Beyza KaraDelfina Zenan Tekeege maiElif Neva GünaslanHayrunisa ParlakHüsam Alaghairem Karabagibrahim Paksoyismail Ali ToprakLara MusulogluMariam NasserNisa BirelliNorsin RajjoubM. Eren ÖzgözenMualla ÖztekinM. Eymen AkyelM. Selma ÖztürkGülfidan AtadanDogu Kaan DericiBaver YaprakAlma AlhamoudZeynep Sude UgurYahya KaplanZ. Ada Dalar
Kültür için Alan tarafından desteklenen Ortak Hikâye projesi kapsamında hazırlanan bu kitap, Gaziantep’te yaşayan 6 – 14 yaş aralığındaki çocuklar tarafından yazıldı ve resimlendi.Proje web sitesi: www.hikayeortak.comYazanlar ve Resimleyenler:Editör: Aslı GökgözTasarım Uygulama: Pelin Güngör ŞerbetçiTürkçeden Arapçaya Çeviren: Dua Elneccar Son Okuma: Aynur BarkınBaskı ve Cilt: ERTEM BASIM Ltd. Şti./ANKARA Başkent Organize Sanayi Bölgesi 22. Cadde No: 6 Tel: (0312) 640 16 23 Faks: (0312) 640 16 24Malıköy – Temelli - AnkaraBirinci Baskı: Kasım 2021 (1000 adet)ISBN: 978-605-06148-7-9Yayınevi sertika no: 41730Matbaa sertika no: 48083iletisim@uyurgezerkitap.comwww.uyurgezerkitap.comÇocuklar tarafından yazılıp resimlenen bu kitap, bedelsizdir. Kitaba proje web sitesinden erişebilirsiniz. Kitabı içeriksel olarak değiştirmemek, atıf yapmak koşuluyla ve tüm ticari kullanımlar haricinde kullanabilirsiniz.Abdulkadir Taşcı, 11 yaşAlma Alhamoud, 9 yaşAyşe Feyza Kılıç, 9 yaşAyşenur Kınal, 13 yaşAziz Emir Zateroğulları, 11 yaşBaver Yaprak, 13 yaşBeyza Kara, 12 yaşDelfina Zenan Teke, 8 yaşDeniz Kaan Taşçı, 8 yaşDoğu Kaan Derici, 8 yaşDöne Şevval Korkmaz, 13 yaşEge Mai, 8 yaşEgemen Yılmaz, 10 yaş Elif Aydın, 8 yaşElif Begüm Kavuş, 8 yaşElif Neva Günaslan, 8 yaş Gülfidan Atadan, 12 yaşHatice Bartık, 8 yaşHayrunisa Parlak, 14 yaşHüsam Alagha, 10 yaşİbrahim Paksoy, 12 yaşİrem Karabağ, 10 yaşİsmail Ali Toprak, 9 yaşLara Musuloğlu, 10 yaşLina Arıkan, 11 yaşMariam Nasser, 12 yaşMehlika Selma Elif Öztürk, 10 yaşMehmet Eymen Akyel, 10 yaşMehmet Mete Göğüş, 8 yaşMevce Kaygısız, 11 yaşMualla Öztekin, 13 yaşMuhammed Şamil Gündüz, 9 yaş Mustafa Eren Özgözen, 12 yaşNisa Birelli, 9 yaşNorsin Rajjoub, 10 yaşRana Kırık, 12 yaşŞevval İbin, 13 yaşYahya Kaplan, 8 yaşZeynep Ada Dalar, 10 yaşZeynep Sude Uğur, 13 yaş
TeşekkürOrtak Hikâye projesinin her aşamasında, mesafelere rağmen birlikte çalışarak çocukların hayallerini gerçekleştirmelerine destek olan ve çocukların seslerini çoğaltmalarını kolaylaştıran hayal ortaklarımız Arzu Altundiş, Dua Elneccar, Ege Mai Gökgöz, Gökhan Gökgöz, Israa Aljasem, Pelin Güngör Şerbetçi,Şehadet Gerçek, Tuba Aydeğer Proje boyunca öneri ve katkılarını esirgemeyen, çevrimiçi ve yüz yüze atölyelerde çocukların bilgi ve deneyim kazanmalarına destek olan değerli konuklarımızEmel Gürses, M. Banu Aksoy, Nilay Yılmaz, Saadet Sevinç Doğan, Tülin Kozikoğlu, Uğur Altun, Yıldıray Karakiya Çocukları projenin her aşamasında destekleyen değerli velilerimiz ve proje boyunca hayallerinden vazgeçmeyen tüm çocuklaraÇok teşekkür ederiz.
