temel görevim bunlar.86-Başhekim olma süreci nasıl ilerler, sizinsüreciniz nasıl ilerledi? Ben başhekim yardımcısıydım. 2 yıllık başhekimyardımcılığı geçmişim var. Bu hastaneninkuruluşunda eski başhekimimiz beni buradagörevlendirmişti. Buranın kuruluşunda görevaldım. Çok şükür başarılı bir süreç oldu. Kısazamanda hızlı yol aldık. O dönemdeki herhaldegayretlerimden ötürü başhekimlik gündemegeldiğinde görev talep edildi. Başhekimlik çok zorve sıkıntılı stresli bir görev ama birileri bu işiyapmak zorunda. Benim görüşüme göre devletgörevi teklif edildiği zaman yok demek öyle kolaydeğil. Seve seve bu yükün altına girdik. Elimdengeleni yapmaya çalışıyorum. Benim sürecim buşekilde ilerledi.7- Şu anda da eş zamanlı olarak hastakontrolü yapıyor musunuz? Evet yapıyorum ama tabi; başhekimin poliklinikyapma gibi bir görevi yok. Ancak benimhastalarım var. 2014’ten beri bu şehirdeyim.Çekirdek çok hastam var bana muayene olmakisteyen. Tabi; hepsine hizmet veremiyorum ancaksabah 8-9 arası hastane işleri çok yoğun olmadığızamanlarda çağırıyorum hastalarımı o aralardabakıyorum. Bir de biz Pediatrik RehabilitasyonMerkezi kurduk Kadın Doğum Hastanesinde,elimden geldiği kadar oraya da destek vermeyeçalışıyorum, yeni kurduk çünkü. Oranın oturmasıiçin destek olmaya çalışıyorum. Biz hekimiz,benim asıl işim bu. Başhekimlik şu anda bananasip oldu ben yapıyorum ama benim esas işimhekim olmak. Mutluyum da hekim olduğum için
çok şükür. O yüzden asli işimi de unutmakistemiyorum. Dolayısıyla hastalarıma bakıyorum.Mümkün olduğu kadar eğitimlere girmeyeçalışıyorum, vizitelere katılmaya çalışıyorum.Ancak fırsat bulabiliyor muyum? Çok az fırsatbulabiliyorum. Ama dediğim gibi hepimizin asligörevi: Hekim olmak.8- Uzmanlık alanınız olan FTR bölümünüseçme nedeniniz neydi ve beklentinizikarşıladı mı? İskelet kas sistemini çok seviyorum. Fizyolojisini,anatomisini, birbiri ile olan ilişkisini çokseviyorum. Beklentimi karşıladı. Seviyorum FTRbölümünü.9- FTR bölümünde karşılaştığınız vakalariçinde bizimle de bir tanesini paylaşır mısınız? Bizim branşımız çok geniş bir branştır. Örneğintezimden bahsedeyim: Travmatik beyin hasarlıhastalarda nörojenik mesaneyi araştırdım. Sankibu konunun fizik tedavi ile çok alakası yokmuşgibi ama çok alakası var. Mesela nörojenikmesane, ürodinami yapma... Çoğu çalışmam budoğrultudadır. Çok geniş bir branşız.Unutamadığım vaka olarak da rehabilitasyonvakaları genellikle dramatik olur. Karşınızda gençbireyler tamamen aktifken inaktif hale gelebilir.Unutamadığım bir vaka bir gün yoğun bakımdatravmatik beyin hasarlı bir kız görmüştüm. 16yaşlarındaydı. Konsültasyon için çağırmışlardı.Trakeostomii açık, bilinç kapalı, aktif hareketi yokancak eklem hareketleri açıktı. Bası yarası yoktu.Yoğun bakımımızda gayet güzel bakılmıştı. Ben ozaman hasta yakınlarına durumun kritikolduğunu ancak genç hastalar inşallah başarabilirlerse iyileşme süreleri, beyniniyileşme potansiyeli bir nebze daha olumluolabileceğini söyledim. Travmatik beyin hasarlarıözellikle bizim FTR doktorlarındarehabilitasyondan iyi yanıt aldığımız hastalardır.O zaman onlara koruyucu hekimlikle ilgilidetayları vermiştim. İşte eklemlerini koruyacağız,yara oluşmayacak, trombus oluşmayacak,kontraktür gelişmeyecek, akciğer kapasitesivesaire gibi yapabileceğimiz maksimum o türdeki 9bir hastaya neler yapılabilir güzelce anlatmıştım,öğretmiştim. Sonra hastadan bir dahakonsültasyon istediler. Konsültasyona gittiğimdehastanın bilinci yavaş yavaş gelmeye başlamıştı.Dediklerimi gayet güzel yapmışlar. Hala sedyeseviyesindeydi ama eklemleri sağlamdı, yarasıyoktu. Herhangi bir komplikasyon gelişmemişti.Sonra biz onu fizik tedaviye yani rehabilitasyonsürecine aldık. Rehabilitasyon yaparkenoturmaya başladı sonra ayakta durmaya başladısonra adım almaya başladı ve süreç sonunda şuanda polikliniğe ayakta kendi başına gidipgelebiliyor. Bu türlü hastamız çok bizim. Birtanesini sorduğunuz için anlattım. Burada önemliolan kritik nokta şu: Korumak. Eğer bu hastanınbası yarası olsaydı belki bilinci gelecekti yine amaonlarla uğraşılacaktı, sepsise girecekti.Kontraktürü olsaydı yine aynı şekilde o eklemiaçmak için ameliyatlar olacaktı. Hem bu hastayahem hekime hem de devlete millete külfet, zarar.Sadece bunu eklem hareketi açıklığı ilekoruyabilirsiniz. O yüzden çok basit ama çokönemli hamleler bunlar. Bizim hastalarımızda dagenelde bunu yaşarız. O yüzden hastayıbilgilendirmek eğer hastayı bilgilendiremiyorsakhasta yakınlarını veya orada çalışanlarıbilgilendirmek önemli. Bu türlü bir vaka daspontane aklıma geldi şimdi siz sorunca. 10- Daha önce dersimizde de spor hekimliği vesporun önemi üzerinde durmuştunuz, sporsizin için ne ifade ediyor? Az önce de bahsettiğim gibi ben sporu çokseviyorum. Spor yapmayı seviyorum. Özelliklevoleybol ve futbolu oynuyorum. İzlemeyiseviyorum. Her türlü spor seyretmeyi hattaoynamayı seviyorum. Sevdiğim ilgi duyduğum biralan. Tabii ki sporun bir de sağlık boyutu var.Sağlık için gerekli. Burada doz çok önemli yaniyapılan işin doğruluğu, dozu, yapılış şekli çokönemli. Ben mesela inşallah kırk yaşımagireceğim yakında, futbol oynamak aslında çokfaydalı bir spor değil. Sakatlık riski yüksek, yüksekenerjili bir spor. O biraz hobi gibi ama yüzme,yürüyüş, koşu gibi aerobik egzersizler bizimyaşlarımızda daha uygundur sağlık açısından.Ama ben de hobi de işin içine girince futbolu vevoleybolu da oynuyorum, seviyorum. Benim içinsosyalliğimin en büyük alanı spor. Bunusöyleyebilirim.
1011- Sağlık sisteminde değişmesi gerektiğinidüşündüğünüz konular var mı? Sağlık sistemi vatandaşa, hastalarımıza hizmetanlamında dünyanın çoğu ülkesinden çok dahailerde Türkiye’de. Bu açıdan önemli. Sadecegelişmesi gereken özellikler var. Hekimler birazdaha cesur olabilmeleri, cesur olabilmeleri için demalpraktis veya sağlıkta şiddet gibi durumlarınbiraz daha düzenlenmesi gerekiyor, özellikleşiddet. Tabi şiddetin hiçbiri doğru değil.Ülkemizde genel bir şiddet düzenlenmesiyapılabilir ama hastanelerde şiddetin önünegeçmemiz gerekiyor. Bu konuda ciddi çalışmalaryapılıyor ama daha da yapılması icap ediyor.Malpraktis ile ilgili de yani hukuki şeylerle ilgili debirazcık geliştirmeler yapılması icap ediyor.Hizmet anlamında dediğim gibi hastalarhekimlere ulaşabiliyor. Tedavi olabiliyorlar. Budoğrultuda ciddi bir sıkıntı açıkçası görmüyorum.Biraz daha sistem anlamında 1. basamak, 2.basamak ve 3. basamağın yerleri düzenlenebilirdiye düşünüyorum. Tüm hastaların 3. basamağagitmesi yerine 1. basamakta rahatlıkla tedaviolunabilecek hastaların 1. basamakta, 2.basamakta tedavi olabilecek hastaların 2.basamakta, 3. basamakta tedavi olması gerekenhastaların 3. basamakta tedavi olması gerektiğinidüşünüyorum. Poliklinik yaparken bizler de birpratisyen hekimin rahatlıkla tedavi edebileceği birhastanın bir profesöre bir doçente gitmesiözellikle uzman hekimlerimizin özellikli iş yapaninsanları özelliklerinden mahrum bırakabiliyoruz.Yani çok özellikli bir cerrahi yapabilecekken dahabasit cerrahiler yapması gerekebiliyor. Tabiibunlar zaman içerisinde düzelecek şeyler.Bunlarla ilgili çalışmalar da var zaten. Budoğrultuda 1. basamak, 2. basamak ve 3.basamağın biraz daha üzerine düşülüp hastatriajlarının -hasta ayrımlarının- daha düzenliyapılıp düzeni bunun üzerine odaklandırmanındaha doğru olabileceği kanaatindeyim. Hizmetanlamında ve hastanelerimiz anlamında gayet iyiolduğumuzu düşünüyorum. Yeni şehirhastaneleri yapılıyor, bunlar çok önemli. Tabiiyapıldığı zaman ya bu çok büyük acaba nasılolacak vesaire gibi düşünülmekle birlikteyapıldıktan sonra aslında o kadar da büyükolmadığı gün geldiğinde çok ihtiyaç duyulacağı... Mesela pandemi oldu ne kadar ihtiyaç duyduk.Yani fiziki alana ne kadar ihtiyaç duyduk.Dolayısıyla bunların yapılmasını olumlukarşılıyorum, doğru buluyorum. Birazcık dahadüzenlenmesi gereken şeyler olduğunudüşünüyorum. Onun dışında zaten bakanlığımızciddi çalışmalar yapıyor. Cumhurbaşkanımızın daaçıklamaları oldu iyileştirmelere yönelik.Olacağını düşünüyoruz inşallah daha da güzelolacağını tahmin ediyoruz.12- Giresun’da uzmanlık eğitimi kadrosununsayısı sizce yeterli mi, artış olacak mı? Giresun daha köklü olmayan, yeni kurulan birüniversite ve Tıp Fakültesi. O yüzden bazıbranşlarda eksikliklerimiz var. Ancak bundan ikiüç sene önce sadece birkaç branşta asistanhekim varken şu anda birçok branşta asistanhekimimiz var ve tercih ediliyoruz, bu çok önemli.Tercih edilmemizin sebepleri hem düzen hem demaddi gelir. Bu doğrultuda biz hastane olarakmaddi anlamda ciddi destek veriyoruz. Gelirimizçok şükür iyi. Manevi anlamda da asistanlarımızınihtiyaçlarını, taleplerini değerlendiriyoruz,gündeme alıp çözüm üretmeye çalışıyoruz. Budoğrultuda tercih edilen bir hastaneyiz. Ancakbazı branşlarda özellikle ağır, yorucu branşlardaülke genelinde biraz tercihler azaldı. Onunla ilgilide çalışmalar yapılıyor. Ülke geneliyle orantılıolarak o branşlarda eksiğimiz var.13- Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesinin vakasayısı ve çeşitliliği bakımından yeterli buluyormusunuz? Gayet iyi buluyorum. Çok değişik vakalar var.Giresun’a özgü, Karadeniz’e özgü çok değişikvakalar var. Çok ilginç vakalar, çok ilginç hastalargörebiliyoruz. Çoğunun da tedavisinihastanemizde yapabiliyoruz. Bu açıdan iyiolduğumuzu düşünüyorum. 14- Hastanenin Tıp Fakültesi öğrencilerineyönelik imkanlarını genişletmeye dairprojeleriniz var mı? Varsa nelerdir? Bizim hastanemiz normalde devlet hastanesiolarak planlanmış sonradan eğitim araştırmayaçevrilmiş bir hastane. O yüzden proje içerinde çokfazla derslikler, ders çalışma odaları, öğretimüyesi odaları, Ana Bilim Dalı Başkanı odaları gibişeyler düşünülmemiş. Biz tabii ki kendiimkanlarımız çerçevesinde derslikler, seminersalonları oluşturduk. Fiziki alanımız tamamınıkarşılayacak düzeyde değil maalesef.
