Büyüdüğümü fark ettiğim günlerdi. Hâlâ hoplamayı zıplamayı, yürürken adımlarımı saymayı, ellerimi duvarda gezdirmeyi, renkleri karıştırarak yeni renkler keşfetmeyi ve seksek oynamayı çok seviyordum. Annemle saatlerce resim yapmak ise en sevdiğim şeydi. Annem bir ressamdı. Kocaman bir atölyesi vardı. Okul çıkışlarında bazen annemi ziyaret ederdim. Çizdiği resimleri bir bakışta anlayamasam da onları izlemek hoşuma gidiyordu. Ayrıca herkes resimlere bakıp farklı şeyler düşünebilirdi. Annem öyle diyordu.
Bazı zamanlar annem çok yoğun çalıştığı için pek görüşemiyorduk. Bir gün okul çıkışı annemi görmeye gittiğimde neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Atölye gitmiş, yerine sanki devasa bir çöp kutusu konmuştu. İçerisi plastik eşyalardan cam şişelere, gazete ve dergi sayfalarından, eski radyo ve televizyonlara kadar birbirinden farklı birçok malzemenin istilasına uğramış gibiydi. Zor bela yürüyerek annemin yanına vardığımda “Neler oluyor burada?” sorusu bir çırpıda ağzımdan fırlamıştı. Annem, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle “Hoş geldin Aylinciğim. Atölyenin dağınıklığının farkındayım. Ama bu gördüğün atık malzemeler önümüzdeki günlerde birer sanat eserine dönüşecek. Tabii önce ortalığı toplamamız gerekiyor.” deyip yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra işinin başına döndü.
Annemin söylediklerinden pek bir şey anlamasam da içimi büyük bir merak ve garip bir heyecan kaplamıştı. Atölyedeki atık malzemeleri boyutlarına, renk tonlarına, şekillerine, dokusuna, türüne göre şeffaf kutulara yerleştirdikten sonra annemler çalışmaya başladı. Ben de meraklı gözlerle onları izlemeye başladım. Gördüğüm kadarıyla dünyaca ünlü bir ressama ait olan tabloyu, onun renk tonlarına uygun atık malzemelerle yeniden yapıyorlardı. Birer dedektif gibi en uygun parçayı bulmak için büyük çaba harcıyorlardı. İşin ilginç tarafı bunu yaparken hiç boya kullanmıyorlardı.
Uzun bir uğraştan sonra annem ve onun gibi ressam olan üç arkadaşı yorulup mola verdiklerinde soluğu yanlarında aldım. “Anneciğim, o tablo zaten yapılmış. Neden siz de yeniden yapıyorsunuz?” diye sordum. Annem soruma buruk bir ses tonuyla “Haklısın kızım. O tablo çok önceden, dünyamız çevre kirliliği nedeniyle büyük bir tehlike altında değilken yapıldı. Bugün ise doğal kaynaklarımız tükenmek üzere. Özellikle denizlere dökülen çöplerden meydana gelen devasa çöp dağları birçok canlı için tehlike arz etmekte.
Dünyadaki birçok sanatçı rahatsız olduğu bu durumu sanat eserleriyle dile getirmek için ‘geri dönüşüm sanatı’ adını verdikleri yeni bir sanat tarzı ortaya çıkardılar. Biz de geri dönüşüm konusuna dikkat çekmek ve insanların bilinçsizce tükettiği atıkları geri dönüştürmek üzere bu tabloyu yeniden yorumlamaya karar verdik. Belki doğaya verilen zararı biraz olsun azaltabiliriz.” dedi. Şimdi her şey daha anlaşılır olmuştu. Annem ve arkadaşları bu maddeleri yeniden geri dönüştürerek doğayı korumaya çalışıyordu. Annemle nasıl gurur duyduğumu anlatamazdım. Okulda geri dönüşümle ilgili birçok şey öğrenmiştik ama geri dönüşüm sanatını ilk defa duyuyordum. Öğrendiklerimi bir an önce öğretmenimle ve arkadaşlarımla paylaşmalıydım. Jane PERKINSTOM DEININGERBERNARDPRAS
Ertesi gün koşarak okula gittiğimde sınıfta ilk Mina’yla karşılaştık. Ona geri dönüşüm sanatını anlatmaya başladım. Mina anlattıklarıma bir türlü inanamıyor, şaşkın bir ifadeyle “Nasıl olur böyle bir şey?” diye kendi kendine sayıklıyordu. Tam o sırada sınıf öğretmenimiz içeriye girdi. Öğretmenime dersten önce arkadaşlarımla bir şey paylaşmak istediğimi söyledim. Öğretmenimiz, izin verdiğini belli eden el işaretiyle beni yanına çağırdı. Heyecanlı bir şekilde “Arkadaşlar, dün yeni bir şey öğrendim. Dünyadaki birçok sanatçı, doğanın daha az zarar görmesi için geri dönüştürülebilen atık malzemelerden farklı tarzda sanat eserleri üretiyorlar. Annem ve arkadaşları da bu malzemelerden bir tablo yapmaya başladılar.
Düşündüm de sınıfımızdaki atık malzemelerden biz de bir geri dönüşüm sanat eseri yapabiliriz. Hem doğaya karşı sorumluluğumuzu yerine getirmiş hem de atıklarımızı dönüştürmüş oluruz. Ne dersiniz?” dedim. Önerim tüm sınıf tarafından ilgiyle kabul edilince öğretmenimiz de dünyadaki sanatçıların eserlerini göstererek bize destek olacağını söyledi. Büyük bir hevesle o günden başlayarak evde, sınıfta, okulda kullanılan atıkları geri dönüşüm için ayrı bir kutuda biriktirmeye ve yapacağımız sanat eserini düşünmeye başladık. Bu çabamızın da okuldaki herkese ilham olacağını umuyordum.