Önsöz Kültür için Alan tarafından desteklenen Ortak Hikâye projesi, Gaziantep’te yaşayan çocukların ortak hayali olarak 2021 Mayıs ayında yola çıktı. Gaziantep’te yaşayan ve ortak bir hikâyenin kahramanı olan çocukları bu kez kendilerinin şekillendirecekleri bir hikâye etrafında bir araya getirmek istedik. Farklı hikâyelerle büyüyen, Gaziantep’in heterojen kimliğini temsil eden çocukların kolektif bir hikâye şekillendirmelerini amaçladık. Kültürel, sınıfsal, etnik, dilsel, cinsiyet vb. açılardan farklı 40 çocukla imeceyi deneyimlemek, farklı ama aynı olduğumuzu fark etmek, yaratıcılığımızı keşfetmek, özgüvenimizi geliştirmek, seslerimizi duyurabilmek ve kolektif hafızaya katkı sunmak için bir araya geldik. Covid-19 pandemisi projenin ortaya çıkışından işleyişine kadar tüm süreçlerini etkiledi. Projeyi; pandemiyle birlikte arkadaşlarından, okullarından, sokaklardan, parklardan uzak kalan çocuklara ulaşabilmek için bir yol olarak düşündük. Pandemi dönemi dayattığı tüm olumsuzlukların yanı sıra bize yeni alternatifler de sundu. Hayal ortaklarının projenin tüm süreçlerinde görüşebilmesi, projenin çocuklara duyurulması, proje kayıt işlemleri, Türkiye’nin farklı kentlerinden eğitmenlerle, konuklarla atölye ve etkinliklerde bir araya gelme, çocukların çalışmalarını takip etme gibi süreçler pandemiyle hayatımıza dahil olan çevrimiçi görüşmeler, uygulamalar sayesinde mümkün oldu. Açık çağrı ile başlayan başvuru sürecimizin ardından projeye ortak olan çocuklara, “yaratıcılık kutusu” adını verdiğimiz kutular ulaştırdık. Yaratıcılık kutularının içerisinde çeşitli yazı ve çizim malzemelerinin yanı sıra çocuk kitapları ve hikâye kurgulama oyunları oynayabileceğimiz “hikâye taşları” vardı. Proje kapsamında çocuklar; bu yaratıcılık kutuları içerisinde yer alan kitaplardan “Mıstık, seni anlamıyoruz! (Noktalama İşaretlerinin Öyküsü)” ve “Dönme Dolap” kitaplarının yazarı Tülin Kozikoğlu, “Majanda 2021 (Bir Yıllık Eğlence Defteri)” yazarları M. Banu Aksoy ve Yıldıray Karakiya, Yaratıcı Yaramazlık (Yaramaz Yazarlar İçin) kitabının yazarı Nilay Yılmaz ve “Mıstık, seni anlamıyoruz! (Noktalama İşaretlerinin Öyküsü)” kitabının illüstratörü Uğur Altun ile çevrimiçi atölyelerde bir araya geldi. Çocuk edebiyatına gönül veren Saadet Sevinç Doğan çevrimiçi düzenlediğimiz atölyede çocuklarla “Gökte Bir Tekne” kitabını okudu. Çocuklar, Emel Gürses’in rehberliğinde Gaziantep Arkeoloji Müzesinde yüz yüze düzenlediğimiz atölyede tarihin tanıklığında masallar dinledi. Çocukların; hikâyelerini dile, resme dökme noktasında bilgi ve deneyim kazanmaları için birçok yaratıcı yazı ve resim çizme