Bu doğrultuda bir de Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Faaliyetleri Koordinatörlüğü oluşturduk.Hocalarımızı burada görevlendirmeyi düşünüyoruz. Çalışmalara da başladık, sizler de gördünüzbiraz önce. Saha çalışmalarını, öğrenci, intern, hekim, asistan, öğretim üyesinin taleplerini toplayıpbu doğrultuda, imkanlarımız çerçevesinde neler yapabiliriz, nasıl çözümler üretebiliriz bunudüşünüyoruz. Hastanemizin hizmet anlamında optimuma yakın olduğunu düşünüyoruz. Az öncebahsettiğim gibi çok şükür hizmet anlamında optimuma yakın bir hastaneyiz. Ancak eğitimanlamında daha üst seviyeye çıkmamız gerekiyor. O yüzden buna da odaklanmaya başladık. Bualgıyı da oluşturmaya çalışıyoruz yani Giresun’daki tek Eğitim Araştırma Hastanesiyiz. Çalışanlar dabuna yabancı açıkçası. Bu hastane nasıl çalışacağını, neler yapması gerektiğini sahaya dauygulatmaya çalışıyoruz. Zamana ihtiyacımız var. Eğitim hizmetleri anlamında da ciddiçalışmalarımız var.15- Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerine iletmek istediğiniz mesajınız nedir vedeğinmek istediğiniz farklı bir konu var mıdır? Öğrencilik çok güzel zamanlar. Kıymetini bilin. Küçük problemlerle kafanızı yormayın. Zaten yeterikadar kafanızı ders çalışmakla yoruyorsunuz. Sosyalliğe önem verin. Sosyal olmanız sizin meslekianlamda da çok önünüzü açar. Ailelerinizin taleplerini, sözlerini, uyarılarını, önerilerini her zamandikkate alın. Çünkü gurbettesiniz çoğunuz, gurbet hayatı da zordur öğrencilik hayatı da zordur,maddi ve manevi anlamda. O yüzden ailelerinizin önerilerini, tavsiyelerini dikkate almayıunutmayın. Giresun güzel bir şehir. Öğrencilik anlamında da kompakt, rahat yaşanılabilecek birşehir olduğunu düşünüyorum. Bu doğrultuda biz Giresun Eğitim Araştırma Hastanesi olaraköğrencilerimize talepleri konusunda her zaman seve seve destek oluruz, olacağız. Benim genelanlamda tavsiyelerim bunlar olacak. Sosyalleşmeyi ihmal etmeyin, ders çalışacaksınız zatenmecbur onu tavsiye etmeye gerek yok. Ailelerinizin de tavsiyelerini, önerilerini her zaman dikkatealın. Onlar tecrübeleriyle sizlere yön vermeye çalışıyorlar. Bazen yanlış da söyleyebilirler amakırmadan, incitmeden ailelerinize de önem verin. Siz şu an sosyalleşiyorsunuz. Bu çok önemli azönce de söylediğim gibi bir şey üretiyorsunuz. Üretmek bizim geleceğimiz. Benim yaptığım gibi birmakine üretiminden bir dergi üretimine veya bir proje üretiminden makale üretimine. Bizimülkemizin geleceği üretimdir. O yüzden üretmeye devam edin. Ben teşekkür ediyorum geldiğiniziçin.11
BİZANSIN DAĞILDIĞITÜRKLERİN ŞAHLANDIĞIO GÜN: 29 MAYIS Mayıs sayımızdaki yazımda Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u, o günkü adıyla Konstantinopolis’i 29Mayıs 1453 tarihinde fethetmesinin önemini anlatacağım.Yaşar AYDINOsmanlı en güçlü zamanlarından birini yaşarkentahtın başına 19 yaşında oldukça genç ama bir okadar da bilge, donanımlı ve güçlü bir imparatorgeçecekti. Osmanlının 7. Padişahı olan Sultan 2.Mehmed 1444-1448 yılları arasında kısa bir süretahtın sahibi olacaktır. Sultan 2. Mehmed bu kısadönemin ardından 1451’den 1481’e yani ölümünekadar olan süre boyunca tahtın sahibi olacaktır.Sultan 2. Mehmed birçok padişahın, birçokkomutanın fethetmek için kuşattığı ancak bir türlüfethedemediği Bizans’ı kalesi Konstantinopolis’inkalın çeperli yüksek surlarını 29 Mayıs 1453’te,karadan yürüttüğü gemilerle, özel olarakyaptırdığı şahi toplarıyla fethetmiştir. Sultan 2.Mehmed bu fetihten sonra Fatih unvanını mezarakadar taşımıştır. Fatih Sultan Mehmed, Hz.Muhammed’in "Konstantiniyye elbetfetholunacaktır. Onu fethedecek komutan negüzel komutan, onu fetheden ordu ne güzelordudur." Sözünü gerçekleştirdiği için gerek TürkDünyası'nın gerek İslam Dünyası'nın önemlikahramanlarından biri olarak görülür. Bazıtarihçiler tarafından Konstantinopolis’in OsmanlıDevleti'ne geçtikten sonraki ilk ismi İslambololarak söylenir. Günümüzdeki ismi iseİstanbul’dur. İSTANBUL'UN FETHİNİN DÜNYA TARİHİNDEKİÖNEMİİstanbul’un fethi tarihte Orta Çağ'ı kapatıp YeniÇağ'ı başlatan olay olarak kabul edilir. Türk veDünya tarihi açısından epeyce önemli bir gündür29 Mayıs. İstanbul bir süre Osmanlı başkentliği deyapmıştır. İstanbul; Ayasofya, Hipodrom,Süleymaniye Camisi gibi Unesco tarafındankoruma altına alınan birçok kültürel mirasasahiptir.FETİHTEN SONRA İSTANBUL İstanbul birçok kültüre, dine, dile ve yaşantıyasahip bir şehir olsa da yaklaşık 6 asırdır TürkHükümdarlığı içerisinde bulunduğu için artıktamamen Türk şehridir. İstanbul 1918-1923 yıllarıarasında iki kez işgal edilse de Mustafa KemalPaşa ve silah arkadaşlarının Samsun'dan çıkardığıkurtuluş mücadelesiyle tekrardan Türkegemenliğine kavuşmuştur. İstanbul dünyanın engüzel şehridir ve ilelebet Türk Hükümdarlığı'ndaolacaktır! "II. Mehmed'in Konstantinopolis'e Girişi"Jean-Joseph Benjamin-Constant"Osmanlı Donanması'nın Haliç'e İndirilmesi"Fausto Zonaro12
FUTBOLUN TİRYAKİSİ: JOHAN CRUYFF Enes ÖZKULMayıs sayımızdan hepinize merhabalar. 31 Mayıs Dünya Sigarayı/Tütünü Bırakma Günü’ne ithafensigara ile ilişkisi ile tanınan bir efsaneden bahsetmek istedik. Hem fenomen futbolcu hem kupalar kazanan bir teknik adam hem de modern futbolun en çok taklitedilen ekolünün yaratıcısı ve uygulayıcısı. Herhalde Cruyff olmasa modern futbolda bir şeyler eksikkalırdı. İşte karşınızda sigara için müthiş bir futbol kariyerini yarıda kesen dünya ve Hollandafutbolunun efsane isimlerinden Johan Cruyff’ün futbol öyküsü.KÜÇÜK AİLEDEN ÇIKAN BÜYÜK ADAMJohan Cruyff, 12 Nisan 1947 tarihinde eski bir işçiolan manav baba ve ev hanımı bir anneninçocukları olarak mütevazi bir ailede dünyayageldi. Hayatındaki ilk mücadele, babasını 12yaşında kaybetmesiyle başladı, Zira kendisininher zaman idolü olarak gördüğü babasının artıkolmaması Cruyff’ü çok erken yaşta hayatahazırlamak zorunda bırakmıştı. İronik bir şekildebabasının kaybı ona Ajax’ın kapılarının açılmasınada fırsat oldu. Babasının yakın arkadaşı olan ailedostu Henk, Cruyff’e ve annesine sahip çıkıyordu,Annesi Ajax’ın stadyum temizliğinde iş bulmuştuve aynı zamanda Ajax’ın antrenörlerinin evinetemizliğe gidiyordu. Cruyff’de çok geçmedenkendini Ajax’ın stadyumunda buldu.Futbolcuların kramponlarını temizliyor ve sahaçizgilerini kireçle görünür hale getiriyordu. Ancako saha çizgilerinin dışında kalamazdı. Bir günsaha kenarında duran Cruyff’e top geldi ve obüyülü an başladı. Genç çocuğun topsektirmesinden çok etkilenen antrenör VicBuckingham, Cruyff’ü Ajax’ın altyapısına yazdırdı.Bir çocuk için önemli ancak bir kulüp için basit biran aslında futbol tarihini kökündendeğiştiriyordu.FENOMEN 1960’ların sonunda Ajax taraftarı bir efsanenindoğuşuna tanıklık ediyorlardı. Genç Cruyfferkenden ilk önce Buckingham’ın sonra dakariyerinde büyük bir yere sahip olacak olan total 13futbolun yaratıcısı Rinus Michels’in gözüne girmeyi başardı. Vizyonu futbolculuk kariyerininen başında kendini göstermişti. Daha 18yaşındayken hocası Rinus Michels, Cruyff’tanoynanan oyuna dair fikirler alıyordu. Totalfutbolun gelişimi Cruyff’la beraber ilerliyordu.Hücumda ve defansta kolektif futbol ve tiki takayadayanan total futbol sisteminde Cruyff’ün saha içiönderliğini yaptığı Ajax 1965-1973 yılları arasındaHollanda Ligi'ni 6 kez, Hollanda Kupası'nı 3 kez ve1971-1972-1973 yıllarında Şampiyon KulüplerKupası’nı ise üst üste 3 kez kazanma başarısıgösterdi. İşler kötü gitmeye başlayıp Ajax’la ipler koptuktansonra Cruyff’ün yine bir imzası dünya futboltarihini değiştirecekti. General Franco’nun halasağ olduğu İspanya’da faşist yönetimin baskısıüzerinde olan Barcelona 14 yıldır şampiyonlukhasreti çekiyordu. Real Madrid değil deBarcelona’yı tercih etmesi Cruyff’ün yeni meydanokumasıydı. Protest bir yıldız olarak Barcelona’dahünerlerini tekrar sergilemeye başladı. Johan CRUYFF Ajax Formasıyla
Johan CRUYFF - Pep GUARDİOLAJohan CRUYFF Hollanda Formasıyla-1974modern futbola soluk veren kişiydi. Günümüzfutbolunun şifreleri Barcelona’nın oyunundayatıyorsa Guardiola’nın dediği gibi Johan Cruyff,katedrali inşa eden kişiydi ve bu binanıntemeliydi. Yeni nesil teknik adamlar ne olursaolsun ondan bir şeyler alıyorlar ve onu taklitediyorlardı. Eğer Johan Cruyff ve “alana” dairdüşünceleri olmasaydı şu anda günümüzfutbolundaki çoğu terimi kullanmıyor olurduk.Onun için en önemli şey oyunun sistemiydi.Sadece pahalı transferlerle başarı geleceğineinananlara ise:‘’Zengin bir kulübü neden yenemeyesiniz ki? Benpara dolu bir çantanın gol attığını hiç görmedim.’’sözlerini kullandı. MAALESEF Kİ Söylenilene göre günde 3 4 paket sigara içermişCruyff. Bundan dolayı doktorlar sigarayıbırakması gerektiğini, aksi takdirde futboloynamaya devam edemeyeceğini söyleyince o dafutbolu bıraktı. Bu durumu kendisi de şu sözlerledoğruluyor: “Doktorlar sigarayı bırakmazsamartık futbol oynayamayacağımı söylediler. Ben defutbolu bıraktım.”"Futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit futbol oynamaktır"JOHAN CRUYFFAyrıca burada Cruyff’ü hoş bir sürpriz debekliyordu, Ajax’ta beraber harikalar yarattığıteknik adam Rinus Michels Barcelona’nınbaşındaki isimdi. Geleceğe damga vuracakBarcelona – Cruyff ilişkileri en başından itibarensorunsuz başladı. Cruyff ilk maçına harika bir golatarak başlamıştı. Barcelona’nın Real Madrid’i 5-0yendiği maç sonunda iyice zirveye yerleşti. O maçsıradan bir maç değil, İspanya siyasi tarihine dahietki eden bir maçtı. Maçtan hemen sonrayaşanan bir gelişme ise Cruyff’ü Katalan halkınınsevgilisi haline getirecekti. Cruyff yeni doğanoğluna Katalanca bir isim olan “Jordi” isminivermişti. Katalan halkına yeni bir güç vermiş ve1974 Dünya Kupasına İspanya Şampiyonu olarakgitmişti.MODERN TEKNİK DİREKTÖRJohan Cruyff’ün ne kadar oyuna yenilikkatabilecek vizyon sahibi olduğu daha altyapıdakigünlerinde bellidir. Zira maddi yoksunluktan tatileçıkılamayan yaz ayında zaman geçirmek için hemfutbol hem de beyzbol antremanlarına çıkanCruyff, bir çocuk için hayal kırıklığı denebilecek birdurumda bile durumu fırsata çevirmeyi bildi.Zaten sonrasında Cruyff, teknik adamlık kariyeriboyunca disiplinler arası çalışmayı tarz edindi.Örneğin forvetlerin ayrı hocalarla çalışması veteknik kadroda ilk defa görevi sadece kalecileriçalıştırmak olan bir antrenörün bulunması vekondisyonerlerin antrenmandaki önemininartması bu vizyonun göstergesiydi. Takımaantrenman yaptırırken her zaman bir topunüzerinde oturup sahayı izlerdi – her zaman dahaiyi bir açı verdiğini iddia ediyordu- ve görüşalanının en önemli şey olduğunu sürekli olarakvurguladı. Cruyff, Mart 2016’da hayatınıkaybettiğinde sadece total futbolun mucidifenomen bir futbol insanı değildi. Aynı zamanda14KAYNAKÇA“Johan Cruyff”. Vikipedi, 06 Nisan 2021. Wikipedia,https://tr.wikipedia.org/w/index.phptitle=Johan_Cruyff&oldid=2527256. “Futbol efsanesi Johan Cruyff’un unutulmaz sözleri…” T24,https://t24.com.tr/haber/futbol-efsanesi-johan-cruyffun-unutulmaz-sozleri,333398.
Türk milleti tarihte en eski devlet teşkilatına sahipiki milletten biridir. Taşa kazınmakla başlayansüreci tarihin altın sayfalarına yazılmakla devametmiştir. Bu altın sayfalara yazılmanın bedeliniekseriyetle milletini sevenler ödemiştir. Türkmilletini sevmek ve kendi menfaatlerinin önünemilletinin istikbalini koyabilmek Türkmilliyetçiliğinin en basit tanımıdır. Türkmilliyetçiliği köklü bir fikirdir. Tarih akışındaihtiyaçlar hasıl olduğunda ise aksiyona dönebilen dinamik bir yapıdadır. Bu aksiyonel dönüşümlerinen bilindik ve en yakın örneklerinden biri de GaziMustafa Kemal'in milli mücadelesi ve kurduğucumhuriyettir. Türk milliyetçiliği TürkiyeCumhuriyetinin temeli ve parolasıdır. Bu temeliZiya Gökalp yazmış, Gazi Mustafa Kemal Atatürkuygulamıştır. Bu temel dil ve kültür milliyetçiliğinedayanır ve çimentosu sevgidir. Durağan değililerleyicidir. Dogmatik değil bilimseldir. Mazidenatiyedir. Bölücü değil birleştiricidir ve Atatürktarafından ''Ne Mutlu Türk'üm Diyene'' şeklindeözetlenmiştir.Hüseyin Nihal ATSIZBu yazıda 3 Mayıs 1944 Türkçülük davasına gidilen süreci, sebepleri ve sonuçlarıyla anlatmammümkün değil. 3 Mayıs ruhunu ve önemini anlatma yolunu seçiyorum. Bu minvalde hemokuyucunun sıkılmadan okumasına hem de düşünce dünyasında bazı modifikasyonlara gitmesinevesile olmayı diliyorum. Biz Tufanı yarattık uyku uyurken BatıNuh doğmadan kişnedi ordularımızın atı.Sorsan şöyle diyecek gök denilen şu çatı:Türk gücü bir yıldırım, Türk bilgisi bir deniz.Hüseyin Nihal ATSIZAtsız'ın Irkçılık-Turancılık davasına gidişi 3 Mayıs 1944DAİMA 3 MAYIS YENİDEN 3 MAYIS!Berat ÖZGÜR15''Bütün söylediklerim karşılıklı bir sohbettirve öğüt niteliğinde değildir. Bu kadar serbestkonuşabiliyorsam bu, başkalarını kendimeinandırmak zorunda olmadığım içindir.''MONTAİGNE''EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR''Gazi Mustafa Kemal ATATÜRKTürk milletini sevenler her zaman şan ve şerefleödüllendirilmemiştir. Hatta çoğu zaman cezayatabi tutulmuş, çeşitli yollarla zapt edilmekistenilmişlerdir. 3 Mayıs 1944 tarihi bu cezayatutulma silsilelerinden yalnızca biridir. BaştaHüseyin Nihal Atsız olmak üzere birçok isim butarihte Türk devletinde Türkçülük yaptıkları içincezaya tabi tutulmuştur. Temeli yıkmak için esenbu ceza rüzgarı amacına ulaşamamıştır. Ziya GÖKALP
"Taş kırılır, tunç erir ama Türklük ebedidir" Mustafa Kemal ATATÜRK Mustafa Kemal ATATÜRK1923Bu rüzgar Türklük ateşini yüreklerde daha daharlamıştır. Tabutluklara konulanlar küre-i arzıpatlatıp çıkmıştır. Yazarken ve okurken bir çırpıdaakan bu satırlar, o dönemde yaşayanlar için peköyle olmamıştır. Biz çekilen ıstırapları bugünderinden hissediyor ve saygıyla anıyoruz. Çünküçekilen ıstıraplar, yitip gidenler, kendindenferagat edenler olmasaydı nasıl bir noktadaolabileceğimizi öngörebiliyoruz. Öngörebilmeklekalmayı zul saymalı herkesin bu öngörüye sahipolabilmesi için çalışmayı görev olarak görmeliyiz.3 Mayıs ruhu 19 Mayıs ruhudur. 3 Mayıs ruhu 30Ağustos ruhudur.Türk milletinin kurduğu ve onun yüksekvasıflarından köken alan Türkiye Cumhuriyeti ilkyıllarında hızlı bir gelişme ve modernleşmesürecinden geçmiştir. Bugün bunları anımsamakçok zor olsa da anımsamak zorundayız. Bugünçok küçük gördüğümüz kazanımlarımızı bilecumhuriyete borçluyuz. Ve bu borcu ödememizde pek mümkün görünmüyor. Ama borcuödeyemeyeceğimizi bilmek ödemek için çalışmakzorunda olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor.Elinden hiçbir şey gelmeyenler olacaktır. Onlar daen azından Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e şükranduysalar ve onun ''Vatanını en çok seven görevinien iyi yapandır.'' sözünden ilham alarak ifaettikleri görevleri layıkıyla yapmaya gayretgösterseler yeterli olacaktır.16''Arkasında olmasaydı şanlı bir mazi bu milletten çıkar mıydı bir büyük Gazi''Hüseyin Nihal ATSIZ Ön yargılarımızı bir kenara koymalıyız. Dünyayageniş projeksiyondan bakmayı öğrenmeli ve buprojeksiyonun ayaklarını bilimin çerçevesineyerleştirmeliyiz. Elde ettiğimiz görüntüyü de buülkeye yansıtmalıyız. Bilgimizi, sevgimizle veemeğimizle harmanlayıp işe dönüştürmeliyiz. Buçok büyük kudret gerektiren bir durumdur.Muhtaç olduğumuz kudret ise damarlarımızdamevcuttur. Özetle: 19 Mayıs ruhuyla başlamalıyız her işeçünkü o ruhla başlanan işlerin sonucu 30 Ağustosgibi Zaferlerdir. Parolamız bilim olmalı. Hedefimizbirlik olmalı. Ödülümüz barış olmalı. Nefreti vehaseti yok etmeliyiz.Nefret, haset son bulsun, alem sevgiyle dolsun.Sarsılmaz imanıyla TANRI TÜRK’Ü KORUSUN.Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset.Sen bütün varlığınla yurdumuzun malısın.Sen bir insan değilsin; ne kemiksin ne de et;Tunçtan bir heykel gibi ebedi kalmalısın.Hüseyin Nihal ATSIZUzak uzak ülkelerden döndüm seferden;Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden; Zafer, ümit kaynağının bir çeşmesidir.Zafer birçok gönüllerin birleşmesidir. Gönülleri birleşenler ölse de bir gün,Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün. Gönülleri birleşenler! Selam sizlere!Uzaklarda dertleşenler! Selam sizlere! Hüseyin Nihal ATSIZNejdet SANÇAR ve Hüseyin Nihal ATSIZ
Eylem KARAÇAY - İkra PALAZhemen hemen tamamında sürecek. Peki bunlaryeterli mi? Değil. İşlevselliği büyük orandaetkilemiş olacak. İşlevsellik dediğimiz şey şöyle birşey: Bireyin, toplumun beklentilerinikarşılayabilme becerisi. Nedir bunlar; ailevianlamda eşiyle ilgilenebiliyor mu, çocuklarıylailgilenebiliyor mu, ev ile ilgili sorumluluklarınıyerine getirebiliyor mu, toplumsal anlamda sosyalilişlkileri insanlarla ilişkileri nasıl, içine mikapanmış, kimseyle görüşmüyor mu, evdençıkmıyor mu, alışveriş yapmıyor mu, meslekianlamda işine gidebiliyor mu, öğrenciysebaşarısında düşme var mı... Gibi. Depresyonkabaca böyle bir şey.Depresyon teşhisi nasıl konur? Depresyonun tanısını iyi yapmak lazım, diğerruhsal bozukluklarla karışabilir. Anksiyetebozukluğu, OKB, şizofreninin özellikle başlangıçevreleri, içe kapanma, insanlardan kendinisoyutlamayla başlar, onunla karışabilir. Organiknedenlerle de karışabilir. Hipotiroidi vehipertiroidi gibi adrenal bez anomalileri gibi.Nörolojik bir takım rahatsızlıklarla da karışabilir.DEPRESYONAGİR(M)İYORUZMayıs sayımızdan siz değerli okurlarımıza merhabalar. Bu sayımızda çağımızın duygu durumbozukluğu olan depresyona uzman bakış açısıyla yaklaşmak istedik.Hepimizin dönem dönem kendimizi çok kötü hissettiğimiz, hayattan keyif almadığımız, aksiliklerin arkaarkaya geldiği zamanları olmuştur. Peki bu zamanlarda gerçekten depresyona girer miyiz? Depresyontam olarak nedir? Depresyona girdiğimiz zamanlarda ne yapmalıyız? Uzmanlar depresyon teşhisikoyduktan sonra tedavi süreci nasıl ilerler? Bizler bu röportajımızla okulumuz Ruh Sağlığı veHastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi İlker Özdemir ile bu konuları konuştuk.Bilgilendirici ve yönlendirici bir yazı olmasını dilediğimiz röportajımızla sizleri baş başa bırakıyoruz vehocamıza bize vakit ayırdığı için bir kez daha teşekkür ediyoruz. Keyifli okumalar.Depresyon nedir ne değildir?Depresyon dediğimiz şey ruhsal bir bozukluktur.Belirtliler etrafında semptomlar gösterir.Depresyonun tanısını DSM-5’e göre koyuyoruz.Depresyonun tanısında olmazsa olmaz dediğimizbir kriterimiz var: Depresif duygu durum ve istekazalması, yani kişinin hayattan zevk almaması. Buikisi mutlaka olacak. Bunlar haricinde nelerolacak? İşte bir takım bedensel belirtiler olacak,yemede içmede azalma veya artma, uykuda veiştahta azalma-artma. Kişiden kişiye değişir. Bir de uykuyla ilgili kimi insan depresyonagirdiğinde çok uyumaya meyleder. Bu aslındakaçınma gibi. Çok uyuyayım da zaman geçsinzaten hayattan zevk almıyorum gibi. Kimi insandabütün gün uyuyamaz stres ağırlıklıdır. Değersizlikhissi, kendini bir işe yaramaz hissetme, etrafındaolan şeylerden kendini sorumlu tutma,konsantrasyonda azalma intihar düşünceleri,bedensel olarak yorgunluk halsizlik gibi belirtilerivar. Tabi ki kendimizi kötü hissettiğimiz hayattankeyif almadığımız, uykumuzun kaçtığı yemekyiyemediğimiz dönemler olmuştur. Bunlarınhepsine depresyon diyor muyuz? Demiyoruz.Dediğim gibi ilk 2 kriterden en az birisi mutlakaolacak ve DSM’den de en az dördü olacak.Toplamda 5 kriter olacak, bunlar en az 15 günsürecek ve günün büyük çoğunluğunda hatta 17