alıştırması yaptıkları, oyunlar oynadıkları bu atölyelerde ortaya koydukları çalışmaları, proje web sitemiz aracılığıyla kayıt altına aldık. Atölye ve etkinliklerin ardından yazar çocukların birbirlerinin cümlesini devam ettirerek yazdıkları metni, çizer çocukların resimlemesiyle kolektif çalışma ilk şeklini aldı. “Bir varmış, bir yokmuş...” diye başlayan hikâyeyi, 27 yazar çocuk cümle cümle ördü. Çocuklar hikâyede geçen kahramanı, mekânı ve olayı kendiliğinden belirledi. Aynı gökyüzünün altında beraberce yaşadığımızı vurgulamak için çocukların belirlediği “Gökçe” isminden daha uygun bir ismi biz böylesine doğallıkla belirleyemezdik. Çocukların satır aralarında sevgiyi, dayanışmayı anlattığı bu hikâyeyi 24 çizer çocuk, sahne sahne resimledi. Kitabın kapağında tüm çocukların isimlerinin ve desenlerinin yer alabilmesi için çocukların eşsiz parmak izlerinden rengârenk çiçekler tasarladık. 40 çocuğun birlikte giriştiği bu macera, böylece “Gökçe” ismiyle resimli bir çocuk kitabı olarak basılmaya hazır hâle geldi. Kitap, projemizde yer alan Suriyeli çocukların hikâyelerini ana dillerinde okuyabilmeleri ve bu kitapla ulaşacağımız tüm çocukların dilleri aracılığıyla da birbirlerini tanımaları, birbirlerine olan aşinalıklarının artması için çift dilli (Türkçe ve Arapça) basıldı. Ayrıca çocukların hikâyesinin daha çok kişiye ulaşabilmesi için bu kitap, projenin internet sitesinde Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak herkesin erişimine açıldı.Çocukların şekillendirdiği çok dilli ve çok renkli bu kolektif hikâyenin, herkese ulaşması ve başka hikâyelere ilham olması dileğiyle... Aslı Gökgöz Ortak Hikâye Proje Koordinatörü
7Bir varmış, bir yokmuş... Gökçe adındaki kız rengârenk çiçeklerle dolu,yemyeşil bir yaylada kuzuları ve ailesi ile beraber yaşarmış.
8Gökçe kuzuları ile ilgilenirken babası ağaçtan kaşıklar,düdükler yaparmış. Annesi o düdükleri Gökçe için boyar,üzerlerine çiçek gibi güzel desenler çizermiş.
9Bir gün Gökçe, kuzulara incir yaprağı verirkenbir koyunun doğum yapmak üzere olduğunu fark etmiş.Paniklemiş, ne yapacağını bilememiş ve bayılmış.
10Gökçe’nin orada öylece yaığını gören diğer koyunlar ve keçiler, ailesinin yanına gidip öyle bir ses çıkarmışlar ki sankipazar yerindeki tüm pazarcılar hep bir ağızdan bağırıyormuş.Keçiler me-elemiş,Koyunlar me-eelemiş,Kuzular me-eeelemiş...
11Ve Gökçe’nin annesi ile babası Gökçe’ye bakmayı akıl etmiş.Ailesi Gökçe’yi orada öylece yatarken görmüş. Gökçe’nin ailesi telaşlanmış, hemen doktor çağırmış. Doktor, “Gökçe’nin dinlenmesi gerek,” demiş.Gökçe, kendine gelir gelmez “Kınalı’nın bir yavrusu olacak!” demiş.