Günümüzde dile düşmüş depresyonkavramıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Bazı kavramlar genellenmiş oluyor maalesef.İnsanlar burada aslında belirtiyi tanıya genelliyor.Keyifsizlik hali her insanda olabilir. Ki bu normalbir şey kimse devamlı mutlu olamaz. Zamanzaman mutsuzluklar da hayatımızda olan bir şey.Mesela olumsuz bir durumla karşılaştığımızdaveya sınavdan kötü bir not aldığımızda kendimiziüzgün, mutsuz, keyifsiz hissedebiliriz. Evdençıkmak istetemeyebiliriz. Ama bunlar genelde kısasüreli olur ve belirti bazındadır. O yüzdentoplumda genelleşmiş depresyon kavramıylagerçek depresyon tanımı bire bir aynı değildir.Tanıdan sonra nasıl bir yol izleniyor? Eğer tanımızı kesinleştirmişsek ve organiknedenleri de dışlamışsak artık hastayla birliktetedavi aşamasına geçmemiz gerekiyor. İlaç her zaman gerekli mi ? Aslında ilaç her zaman gerekli değil. Geneldedepresyon ağırlık düzeylerine göre hafif, orta, ağırşeklinde ayrılır. Hafif ve orta derecelidepresyonlarda tek başına terapi de etkin olabilir.Ancak ağır depresyonlarda ve orta derecelidepresyonların bir kısmında ilaç gerekli olabiliyorterapiyle birlikte.Nörolojik görüntülemelerde depresyon teşhisikonulabiliyor mu? İlk başta NG ile teşhis konulmaz. Ancak nörolojikgörüntülemelerde belli başlı bulguları olabilirdepresyonun. Bir takım atrofiler, gri cevherdedaralmalar ve genişlemeler, hipokampusta birtakım değişiklikler gibi. Direkt tanı için değil dahaçok ayırıcı tanı için kullanabiliyoruz.Kişiden kişiye değişen psikolojik direnç ile ilgiline söylemek istersiniz? Aslında bunun için depresyonun etiyolojisindenbahsetmek lazım. Daha açık olacaktır. Neden olurdepresyon? Genetik, biyolojik, sitolojik ve sosyal faktörleri devar. Genetik kalıtım ailesinde bir bireyde varsadepresyona girme olasılığı daha fazla. Birçok yerde ve modern tıp da biyopsikososyal modeli bazalıyor. Böyle baktığımızda belli başlı kuramlar var,nedir bunlar? Psikoanalitik kuram... davranışçıkuram, bilişsel kuram... Psikoanalitik kuramınkurucusu Freud. Depresyondaki bir birey üçtemel durumu çok kötü görür: 1-kendisini, 2-çevreyi, 3-geleceği. Kendisiyle ilgili ben yetersizim, ben hiç bir işi başaramıyorum, kimse tarafındansevilmiyorum, ben bu işi beceremem gibiolumsuz inançları vardır. Çevresiyle ilgili: zatentüm aksilikler beni bulur, etraf da çok kötü,kimseye güvenim yok, zaten hepsi çok eleştirelgibi düşünür. Bir de geleceği; şimdi olmadı,bundan sonra da düzelmeyecek, hep böyle kötügidecek diye düşünür. Örnek veriyorumsevgilisinden ayrılan birisi aşkı genelleme yaparve geleceği de çok karamsar görür. “Bu insantarafından sevilmedim ben zaten hiç sevilmeyenbiriyim. Gelecekte de hiç kimse beni sevmeyecek.” gibi olumsuz genelleyici bir önyargı içine girer.Tedavilerden sonra depresyon kalıcı olabiliyormu? Hayatı boyunca bir kez depresyon atağı geçirmişbir kişi için ikinci kez depresyon atağı geçirmeihtimali %50 yani her iki kişiden birisi tekrargeçirebilir. İki kez geçirenlerde bu oran %70, üçkez ve üzeri sayıda geçirenlerde ise %90’larıbuluyor. Terapide aslında kişiye öğretilen birbeceri var. Depresyona girdiği zaman nasılkontrol altına alacağı.Depresyonun çeşitleri ve dereceleri? Depresyonun aslında DSM’ye baktığımız zamanbirçok çeşidi var ama biz çok ayırmıyoruz çünkütedavide çok bir farkları yok açıkçası. Geneldehastalıklar tedaviye yönelik sınıflandırılırlar.Düzeylerine baktığımız zaman da hafif, orta, ağırolarak sınıflandırabiliriz. Belirtlerin puanlarınagöre belli bir aralığın altındaysa hafif, üzerindeyseağır, aralıktaysa orta diyebiliriz.Psikiyatri kitaplarındaki “depresyondamısınız?” Başlıklı ölçeklere bakarak insanlarınkendilerine tanı koymasını doğru buluyormusunuz? Şimdi öncelikle psikiyatride ölçekler tanı koyucudeğil tanıyı destekleyicidir. Biz bu ölçekleri faydalıbuluyoruz. İlk değerlendirme görüşmesinde buölçekleri uygularız. Mesela hasta 40 puan aldı bizbunları aylık tekrarlarız ki neden? Tedavi sonrasısemptomlardaki iyileşmeyi var mı nicel olarakgörmek için. Biz kime tedavi olmuş diyoruz?Belirtilerde en az %50 iyileşme sağlayan kişileretedavi olmuş diyoruz.18
Özetle ölçekler tanı koyucu değildir ama takipiçin yararlıdır. Tanıyı desteklemede de yer alır. Şizofreni gibi rahatsızlıklarda hormonlarınetkisi de var aynısı depresyon için de geçerlimi? 3 temel hormonun depresyonda azaldığısöylenmektedir: serotonin, nöradrenalin,dopamin. Son dönem çalışmalarda glutamatüzerinden bir takım çalışmalar var ama net değil.Ama diğer üç hormonun depresyonda azaldığıvar sayılmaktadır. İlaçlar da zaten bu üç hormonayönelik aslında. SARI’lar nöradrenalini arttırıcıyöndeki ilaçlardır genellikle tedavide de bunlarıkullanıyoruz zaten.Tedavi süreci nasıl ilerlemekte? Depresyonda 3 temel tedavi türü var; ilaç,psikoterapiler, somatik tedaviler (elektrokonvülsifterapi, şok tedavisi diye de geçer). İlaç tedavileriaz önce saydığım üç hormon üzerine kuruludur.Ağırlıklı olarak sabahları tok karnına kullanılıyor. Antidepresan uyku yapıyor diye bir algı var,aksine antidepresanlar uyku kaçırır. O yüzdenağırlıklı olarak aksi belirtilmedikçe sabahları tokkarnına alınır. Tok karnına alınmasının sebebi degenelde gastrointestinal huzursuzluklara yolaçabilir.ilaçlar ortalama 4 ila 6 haftada etkinlik göstermeye başlarlar. Bunu mutlaka hastayabelirtmek gerekiyor. Hastalar ilacı aldıktan sonra,bir gün oldu, iki gün oldu, üç gün oldu “eiyileşmedim hala, ilaç faydasız.” diye düşünüpbırakma eğiliminde olabiliyorlar. Kendikendilerinin stresini arttırma eğiliminde olabilirler.O yüzden bunu mutlaka belirtmek lazım. İlaçları düzenli kullanmak lazım. Düzenlikullanıldığında etki eder. İlaç birden kesilmesinebağlı bulantı, baş dönmesi, huzursuzluk yapabilir.Bazı kişileri çok rahatsız edebilir. O yüzden ilacınkendine bağımlılık yaptığını düşünür. İlaçlarkendine bağımlılık yapmaz. İlacın etkisininbaşlaması için 15-25 gün arası bir süre vardır vesonra yan etkileri kendiliğinden geçer. En önemlisibirden dozu azaltmamak lazım. Psikosomatik tedavilerden elektrokonvülsifterapi, beyine elektriksel uyaran verilerekepileptik nöbet oluşturulmasıdır. Bunu tabii enson çare olarak görüyoruz. Çünkü anesteziuyguluyoruz ve epileptik nöbet oluşturuyoruz.Depresyona yakalanan bir kişinin diğer ruhsalbozukluklara yakalanma riski artar mı? Depresyona yakalanan bir kişinin yine tekrardepresyona yakalanma riski vardır. Yine diğerkaygı bozukluklarıyla birlikte görülme sıklığı daartabilir.19Lütfen aşağıdaki belirtileri inceleyin ve siz de bunlara sahipolduğunuzu düşünüyorsanız bir uzmana danışın.DSM-5 MAJÖR DEPRESYON TANI KRİTERLERİA. Aşağıdakilerden en az 5’inin en az 15 gün süre ile hemen her gün, günün büyükbölümünde bulunması ( 1. veya 2. kriter mutlaka bulunmalı)1-Depresif duygudurum2-Anphedoni, ilgi istek azalması3-İştah azalması ya da artması4-Uyku azalması ya da artması 5- Psikomotor yavaşlama ya da ajitasyon6-Enerji azalması, yorgunluk 7-Suçluluk, değersizlik hissi 8-Konsantrasyon güçlüğü9-İntihar eğilimi B.İşlevsellik kaybı C.Semptomatoloji bir madde kullanımına ya da genel tıbbi duruma bağlı değildirD.Başka ruhsal hastalıkla açıklanamazE.Hiçbir zaman bir mani ya da hipomani dönemi geçirilmemiştir
Magnus CARLSEN vs Garry KASPAROVReykjavik Rapid (2004)SATRANCIN MOZART'I:MAGNUS CARLSENMirhan KUZGUN Yıl 2004. Yer İzlanda, Reykjavik. Satrançmasasının başında 13-14 yaşlarında Norveçli birçocuk. Beyaz renk ondaydı. Taşlarını dizmiş,rakibini dergi okuyarak bekliyordu. Portakalsuyunu gene ihmal etmemişti. Canı sıkılınca etrafıgeziyor, oynanan diğer maçlara bakıyordu.Oldukça sakin görünüyordu. Kendisinihazırlamıştı. Ve rakibi sonunda gelmişti. 1985-2000 yıllarıarasında dünya şampiyonu olan Rus SatrançBüyükustası: Garry Kasparov. Kasparov’unkarşısında ilk kez bu kadar genç bir rakip vardı.Beyazlarda bu sakin çocuk, siyahlarda iseKasparov oynayacaktı. Maç başlamış, taşlar birerbirer oynanırken beyazlar hafif pozisyonüstünlüğünü oyun ortasına doğru almıştı bile.2484 derecesi olan bu çocuğun 2831 derecelibüyük şampiyona kafa tutabileceği kimseninaklına gelmemişti. Çocuk, hamle sırası rakibinegeçtiğinde kendinden emin şekilde ona bakıyor,bir yandan da soğukkanlılığını sürdürmeyeçalışıyordu. Oyun sonuna doğru kendinden emintavırlarına devam etmiş ve maç sırasında diğermasaları incelemeye başlamıştı. Hafif üstünlükonda da olsa 52 hamlelik bu maç beraberliklebitmişti. Kasparov maç sonunda paltosunu giymişve hızlı şekilde oyun alanını terk etmiştir.Seyirciler dikkatle onu izliyordu, geleceğin vegünümüzün dünya şampiyonu olacak satrancınMozart’ı Magnus Carlsen’i. 30 Kasım 1990 yılında Norveç’in Tønsbergkasabasında dünyaya gelen Carlsen, henüz ikiyaşındayken 50 parçalık yapbozları çözebilir vedört yaşındaki çok daha büyük çocuklar içintasarlanmış Lego setlerini bir araya getirebilirdi.Carlsen’in satranca başlamasında büyük payı olanbabası Henrik Albert Carlsen, iyi bir satrançoyuncusuydu. Oğlunun zihinsel yeteneklerininfarkında olan baba, 5 yaşında ona satrançoynamayı öğretti. Carlsen bu spora bağımlıolmuştu. 8 yaşında satranç kitapları okumayabaşlamış ve turnuvalara katılır olmuştu. Okuduğuilk satranç kitabı Bent Larsen’in ‘’Find The Plan’’ adlı kitapçığı ile Eduard Gufeld’in açılışlarla ilgiliilk kitabı ‘’ The Complete Dragon’’dur. O yaşlarında agresif oyun tarzıyla dikkat çekenMagnus Carlsen 10 yaşında ise Norveç’in en iyi100 oyuncusu arasına girmiştir. 2004 yılındatarihin en genç 3. Büyükustası olan Carlsen, 1Ocak 2010’da (19 yaşında) FIDE listelerine göredünyanın en genç 1 numarası olmuştur. Ocak2013 FIDE listesine göre ise 2861 ELO ile tarihinen yüksek derecesini elde etmiştir. Bu derece ile2004’te daha çocukken maç yapıp beraberekaldığı Garry Kasparov’u geçmiştir. Kasım 2013'teViswanathan Anand'ı yenmiş ve 2013 DünyaŞampiyonluk Maçını kazanmıştır, böylece DünyaSatranç Şampiyonu olmuş ve bununla kalmayıp2014, 2016, 2018 ve 2021 Dünya SatrançŞampiyonluğunu da kazanarak unvanınıkorumayı başarmıştır. Peki Magnus Carlsen’in bu kadar global ve tarihinen büyük oyuncularından biri olmasındaki enbüyük etken nedir diye soracak olursak bana görehiç şüphesiz oyun tarzını değiştirme cesaretini veolgunluğunu zamanla göstermesidir. Az önce debahsettiğim gibi küçük yaşlarında çok agresif biroyun tarzına sahip olan Carlsen zamanla dahasakin bir oyun tarzına geçiş yapmıştır. Açılışhamlelerinden çok oyun sonuna odaklananyapısı, sakinliği ve ustalığı rakiplerine ters gelmişve fark yaratmıştır. Magnus Carlsen’in şu sözü ileyazımı tamamlamak istiyorum:‘’Haff üstün oyun sonu kazanılır"Kaynaklar:-"Carlsen ELO rekorunu korudu, İlk 5'in güncel listesi".http://www.chessdom.com-"Satrancın dahisi Carlsen, rekor kırdı". http://www.chess-news.ru/. -"Carlsen Reyting rekorunu kırdı". Chess.com.20
MAY THE FOURTH BE WITH YOUMerhaba sevgili okuyucular. Bu ayki sayımızda sizlere benim kişisel olarak çok sevdiğim ve tümdünyada da bir fenomen hatta efsane olmuş bir film serisi ve evrenden yani Star Wars’tanbahsedeceğim. Burcu YILDIZ214 Mayıs tarihi dünya genelinde Star Wars günüolarak belirlenmiş ve hala kutlanılmakta, pekineden o gün?Filmin klasik olan "May The Force Be With You"(Güç Seninle Olsun) repliğinin bir kelime oyunuylamay the fourth be with you şeklinedönüştürülmesi sebebiyle 4 Mayıs Star Warsgünü olarak kabul edilmiştir. Peki özel bir güne sahip olan bu seri nedir birbakalım:Kısa ve spoilersız bir özet geçmek gerekirse StarWars 9 adet ana film, 2 adet yan hikâye ve birçokdiziden oluşan bir bilim kurgu külliyatı. StarWars’un başlangıcı ta 1970’lere dayanıyor. İlk 2üçlemenin yapımcısı, yönetmeni ve yaratıcısı olanGeorge Lucas çocukken çok sevdiği çizgi romanolan Flash Gordan’dan esinlenerek bir fantastik-bilim kurgu filmi çekmek istediğine karar veriyor.Fakat o zamanki yapımcılardan pek de ilgigörmemesi nedeniyle Star Wars fikrini bir rafakaldırıp çeşitli filmler çekiyor. Daha sonraları pesetmeyen Lucas sonunda 13 sayfalık bir metinlefilmi çekmek üzere 20th Century Fox yapım şirketiile anlaşıyor. Birçok kez revize edilen ve büyükzorluklarla çekilen film 1977 yılında "Adventuresof Luke Starkiller, As Taken From The Journal ofThe Whills, Saga I (The Star Wars)" isminden son hali olan Star Wars A New Hope ismini alıyor vevizyona giriyor. İlk filmden sonra hikâyenin devam etmesi gerektiğine inanan Lucas, TheEmpire Strikes Back ve Return of The Jedifilmlerini çekiyor. Ardından serideki bir karakterinarka hikayesini yani ikinci üçleme olarak bilinenPhantom Manace (Bölüm 1), Attack of The Clon(Bölüm 2) ve Revenge of The Sith (Bölüm 3) isimlifilmleri çekiyor. Filmimiz kurgusal bir galakside,çok çeşitli uzay ırklarının yaşadığı Galaktikİmparatorluğun üyesi olan gezegenlerde geçiyor.Tüm dünyadaki en büyük enerji olarak bilinen güç(force) karakterlerimizi gücü iyilik için kullananaydınlık taraftaki Jedi’lar ve gücü galaksiyi elegeçirmek için kullanan karanlık taraftaki Sith’lerolarak ayırıyor. Biz de bu seride Jedi ve Sith’lerinmücadelesini izliyoruz.Gelelim serinin en çok konuşulan ve tartışılantaraflarından birine: izleme sırası. İzleme sırasıtartışmalarının sebebi 1977 yılında yayımlanan ilkfilmin yani Star Wars Bölüm 4: A New Hope’unaslında hikâyede daha ileri bir tarih anlatması vebüyük bir spoiler içermesi. Bu nedenle Star Warsizleyicileri filmleri vizyon tarihiyle değil dehikâyenin içindeki kronolojik sırayla izlemeyitercih ediyor. Ben de iki sıralamayı da ekliyor veseçimi sizlere bırakıyorum.a long time ago in a galaxy far,a long time ago in a galaxy far, far away..far away..