12Annesi, babası telaşla Kınalı’nın yanına gitmişler;hemen bir veteriner çağırmışlar.Veteriner yaylaya ulaştığında Gökçelerin evindekitelaşlı sesleri duymuş. Adımlarını ağıla doğru hızlandırmış.Ağılda Gökçe’nin babası ile karşılaşmış. Veteriner hemen Kınalı’yı muayene etmiş,“İyi ki beni çağırmışsınız; Kınalı’nın durumu ciddi, doğum başlamış,” demiş.
13Ve veterinerin yardımıyla Kınalı’nın kuzusu doğmuş. Gökçe, bir an önce Kınalı’yı ve kuzusunu görmek istiyormuş. Gökçe en çok da Kınalı’nın kuzusunu merak ediyormuş.Fakat o, evde dinlendiği içinKınalı’yı ve kuzusunu görememiş.Gökçe’nin annesi ile babası, Kınalı ve kuzusu ile ilgilenmişler.
14Gökçe de evde sıkıntıdan patlıyormuş, bir an önce Kınalı’nınyavrusu ile kendisi ilgilenmek istiyormuş. Gökçe’nin aklında kuzu ile ilgili birçok soru varmışGözleri ne renk, adı ne olacak, en önemlisi de kuzucuk sağlıklı mı?
15O gün veteriner Kınalı’nın kuzusunu muayene etmek için geldiğinde Gökçe artık dayanamayıp ağıla inmiş. Ağılda Kınalı’nın kuzusunu görünce çok heyecanlanmış. Hemen gözleri ne renk diye bakmış. Sonra pamuk gibi tüylerine... Derken “Pamuk, Pamuk olsun adı!” demiş. O anda Pamuk’unkendisine bakmadığını, hep aynı yere baktığını fark etmiş.
16Veterinere, “Küçük yavrucuk sağlıklı mı?” diye sormuş. Veteriner, üzgün bir şekilde bakıp, “Maalesef küçük yavrumuzun gözleri görmüyor,” demiş. Gökçe garip bakmış ve tak diye yine bayılmış. Veteriner şok içinde kalmış ve koşarak Gökçe’nin ailesini çağırmaya gitmiş. Veteriner haber verir vermez ailesi Gökçe’nin yanına koşmuş.Sonra hemen ambulansı çağırmışlar, hastaneye gitmişler.
17Hastaneye ulaştıklarındadoktor Gökçe’yi muayene etmiş. Doktor Gökçe’ye, “Koyunlarla, kuzularla ilgilenirken kendini unutmuşsun. Güneşe fazla maruz kalmışsın ve vücudundaki su azalmış. Bundan sonra koyunlara, kuzulara dikkat eiğin kadar kendine de dikkat etmelisin,çok su içmelisin,” demiş.
18Gökçe çok su içmiş, kendine dikkat etmiş ve iyileşmiş. Sonunda küçük kuzuyu, Pamuk’u doyasıya görebilmiş.Küçük kuzu çok tatlıymış.O günden sonra Gökçe ve Pamukbir an olsun birbirlerinden ayrılmamışlar.Pamuk, Gökçe’ye çok alışmış.Gökçe, Pamuk’la çayırlarda oynamış.
19Bir gün kırda koşarlarken Pamuk, bir çalının arasına girmiş ve çıkamamış. Gökçe Pamuk’u göremeyince aramaya başlamış ve bulamayıncaçok endişelenmiş. “Pamuk, Pamuuk...” diye seslenmeye başlamış.Çalıların arasına bakmış, bir kıpırtı hissetmiş.Bu kıpırtının Pamuk’tan geldiğini fark etmiş.Elindeki dalla çalıları birbirinden ayırmaya başlamış. Sonra başka bir yerden bir çıtırtı daha gelmiş.