Yayın Tarihine Göre Star Wars İzleme Sırası1. Star Wars Episode IV: A New Hope (1977)2. Star Wars Episode V: The Empire Strikes Back (1980)3. Star Wars Episode VI: Return of the Jedi (1983)4. Star Wars Episode I: The Phantom Menace (1999)5. Star Wars Episode II: Attack of the Clones (2002)6. Star Wars Episode III: Revenge of the Sith (2005)7. Star Wars Episode VII: The Force Awakens (2015)8. Rogue One: A Star Wars Story (2016)9. Star Wars Episode VIII: The Last Jedi (2017)10. Solo: A Star Wars Story (2018)11. Star Wars Episode IX: The Rise of Skywalker (2019) Kronolojik Olarak Star Wars İzleme Sırası1. Star Wars Episode I: The Phantom Menace (A New Hope’den 32 yıl öncesi)2. Star Wars Episode II: Attack of the Clones (A New Hope’den 22 yıl öncesi)3. Star Wars Episode III: Revenge of the Sith (A New Hope’den 19 yıl öncesi)4. Solo: A Star Wars Story (A New Hope’den yaklaşık 10 yıl öncesi)5. Rogue One: A Star Wars Story (A New Hope başlangıcının hemen öncesinde sonlanır)6. Star Wars Episode IV: A New Hope7. Star Wars Episode V: The Empire Strikes Back (A New Hope’den 3 yıl sonrası)8. Star Wars Episode VI: Return of the Jedi (A New Hope’den 4 yıl sonrası)9. Star Wars Episode VII: The Force Awakens (A New Hope’den 34 yıl sonrası)10. Star Wars Episode VIII: The Last Jedi (A New Hope’den 34 yıl sonrası)11. Star Wars Episode IX: The Rise of Skywalker (A New Hope’den 35 yıl sonrası),Evrendeki diğer yapımlar: The Clone Wars, Obi-Wan Kenobi, Star Wars: Rebels , The Mandalorian, TheBook of Boba FettUmarım çok sevdiğim bu seriyi sizlere güzelce anlatabilmiş ve henüz izlemeyenleri izlemeye teşvikedebilmişimdir. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere. May the force be with you :)22
23CEHENNEMAĞZI MAĞARALARI Memleketim Zonguldak Ereğli’nin merkezinde,antik dönemde “Acheron Vadisi” olarak bilinenbölgede bulunan Cehennemağzı Mağaralarıaslında üç farklı mağaradan oluşuyor: KiliseMağarası, Cehennemağzı (Heracles) Mağarası veAyazma Mağarası. Kilise Mağarası, Roma ve Bizans dönemlerindeibadet yapmak için kullanılmış. Hristiyanlık Romaİmparatorluğu’nca resmen kabul edilmediğindenilk Hristiyanlar burada ibadetlerini gizlicegerçekleştirmiş. Ayazma (Kutsal Su) Mağarası, bu üç mağaraiçinde en büyük olanı. Zemini taban suyu ile kaplıve insan eliyle yapılmış bu mağara diğer ikimağaraya su sarnıcı görevi görmüş. Heracles Mağarası ise içlerinde hikayesi en ilginçolan ve bu yazının ilerleyen kısmında sizlere dahagenişçe anlatmak istediğim, CehennemağzıMağaraları’na ismini veren Acheron’daki üçüncümağara. Burayla ilgili birkaç hikaye bulunsa da enöne çıkanı Herkül’ün efsanevi 12 görevinden ensonuncu ve en güç olanı,: Üç başlı CehennemKöpeği Kerberus’un bu mağaradan Hades’inÖlüler Ülkesi’ne inerek çıkarmasıdır. Efsaneyegöre Kral Eurystheus’un verdiği zorlu 12. görevitamamlayan Herkül, Kerberus’u yeryüzüneçıkarıp krala götürdüğünde kralın çok korkmasısebebiyle cehennem köpeğini tekrar ÖlülerÜlkesi’ne bırakmıştır. Herkül heykeliZonguldak Ereğli Bu nedenle mağaralar Hades’in yeryüzündeninilen yolunun girişi olarak kabul ediliyor. Mariandynler’i zorba yöneticiler olan Tiranlar’ınelinden kurtardığı için halk şükran ifadesi olarakburaya (Karadeniz Ereğli) Herakleia Pontika adıverilmiş. “Güçlü savaşçı” dediğimizde aklımıza gelenisimlerden biri olan Yunan mitolojisindeki adıylaHerakles veya Roma’daki adıyla Herkül; Tanrılartanrısı Zeus ve Alcmene’nin oğlu, tanrıça Hera’nınüvey çocuklarından sadece biriydi. Bebekliğindenitibaren Hera onu defalarca öldürmeye çalışsa dahiç yenilmeyen Herakles, ilk yenilgisini PrensesMegera ile evliyken bir gece Hera’nın onu deliliğesürüklemesiyle kendi üç çocuğunu istemedenöldürdüğünde yaşadı. Yaptıklarından sonra kendihayatına son vermek isteyen Herakles,Theseus’un desteğiyle gerçek bir “kahraman”olarak cezasını çekip yaşamayı seçti. Ruhunu temizleyebilmek ve Apollo’nun verdiğiuzun ve zorlu cezasını çekmek için ona neredeyseimkansız on iki farklı görev verecek olan kralEurystheus’a hizmet etmeye başladı. Bu yazıdasizlere Herakles’in 12 görevini ve son görevinitamamladığı yer olan memleketim KaradenizEreğli’de bulunan “Cehennemağzı Mağaraları”nıanlatmak istiyorum.HERAKLES’İN ŞEHRİ:ACHERON Sude TÜNELHerakles LahidiKayseri Arkeoloji Müzesi
244- Erymanthos Dağı’nda yaşayan büyük yabandomuzunu yakalamak: Erymanthos yaban domuzunu sağ getirmesiemredilen Herakles, onu uzun arayışlarındansonra bulduğunda ölümcül kovalamacasınabaşladı, Avına nefes aldırmadan durmadan koştuve yaban domuzunu derin bir mağarada karlakaplı bir yar içine düşürdü. Ardından hayvanıayaklarından bağlayarak Kral Eurystheus’unönüne getirdi. Kral bu hayvanı gördüğündedehşete kapıldı ve onu büyük bir heykelin içinesakladı.5- Kral Augias’ın ahırlarını temizlemek: Kral Augias’ın üç binden fazla sığırdan oluşan birsürüsü vardı. Bu sürü çitle çevrili bir alandaydı.Gübre biriken ahırlar uzun yıllardırtemizlenmemişti. Bu nedenle ülkede toprakverimsizleşmişti. Eurystheus bu görevi Herakles’iküçük düşürmek için vermiş olsa da o Kral Augiasile sürünün onda biri karşılığında bir gündetemizlemek üzere anlaştı. Alpheios ve Peneiosadındaki iki büyük nehrin yataklarını birleştiripahırlara doğru kazıldığı hendeğe yöneltti ve birgünde temizliği bitirdi. Ancak Eurystheus bugörevi ücret karşılığında yaptığını anlayınca, bugörevi iptal etti.6- Stymphalos kuş sürüsünü Arkadia’dakigölden kovalamak: Arkadia’daki Stymphalos gölü kıyısında etrafıdikenli çalılarla kaplı bir bataklığın ortasındainsan etiyle beslenen bu kuşlar tüylerini ok gibikullanıyordu, çok tehlikeliydiler. Herakles buvahşi kuşları kovmak için tanrıça Athena’nın onaarmağanı tunç zilleri kullandı. Çıkardığı güçlüsesle yuvalarından havalanan kuşları oklaöldürdü.Herakles’in 12 Görevi 1- Nemea aslanını öldürmek: Herakles’in ilk görevi Poleponnes Ormanları'nadehşet saçan Nemea aslanının derisini KralEurystheus’a götürmekti. Bir elinde oku, diğerelinde Budaklı sopasıyla aslanın peşine düştü.Herakles’in cesaretinden korkan aslan, birmağaraya kaçtı. Mağaranın çıkışını kayalarlakapattıktan sonra Herakles sopasıyla aslanınkafasına vurup sersemletti, ardından da aslanınboğazını kollarının arasına aldı ve aslanı boğaraköldürdü. Aslanın hiçbir okun delemediği postunuaslanın kendi pençeleriyle soyarak kendine zırhyaptı, uzun yolculuğuna devam etti.2- Lerna Ejderini (Lerna Hydra’sı) öldürmek: Hydra, koca gövdesinin üzerinde yılana benzerdokuz boynu üzerinde dokuz kafası olan birbataklık ejderiydi. Ejder köylülere, sürülere zararveriyordu. Herakles alevli oklarıyla ejderibataklıktan kovmaya çalışıp Budaklı sopasıylaejderin kafalarını parçalamaya çalıştı ama gidenkafaların yerine ikişer kafa çıktığını gördü. Bununüzerine İolaos’tan yardım istedi, yakındaki ormanıateşe verip ateşten kor halinde odun getirmesiniistedi. Kesilen Ejder başlarının yeniden çıkmamasıiçin ateşle dağladı, sonunda ejderi parçaladı vekestiği kafaları toprağa gömdü. 3- Altın boynuzlu Kyreneia geyiğiniyakalamak: Altın boynuzlu tunç ayaklı bu dişi geyik tanrıçaArtemis’e kutsanmıştı ve öldürülmesi yasaktı. Bunedenle Herakles geyiği yakalayabilmek için bir yılboyunca peşinden koşarak onu kovaladı. Geyiksonunda yorgun düşüp önce Artemis’in dağınakaçtı ardından Ladon Nehri'nin kenarındaatlamakta tereddüt ettiğinde Herakles onuyakaladı ve Krala götürdü. Cehennemağzı MağarasıZonguldak EreğliHerkül ve Erymanthian Yaban DomuzuLouis Tuaillon-Berlin Tierpark
Kaynaklar:https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/zonguldak/gezilecekyer/cehennemagzi-magaralarihttps://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/31721 https://muze.gov.tr/muze-detay?11- Hesperidleri’n altın elmalarını getirmek: Altın elmalar Tanrıça Gaia tarafından Hera’yaevlilik hediyesi olarak verilmişti. Hera, elmalarıAtlas dağının eteğindeki bahçesine dikmiş,çalınmasını önlemek için başlarına Hesperidler ileyüz kollu bir ejderha dikmişti. Herakles bu altınelmaları almak için yola çıktı. Yolculuk sırasındaak saçlı yaşlı deniz tanrısı Nereus’u bulup onaelmalara nasıl ulaşacağını sordu. Nereus,Herakles’e elmaları kendi eliyle toplamamasını,Atlas’a toplatması gerektiğini söyledi. Bahçeyevarır varmaz Atlas’tan elmaları toplamasını istedi.Atlas ise hemen kabul etti. taşıdığı gök kubbeyiHerakles’e devredip elmaları toplamaya gitti.Elmalarla geri dönen Atlas’a özgürlük cazip geldive elmaları krala kendisinin götürebileceğinisöyledi. Herakles bu isteği kabul etmiş gibi yaptıve başının altına destek olmak için Atlas’tan yükükısa süreliğine tutmasını istedi. İnanan Atlaselmaları yere bırakır, gök kubbeyi tekrar omuzlar.Bunu fırsat bilen Herakles de elmaları yerdenalarak oradan uzaklaşır. 12- Üç başlı köpek Kerberos’un getirilmesi ve“Cehennemağzı Mağaraları’nın Hikayesi: Herakles, görevlerinden en zoru ve sonuncusuolan görevini tamamlamak için Yunanlılar’ınKolkhis Ülkesi’ne altın postu aramak için yaptıklarıArganaut seferine katıldı. Galos Adası’ndan yolaçıkan Argonotlar bugün Zonguldak’ın ilçesi olanEreğli’ye uğradı. Burada bulunan CehennemağzıMağarası, yeraltı dünyasının ve ölüler ülkesitanrısı Hades’in ülkesinin girişiydi. Kerberos isimliüç başlı, yılan kuyruklu köpek ise Hades’inÜlkesi’ni bekliyordu. Herakles daha önce hiçbirölümlünün sağ olarak dönemediği bu mağarayagirdi, Athena ve Hermes’in yardımlarıylaKerberos’u yakalayıp Eurystheus’a götürdü.Köpeği görünce kral dehşete kapıldı veKerberos’u geri gönderdi.7- Poseidon’un Minos’a verdiği kontrol edilmezGirit boğasını getirmek: Kral Minos’a Poseidon tarafından kurban edilmesiiçin verilen boğa o kadar heybetli ve güçlüydü kikral bu hayvanı kurban etmeye kıyamamıştı.Poseidon sözünü tutmayan krala çok kızdı Veboğayı kontrol edilemez bir hale soktu.Eurytheus, Herakles’e Girit boğasıyla savaşmaemri verdi. Boğayı öldürmeden getirmesigerekiyordu. Herakles Girit Adası’na gitti veboğayı görür görmez üzerine saldırdı,boynuzlarından yakalayıp krala sundu. 8- Diomedes’in atlarını yakalamak: Troya Kralı Diomedes’in 4 atı insan etiylebesleniyordu. Diomedes, fırtınaların kıyıyavurduğu insanları atlarına yem olarak veriyordu,Eurystheus bu sefer Herakles’e atları Miken’egetirmesini emretti. Herakles Kral Diomedes’izalimliğinden dolayı cezalandırıp öldürdü,cesediyle de atlarını besledi. Atlar bu sayedeHerakles’in emri altına girdi. 9- Amazonlar Kraliçesi Hippolyta’dan kemerinialmak: Bu kemer, Savaş Tanrısı Ares tarafından KraliçeHippolyta’ya hediye edilmişti. Kral Eurystheus’unkızı Admete, o muhteşem kemeri kendisine istedi.Kral kızını sevindirmek için Herakles’e kemerialmasını emretti. Herakles Themiskyra’ya gitti vedurumu kraliçeye anlattı. Hippolyta kendi isteğiile kemeri Herakles’e verdi. Bu sırada Hera,Amazon kılığına girmiş ve savaşçılara Herakles’inkraliçelerini öldüreceğini söyledi ve Amazonlarlaarasında savaş çıktı. Kandırıldığını düşünenHerakles kraliçe Hippolyta’yı öldürüp kemeri alıporadan uzaklaştı. 10- Geryoneus’un sığırlarını getirmek: Uzak batıda bir adada yaşayan Geryoneus, belhizasından yapışık üç adam formunda bircanavardı. Kızıl sığırlardan oluşan sürüsünü çiftbaşlı köpek Orthos koruyordu. Eurystheus, busefer de Herakles’i Geryoneus’un sığırlarınıgetirmesi için görevlendirdi. Herakles, köpeğisopasıyla döverek öldürdü ve sığırları götürdüğüsırada canavar karşısına çıktı. Canavarı Lernaejderinin kanına batırdığı oklarıyla öldürenHerakles, Yunanistan’a varacağı sırada Hera’nıngönderdiği sığır sineği sürünün başına bela olduve sürüyü dağıttı. Herakles büyük zorluklarlasürünün bir kısmını toplayabildi ve krala getirdi. 25
1 Mayıs Nedir? 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı, işçi veemekçiler tarafından dünya çapında kutlananbirlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü.Dünya üzerindeki pek çok ülkede, resmî tatilolarak kabul edilmektedir.Neden 1 Mayıs? 1 Mayıs öncesi Amerika'da başlayanhareketlerden sonuç alınamayınca işçiler grevegitmeye karar verdi. 1 Mayıs 1886’da genel greve gidilecek ve işçiler ogünden sonra 8 saatten fazla çalışmayacaklardı.Temel slogan şuydu: Sekiz saat çalışma, sekiz saatdinlenme, sekiz saat canımız ne isterse! 1 Mayıs sabahı birçok yerde ve özellikle sanayikentlerinde işçiler iş bırakarak sokaklara çıktılar.Tüm tehditlere ve baskılara rağmen Chicago’da80 bin, Amerika genelinde ise 350 bin işçi greveçıktı. Bir gazete o günü şöyle anlatmıştı: Fabrikabacaları tütmüyor, öylece terk edilmişler, her şeypazar sabahlarını andırıyor. Emek bir tür evrenselböcek tarafından sokuldu, çılgınca dans ediyor!İşçiler neden harekete geçmek zorundaydı? Bu yıllarda, çalışma koşullarını düzenleyen veişçilerin haklarını güvence altına alan bir yasaldüzenleme dahi yoktu. Tüm yasalar egemensınıfların lehine düzenlenmişti. Çalışma koşulları korkunçtu. Çocuklar da dâhilkadınlar ve erkekler günde 14-16 saat çalışıyor,tek bir odada 50 işçi yatıp kalkıyordu. Çocuklarmakine başında yemek yiyemedikleri için bitkindüşüyor ve uzun süre ayakta kaldıklarından ötürüomurgaları kayıyordu. Bir yazar: Ahlâkın vedoğanın, yaşın ve cinsiyetin, gecenin ve gündüzünbütün sınırları yıkıldı, diyerek bu duruma dikkatçekmekteydi. Gece ile gündüzün birbirine karıştığıbu dönemde işçiler sürüklendikleri sefilcekoşullar ve aşırı çalışmadan dolayı daha 40 yaşınagelmeden kapitalizmin kurbanları arasındayerlerini alıyorlardı.İŞ İŞÇİ EMEK EKMEKAhmet DEMİRTAŞ26Kanlı Grevler İşçi, emekçi olup köle gibi çalıştırılan insanlar budüzene dur demeye, bu yozlaşmış sisteminçarkına çomak sokmaya kararlıydı ve baştakapitalizmin kalbi olan Chicago olmak üzere tümAmerika’da grevler başladı. Amerikan burjuvazisidevreye kolluk güçlerini soktu. Polisler ve askerlerneredeyse her greve müdahale ediyor, çok sertdavranıyorlardı. İşçilere ateş ediliyor, her günyüzlerce işçi hayatını kaybediyordu. Direnişekatılan işçiler kara listeye alınıyor, hiçbir yerde işbulamıyorlardı. New York Tribune gazetesi şöyleyazıyordu : Onlara birkaç gün silah diyeti verinbakalım, o tür ekmek hoşlarına gidecek mi?‘’. Birbaşka gazete ise “serseri güruha” karşı elbombası kullanılmasını öneriyordu. İşçi sınıfınagözdağı vermek amacıyla 10 maden işçisi, gizli birörgüte üye oldukları ileri sürülerek idam edildi.Kanlı Grevlerin Sonuçları İşçi sınıfı ilk dönemler 14-16 saat olan mesaiyi12saate çekmek için uzun bir savaş verdi. 13 yaş vedaha alt yaşlardaki çocukların günde 12 saatçalışması için yürütülen mücadele bile burjuvaziyidehşete düşürmüştü. Bunu kabul edilemezbuluyorlardı. Sonuçta fabrikaların işçiler olmadançalışamayacağını bildikleri için kabul ettiler. Amahiçbir kanunda, antlaşmada veya belgede yazılıolmadığı için çoğu yerde uygulanmadı. Ama hareketler başarısız da olmamıştı bir şeylerdeğişmeye başlıyordu. Zamanla 8 saatlik iş günübirçok ülkede resmen kabul edildi. 1 Mayısböylece işçilerin birlik ve dayanışmasını yansıtanbir bayram niteliğini kazandı. Türkiye'de 1 MayısÜlkemizde ilk kez 1923'te resmî olarakkutlanmıştır. 2008 Nisan'ında, "Emek veDayanışma Günü" olarak kutlanması kabuledilmiştir. 22 Nisan 2009 tarihinde TBMM'dekabul edilen 5892 sayılı yasanın, 27 Nisan 2009'daResmi Gazete 'de yayımlanarak yürürlüğe girmesiile 1 Mayıs resmi tatil ilan edilmiştir.
Evvveeet sevgili okuyuculaaar. Mayıs ayında Meryem Ana’nın Mutfağı’ndan herkese merhabalar. Bu aymisafirim Çiğdem, kendisi en yakın arkadaşlarımdan biri ve mutfağıma aldığım ilk konuğum. İlk olduğuiçin bu seferlik onu özel hissettirelim istedim, en sevdiği yemeği sorduğumda bana Fellah Köftesi veİskender cevabını verdi. Gönül isterdi ki size İskender tarifi vereyim ama onu da restoranlar yapsın,işlerini ellerinden almak istemem. Şaka şaka. zaten çok da iyi yapabileceğimi düşünmüyorum. Çiğdemoturma odasında oturuyor, misafir olarak geldiği için ona iş yaptırmayacağımı düşünüyor olmalı.Maalesef asıl zor işleri ona yaptıracağız. Çiğdeeeeeeeeeem kalk hadi yardıma geeeeeel! Ben mutfağıayarlayadurayım, Çiğdem de sizinle biraz sohbet etsin. Ona iyi davranın, çok korkutmayın olur musevgili okuyucularım.MALZEMELER·2 su bardağı köftelik bulgur·3 su bardağı sıcak su·3 yemek kaşığı un·1 yemek kaşığı domates salçası·1 yemek kaşığı biber salçası·1 tatlı kaşığı tuz·1 adet yumurta·1 tatlı kaşığı kimyon Haşlamak için;·Su·1 çay kaşığı limon tuzu·1 çay kaşığı tuz Sosu için;·1,5 çay bardağı zeytinyağı·5-6 diş sarımsak·2 yemek kaşığı biber salçası·4 adet domates rendesi·Tuz·MaydanozMERYEM ANA'NIN MUTFAĞI Meryem Ebrar Kaman - Çiğdem ZARARSIZ27Ebrar mutfağa geçtiğine göre ben de biraz Ebrar’ı öveyim. Ciddençok güzel yemek yapar ama biraz(!) elinin ayarı yok. Bir keresinde okadar çok salata yaptı ki 5 kişi bir salatayı bitiremedik. Biz Ebrar’laKonya’dan geliyoruz. Buna ek olarak Ebrar Kayserili, yanianlayacağınız Anadolu’nun bağrından kopup geliyoruz. Bu yüzdenİç Anadolulular bilir bizim için hamur işi çok önemlidir. Ama bununkonumuzla alakası yok. Neyse, hadi artık yemek hazırlama vakti. Önce hamuru hazırlayalım sevgili okuyucular.Biraz derin bir kabın içine 2 su bardağı ince bulgur koyun, hani kısıryaparken kullandığımız, bu arada kısır yapmayı da yemeyi de çokseverim. Bir ara kısırlı bir gün menüsü tarifi mi versek? Bulgurun üstüne 3 su bardağı sıcak su ekliyoruz. Üzerini streçfilmle kapatıp bulgurun suyu çekmesini bekliyoruz, beklerkenÇiğdem’le Nisan sayısında hazine avı yazısındaki yer hakkındakonuştuk, biz bulduk sanırım sevgili okuyucular.. Ya siz?Siz düşünedurun, bizim bulgurumuz suyunu çekti, şimdi üstüneyaklaşık üç yemek kaşığı un, damak tadımıza göre yaklaşık 1,5 tatlıkaşığı tuz, bir yemek kaşığı biber ve domates salçası, isteğe görebiraz kimyon ekliyoruz. Karıştırırken sıcak suyu azar azar eklersenizişiniz çok daha kolay olacaktır. Karışımımız iyice soğuduğunda iseüstüne bir yumutayı da ekleyerek tekrar karıştıralım. Unu bir andaeklemiyorsunuz değil mi sevgili okuyucular? Burada hamuru yoğurmak için özel olarak Konya’dan getirttiğimiz Çiğdem Hanım’ı kullanacağız.Kendisi küçük gibi görünse de güzel hamur yoğurur, yani umarım öyledir. Yoksa Mayıs sayısında açkalacağız. Evet, güzel hamur yoğururum arkadaşlar. Yazının başında da dediğim gibi hamur işi biz Anadolululariçin çok önemli bir mesele. Kulak memesi kıvamına gelene kadar hamuru yoğuruyorum ve bu aradaEbrar Hanım’ın o bülbül sesinden şarkılar dinliyorum. Ortam sıra gecesi gibi olsa da Ebrar ve dinlediğielit şarkılar bütün ambiyansı bozuyor. Bu ay Nemrut’un Kızı türküsünü çalması için çok uğraş verdim