20Bu bir kurtmuş. Gökçe çok korkmuş. Kurt Gökçe’ye doğru geliyormuş.Gökçe bir anda kendine gelmiş. Elindeki dalla, Pamuk’u ve kendini kurtarmak için kurdu uzaklaştırmaya çalışmış.
21Fakat başaramamış. Kurt, Gökçe’yle kuzuya daha da yaklaşmış; hırlamaya başlamış, onlara keskin dişlerini göstermiş.Gökçe, kuzuyu kucağına alıp koşabildiği kadar hızlıyayladaki evlerine, annesi ile babasının yanına koşmuş. Kurt, Gökçe ile kuzunun hemen ardındaymış. Gökçe soluk soluğa eve doğru koşarken“Kuuurt, kurt geliyooor!” diye bağırmış.
22Annesi ve babası kurdu görünce telaşlanmış. Babası eline bir düdük alıp yüksek bir sesle, uzun uzun çalmış. Kurt bu sesten hoşlanmayınca uzaklaşmış.Gökçe sevinmiş, bir soluk alıp kuzuyu yavaşça yere bırakmış.
23Aradan biraz zaman geçtikten sonra kurt yeniden gelmiş,hem de bu sefer arkadaşlarını toplayıp gelmiş. Gökçe’nin babası da yine düdüğü eline almış, yine uzun uzun çalmış. Ancak kurtlar bu sefer çok kalabalıkmış ve bu sesten yılmamışlar.
24Gökçe’nin annesi de bu kez eline kaşıkları alıp çalmaya başlamış. Bir yandan kaşıkları çalıyor, bir yandan da bağırarak şarkı söylüyormuş.Kurtlar tüm bu seslerden hoşlanmamışlar. Kurtlar koşarak uzaklaşmışlar. Kurtlardan kurtulmuşlar.Gökçe yine rahat bir nefes almış. Ama kurtların yine geleceğini de biliyormuş.
25Kurtlar giikten sonra Gökçe annesine, “Bir köpek sahiplenelim,” demiş.“Köpek kurtları korkutabilir. Böylece kurtlar asla geri gelmez,” demiş.Annesi ile Gökçe, öbür gün bir köpek sahiplenmişler.Köpek gün geçtikçe Gökçe’ye ve yayladaki yaşama alışmış.Alışmış alışmasına ama köpeğe bir isim koymak gerekiyormuş.Gökçe düşünmüş, taşınmış ve isminin “Kurtkovan” olmasını istemiş.Gökçe’nin annesi de bu kez eline kaşıkları alıp çalmaya başlamış. Bir yandan kaşıkları çalıyor, bir yandan da bağırarak şarkı söylüyormuş.Kurtlar tüm bu seslerden hoşlanmamışlar. Kurtlar koşarak uzaklaşmışlar. Kurtlardan kurtulmuşlar.Gökçe yine rahat bir nefes almış. Ama kurtların yine geleceğini de biliyormuş.
26Bir süre sonra kurtlar yine gelmişlerve bu sefer ormandaki tüm kurtları da çağırmışlar.
27Gökçe bu sefer kurtları görünce korkmamış.Çünkü artık Kurtkovan varmış.Gökçe hızlıca koşarak Kurtkovan’ı çağırmış.
28Kurtkovan öyle yüksek bir sesle havlamış ki bu ses karşı dağlarda bile yankılanmış.
29Kurtlar bu sesi duyunca gök yarılıyor sanmışlar.Öyle korkmuşlar ki arkalarına bakmadanbir çita hızıyla koşarak uzaklaşmışlar.
30O günden sonra Gökçe, ailesi, Kurtkovan, Pamuk, Kınalı vediğer tüm koyunlar, kuzular mutlu mesut yaşamışlar.
31Gökten üç elma düşmüş. Biri bu hikâyeyi yazanların ve çizenlerin başına,biri bu hikâyeyi okuyanların başına,diğeri ise bu hikâyeyi dinleyenlerin başına.