yapışmaması için önemli. Daha sonra yaptığınızhamur miktarına göre bir tencereye su koyun vekaynatın, içine bir çay kaşığı limon tuzu ve tuzatın. Su kaynadıktan sonra hamurları içineatabilirsiniz. Çok sert olmadan, ara ara tencereyikarıştırın sevgili okuyucular, hamurlarınparçalanmasını istemeyiz.Hamurlar haşlanırken gelin bir yandan da sosunuhazırlayalım. Sos için zeytinyağını tavamıza döküpüzerine ince kıyılmış sarımsakları ekleyip kokusuçıkana kadar kavuralım. İşte, en can alıcı nokta…Tüm mutfak mis gibi sarımsak kokarken anıntadını çıkarın lütfen. Bu arada ocaktaki hamurlarıunutmayııın! Onları kevgirle çıkarıp tabaklarakoyduktan sonra kavurduğumuz sarımsağınüzerine iki yemek kaşığı biber salçası ekliyoruz.Salçayı da kavurduktan sonra Çiğdem’e silahzoruyla rendelettiğimiz dört orta boy domatesi deekleyip kavurmaya devam ediyoruz. Daha sonradamak tadınıza göre tuz ve baharat ekleyerektavanın altını kapatabilirsiniz. İşte en güzel yeregeldik: Tabaklara dağıttığımız köftelerin üstünemis gibi kokan sosumuzu ekliyoruz ve gözümüzeçok daha güzel gözüksün diye ince kıyılmışmaydanozu köftemizin üzerine ekliyoruz. Yanınabir de ayranla mis gibi bir yemek yaptık sevgiliokuyucular! Bizimki gerçekten harika oldu, yasizinkiler?28 ama hanımefendi yine sadece kendinin dinlediğişarkılardan birini çaldı. Lütfen şu kıza bir şey diyin,biraz anladığımız dilde çalsın. Son çevirmemi deyaptıktan sonra sıra işin en uğraştırıcı bölümühamura alyuvar şekli vermede. Bunun içinöncelikle el ayasına su sürüyoruz. Yanınıza birkaseye de su almayı unutmayın, çok işimizeyarayacak. Suyu elimize sürdükten sonrahamurdan küçük (isteğe göre değişebilir) parçalaralıp elimizle yuvarlıyoruz. Sonra da serçeparmağımızla top haline getirdiğimizhamurumuza fazla baskı uygulamaktan kaçınarak(dikkat etmenizi öneririm) bastırıyoruz. İşte bukadar basit! Ve bilmem kaç defa bunutekrarlıyoruz. Bunu yaparken yanınızda Ebrar gibihamarat ve hünerli birinin olmasına dikkat edin.Ebrar'la beraber biz bunları son halinegetireduralım ben sözü mutfağın üstadı Ebrar’abırakayım. Çiğdem’e iltifatları için ne kadar teşekkür etsemaz sevgili okuyucular. İnsan iltifatları duydukçayemek yapmak için yaratıldığını düşünüyor amaben bu oyunlara kanmam. Bulaşıkları tabii kiÇiğdem yıkayacak. Şaka şaka... misafire bu kadarda sert davranmayalım. Bu arada son şekilleriniverdiğimiz hamurları unladığımız tepsiye koyalım,bu hamurların Fotoğraflar: https://www.nefisyemektarifleri.com
FOTOĞRAF VE FOTOĞRAFÇILIK Fotoğraf, tarih öncesi dönemlerde insanlarıngördüklerini, yaşadıklarını başkalarıylapaylaşmak, anlatmak veya anımsamak için kildenboyalarla mağara duvarlarına çizip kazımalarınakadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Fotoğrafçılık günümüzde hayatımızın tamameniçine girmiş olup, doğduğumuz günden itibarenher gün yüzlerce fotoğraf görmekteyiz. İnsanlarfotoğraf makineleriyle gezip gördükleri yerleri,yaşamlarını, özel anlarını kalıcılaştırıp belgelemekamacıyla fotoğraflamaktadır. Çocuklarının ilkgülüşleri, ilk adımları, ilk doğum günleri, okuldakiilk günleri, evlilik törenleri, ilk gördükleri mekanlarherkesin fotoğraflamak istediği konulardır. Dahasonra aynı duyguları tekrar yaşamak için,çevresindeki insanlarla, hatta hiç tanımadıklarıinsanlarla paylaşarak bu durumdan haz alırlar. Fotoğraf Yunancada ışık anlamına gelen photosve çizmek anlamına gelen graphos kelimelerindemeydana gelip ışıkla çizmek anlamını taşır.Görüntünün optik ve kimyasal süreçlerdengeçerek bir yüzey üzerine sabitlenmesiyle oluşur.Günümüzde ise kimyasal kısmın yerini elektronikbir parça olan sensör almıştır. Tarihte ilk fotoğraf1826 ya da 1827 yılında Nicéphore Niépcetarafından Fransa’daki evinin penceresinden 8saat pozlayarak oluşturulan helyografidir. Butarihten kısa bir süre sonra 1850’li yıllardaOsmanlı Devleti’nde kullanılmaya başlamıştır.Sultan II. Abdülhamid ise İmparatorluğun herköşesine fotoğrafçılar vazifelendirerek OsmanlıDevleti’nin ilerlemesini ve modernleşmesinigösteren resimler çektirmiştir. Böylece binlercefotoğraf toplayıp bu fotoğrafların bir kısmını seçipalbümler yaptırdı. İçlerinden iki tanesinipropaganda olarak Amerika ve İngiltere’yearmağan etti (Georgeon, 2016, s.17). Fatih Mehmet GÖK29 Sanayi devriminden sonra fotoğraf insanlarınhayatına iyice girmeye başladı. Bu durum bir süresonra fotoğrafçılar için birlik olma ve bir çatıaltında toplanma ihtiyacını beraberinde getirdi.Dünyada fotoğraf derneklerinin çatısını 1950yılında İsviçre’nin Bern kentinde kurulan TheInternational Federation Of Photographic Art(FIAP) oluşturur. Türkiye’de ise bu çatı görevini2005 yılında Ankara’da kurulan Türkiye FotoğrafSanatı Federasyonu (TFSF) kendisine üyederneklerle yürütmektedir. Türkiye’de 150civarında fotoğraf derneğinin 64 tanesi TFSF’yeüyedir (TFSF, 2022). Türkiye’de fotoğrafdernekleri, Türkiye’nin ilk fotoğraf derneği olanTürkiye Amatör Fotoğraf Kulübü (TAFK)’nünkurulmasıyla başlamıştır. 1950 yılında Ankara’dakurulan TAFK’ın kuruluş amacı, yurt içindefotoğraf ve filmciliği teşvik etmek, meraklılarınayetişme ve olgunlaşma imkanlarını hazırlamak,yurt dışında ise ülkemizi ve Türk fotoğrafçılığınıtanıtmaktır. Giresun ilinde ise 2001 yılında kurulan GiresunFotoğraf Sanatı Derneği (GİFOD) ve 2011 yılındakurulan Giresun Gezgin Fotoğrafçılar Derneği(GEZFOD) adında iki fotoğraf derneği bulunmaktaolup yaptıkları faaliyetlerle Giresun ilinin tanıtımıve çekiciliğini artırmak için çeşitli çalışmalaryapmaktadırlar. Fotoğrafçılık etkinliklerinin başında fotomaratonlar gelmektedir. Foto Maraton, belirlenentarihlerde, belirlenen güzergahlar içerisindeçekilen fotoğrafların değerlendirilmek üzeredüzenleme kuruluna teslim edilmesiyle sona erenbir fotoğraf yarışması türüdür. İlimizde son onyılda düzenlenen foto maratonlara ait sayısalveriler aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.
Bu foto maratonlar esnasında Giresun’a yüzlerceyerli ve yabancı fotoğraf sanatçısı gelip, şehrinher bölgesinden görüntüler almışlardır. Fotomaratonlardan elde edilen ödül ve sergileme alanfotoğraflar, telif haklarını da elinde bulunduranpaydaş kurumlarca çeşitli tanıtım faaliyetlerindekullanılmıştır. Binlerce takipçisi bulunanfotoğrafçılar, bu fotoğrafları kendi sosyal medyahesaplarında da paylaşarak çok geniş kitlelereulaşmasına katkı sağlamıştır. İyi yorumlanan birfotoğraf, insanları gitmedikleri yerlere götürür,tanımadıkları insanlarla tanıştırır ve görmediklerikültürler hakkında bilgi sahibi yapar (Barthes,1992, s.37). 2015 yılında yapılan foto maratondansonra Mavi Göl’ün bilinirliği hızla artmış, GiresunValiliğinin açıklamasına göre “2019 yılının 9 aylıkdönemi içerisinde Kuzalan Tabiat Parkı ve MaviGöl'ü 60 bin yerli ve yabancı turist ziyaret etti”(www.sabah.com.tr). Bu örnekte de olduğu gibifotoğraf aktiviteleri, turistik çekicilikleringeleneksel medya ile internet medyasındagörülmesine ve tanıtımına önemli katkılarsağlamaktadır.Mavi Göl’den bir görünüm.Fotoğraf: Fatih Mehmet Gök Mavi Göl gibi Giresun iline ait turistik çekiciliklerinfotoğraflarıyla süslenmiş bir otobüsten görünüm.Fotoğraf: Erhan AydınAnadolu Jet firmasının tanıtım dergisinde Giresun iline aitmanzaraların (Mavi Göl) yer aldığı bir sayfanın görüntüsü Kokol & Yeşilçiçek & Bora, Anadolu Jet Magazin, 2019 30Büyük kentlerde yaşayan insanlar, tatil ve haftasonu gibi günlerde kırsal yöre ya da manzarazenginliği olan alanlarda rekreasyon olanağıaramaktadırlar. Manzara zenginliği olanbölgelerde bulunan dağlar, deniz, göl ve akarsukıyıları kitle turizmine açılmıştır (Koç veŞahin,1999). Bu tür mekanlarda gerçekleştirilenturizm ve rekreasyon faaliyetlerinde fotoğrafçekme ve foto safari oldukça sıklıkla yapılan biraktivitedir ve gezilen destinasyonlardakideneyimlerin ve anıların kalıcılığının oluşmasınada katkı sağlamaktadır. 14-18 Ağustos 2019 tarihleri arasında düzenlenenGiresun’da Kültür ve Yaşam konulu fotomaratonda ödül ve sergileme kazananfotoğraflar, hava yolu taşımacılığı yapan birfirmanın (Anadolu Jet) tanıtım dergisinin Kasım2019 sayısında bulunan 20 sayfalık Giresun ilitanıtım bölümünde yerini aldı.KaynakçaBarthes, Roland (Çev: Reha Akçakaya). (1992). CameraLucida. İstanbul: Altıkırkbeş Yayınları.Georgeon, F. (2016). Sultan Abdülhamid’in Hayali: Osmanlıİmparatorluğunu Düvel-i Müazzama Haline Getirmek,Yıldız Sarayı Sohbetleri, Sultan II. Abdülhamid Uygulamave Araştırma Merkezi, s.13-19.Koç, N., Şahin, Ş., 1999. Kırsal peyzaj planlaması. Ankara:Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayın No: 1509 (463).Kokol, F.; Bora, E. (2019). Karadeniz’de Yağmurlu BirLiman: Giresun, Anadolu Jet Magazin, Sayı:123, s.20-21.Kokol, F.; Yeşilçiçek, M.; Bora, E., (2019). Karadeniz’deYağmurlu Bir Liman: Giresun, Anadolu Jet Magazin,Sayı:123, s.26-27.Anadolu Jet firmasının tanıtım dergisinde Giresun iline aitmanzaraların yer aldığı bir sayfanın görüntüsü (Kokol &Bora, Anadolu Jet Magazin,2019 )
1974 yılında Giresun’da doğdum. İlk, Orta ve Liseöğrenimini Giresun’da tamamladım. AnadoluÜniversitesi Kamu Yönetimi ve ardından da RadyoTelevizyon Programcılığı ile Fotoğrafçılık veKameramanlık bölümlerini bitirdim. GiresunÜniversitesi Eko Turizm Rehberliği alanındayüksek lisans yapmaktayım. İlkokuldan itibaren sporun hemen her dalındafaaliyet gösterdikten sonra, uzun yıllar lisanslısporcu olarak bisiklet sporuyla ilgilendiğimden,yarışlar için gittiğim çeşitli şehirleri fotoğraflamaimkanı buldum. Aynı zamanda ortaokulyıllarımdan itibaren elimden hiç fotoğraf makinesidüşmediğinden ailemin, okul ve sporarkadaşlarımın albümlerinin hatırı sayılırmiktarını doldurma imkanı sağladım. 2012 yılında, Giresun’da bulunan iki fotoğrafderneğinden biri olan ve yeni kurulan GiresunGezgin Fotoğrafçılar Derneği (GEZFOD)’ nekatıldım. Birçok yarışma, teknik eğitimler vefotoğraf gezileri sayesinde fotoğrafa bakışım, anıfotoğrafçılığından sanat ve teknikleharmanlanarak farklı bir boyut kazandı. Fotoğrafıbakarak çekerken, görerek çekmeye başladım.Yirmi yıl bilişim sektöründe çalıştıktan sonrahobimi işimle değiştirmeye karar verdim. HalenGiresun Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkilerKoordinatörlüğünde çalışmaktayım. Aynızamanda Giresun Gezgin Fotoğrafçılar Derneği(GEZFOD)’nin dört dönemdir başkanlığınıyürütmekteyim. Fotoğraflar:Fatih Mehmet Gök Bu yıldan itibaren de Giresun ÜniversitesiFotoğraf Sanatı Kulübü (GÜFSAT)’ndeöğrencilerimize yönelik Halk Eğitim desteklifotoğrafçılık eğitimleri vermeye başladım.Ülkemizin çeşitli coğrafyalarından gelenöğrencilerimize vereceğimiz temel fotoğraf eğitimisayesinde onların da bakmaktan görmeyegeçmelerini, kadrajlarını fotoğraf teknikleriylezenginleştirerek daha çekici görsel objelerlesüslemelerine yardımcı olmayı amaçlamaktayım.Bu sayede fotoğraf gezileriyle de şehrimizingörsel güzelliklerini fotoğraflayıp ileride birerkültür elçileri olmaları en büyük mutlulukkaynaklarımdan biri olacaktır.31
Sıra Arkadașım TıbbyelHjyen & Ağız Sağlığı Eğtm
Dyabet & Tansyon Ölçüm Etknlğ
İnstagram @grutibbiyelilerWhatsAppMail tibbiyelilertoplulugu@gmail.comMAYIS 2022