32DizinAşağıdaki listede çocukların adları katkı sundukları sayfa sırasına göre dizilmiştir.Projede yer alan bazı çocuklar, kitaba hem yazar hem de çizer olarak katkı sunmuştur.Nisa Birelli (7, 8)M. Şamil Gündüz (9)Doğu Kaan Derici (9)Aziz Emir Zateroğulları (10, 11)İsmail Ali Toprak (11)Ayşe Feyza Kılıç (11, 12)Baver Yaprak (12)Rana Kırık (13)Mehmet Mete Göğüş (13)Yahya Kaplan (14)Lina Arıkan (14, 15, 16)Mehlika Selma Elif Öztürk (16)Mehmet Eymen Akyel (17, 18)Delfina Zenan Teke (18)Döne Şevval Korkmaz (19)Gülfidan Atadan (19, 20)Mevce Kaygısız (20, 21)Z. Ada Dalar (22)Ayşenur Kınal (23)Egemen Yılmaz (23, 24)Norsin Rajjoub (24)Beyza Kara (24)Alma Alhamoud (25)Zeynep Sude Uğur (25)Elif Neva Günaslan (25)Mualla Öztekin (26)Hayrunisa Parlak (27, 28, 29, 30, 31)Yazanlar:Şevval İbin (7)Ege Mai (8)Mehmet Eymen Akyel (9)Abdulkadir Taşcı (10)İbrahim Paksoy (11)Delfina Zenan Teke (12)Mariam Nasser (13)Lara Musuloğlu (14)Lina Arıkan (15)Zeynep Sude Uğur (16)Hatice Bartık (17)Alma Alhamoud (18)Ayşe Feyza Kılıç (19)İrem Karabağ (20)Aziz Emir Zateroğulları (21)Yahya Kaplan (22)Hüsam Alagha (23)Elif Begüm Kavuş (24)M. Şamil Gündüz (25)Z. Ada Dalar (26)Elif Aydın (27)Mustafa Eren Özgözen (28)Deniz Kaan Taşçı (29)Mevce Kaygısız (30)Resimleyenler:
33Sonsöz Uyurgezer Kitap olarak, yayınevlerinin birer kültür kurumu olması gerektiğini düşünüyoruz. Okuma kültürünün yaygınlaştırılması bunun en önemli unsuru. Bu anlamda yapılan her katkıyı anlamlı ve değerli buluyoruz. Ne ki öğrencilerimizin büyük bir hevesle ortaya koyduğu çalışmalar, bir okul etkinliği sınırlarında başlayıp bitiyor. Oysa çocuklarımızın akıllarından, yüreklerinden kopup gelen ve büyük bir saık, iyilikle ortaya konan çabalar belki de bu kulvarda ortaya konanların en anlamlısı. Ortak Hikâye, her şeyden önce bu yüzden değerli bizim için. Göçmen çocukların, ülkemizdeki arkadaşlarıyla ortak emeği, ortak düşüyle yaratılmış bu çi dilli çalışmayı anadillerine çocuklar tarafından yapılmış açık bir katkı olarak görüyoruz. Dil bilincinin geliştirildiği bu çalışma, çocuk edebiyatının ikincil plânda kalmış bir yönüne de ışık tutuyor bizim için. Çocuklar okusun isteriz evet ama yazsın da isteriz. Yazsınlar ki yarınların yeni aydınları, yeni yazarları çıksın; yarının sorularını bugünden korkmadan sorabilsin, yanıtlar üretebilsin. Bu kitap, aynı gökyüzünün altında kardeşçe, beraberce yaşama isteğinin en somut halini ifade ediyor bizim için. Bıraksak dünyayı baştan ayağa onarıp, yepyeni yapabilecek çocukların heyecanla, güzellikle ve iyilikle ürettikleri bu kolektif emeği nasıl görmezden gelebiliriz ki? Hem ne demiş ozan: Karanl elden ele… Uyurgezer Kitap