Günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan “zaman” sözcüğünü pek çok kez kullanmış ya da duymuşsunuzdur. Birçok masal “Evvel zaman içinde…” sözleri ile başlar. Hatta büyüklerimizin bize nasihatlerinde sık sık şu atasözlerine kulak kesiliriz: “Vakit nakittir. Bugünün işini yarına bırakma.”
Peki, dünyaya gözlerimizi açtığımız andan itibaren hayatımızın bir parçası olan “zaman” nedir? Elimizle tutabildiğimiz, gözümüzle görebildiğimiz bir şey mi? Yoksa kokusu olan bir şey mi? Satın alınan ya da ödünç verilen bir şey mi? Sadece insanlar mı kullanır yoksa tüm canlılar mı? Zaman, ne zaman başlamış olabilir? Peki, zamanı ölçmeye ne zaman başladık? Zaman ile ilgili neden bu kadar soru sorduğumu merak ediyor olabilirsiniz. Hatta birçoğunuzun aklında bu sorulardan daha fazlası olduğu kesin. Öyleyse zamanı biraz araştırmaya ne dersiniz?
Öncelikle zamanı anlamak bir anlamda yaşamı da anlamaktır. Yaşadıklarını, olayların akışını, dünü anlayabilmek, bugünü fark edebilmek ve geleceği planlayabilmek için zaman önemlidir. Çok çok eskiden ilk insanlar da yaşamlarını sürdürebilmek için zamanı anlamaya çalıştılar. Bunun için önce doğa olaylarından yararlandılar. Güneş’in doğuşuna ve batışına dikkat kesildiler. Ona göre uyuyup ona göre uyandılar.
Sonra Güneş’in gökyüzündeki konumunu gözlemleyerek ava çıkıp yiyecek topladılar. Yağmurun yağmasını, ağaçların yapraklarını dökmesini, meyvelerin olgunlaşmasını, gök cisimlerindeki değişimleri dikkatle gözlemlediler. Bu gözlemler onlara toprağı ne zaman işleyeceklerini, tohumu ne zaman ekeceklerini öğretti. Tüm bunları yaparken aslında zamanı planladıklarının farkında değillerdi. Bunu öğrenen insanlar onu ölçme ihtiyacı da duydular. Mum saati, su saati, kum saati, güneş saati, mekanik saatler derken zamanı çok küçük dilimlere ayırabilen gelişmiş birçok araç icat ettiler. Bu araçlar sayesinde Dünya’nın kendi etrafında 24 saatte döndüğünü, Güneş’in etrafında tam bir turunu 365 gün 6 saatte tamamladığını öğrendik. Hatta bir yılın gün, hafta, ay ve günlerini takip edebildiğimiz takvimler ortaya çıktı.
Günümüzü ve geleceğimizi planladığımız, geçmişimizi hatırlamak amacıyla sık sık yararlandığımız zaman, sence de değerli değil mi? Peki sen, tüm yapmak istediklerin için yeterli zamana sahip misin? Zaman içinde saatler akıp giderken yavaşlamasını, durmasını istediğin anların olmuştur mutlaka. Ya da saatlerin ilerlemesini, hızlanmasını istediğin anlar… Teknolojinin gelişmesiyle her şeyin çok hızlı olduğu günümüzde zamanı yönetmek de gittikçe zorlaştı. Yetiştiremediğimiz ödevler, sürekli ertelediğimiz planlar, geç kaldığımız servisler… Hayatımızı olumsuz yönde etkilemeye başladıkça zamanı planlamanın ne kadar önemli olduğunu fark ettik.
Peki, sence zaman yönetilebilir mi? Evet, zamanı yönetebilmek artık çok kolay. Bunu çeşitli araçlardan destek alarak yapabilirsin. Zamanı planlamana yardımcı olacak ilk aracın takvim olduğunu söylemeliyim. Mevsimleri, ayları, haftaları, günleri ve hatta doğum gününün hangi güne denk geleceğini takvim sayesinde görebilirsin. Bunun için her yılın başında bir takvim edinmeni öneririm. Duvara asabileceğin, masanın üzerine koyabileceğin ya da telefon veya bilgisayarda kullanabileceğin birçok takvim çeşidi var. Sana uygun olanı seçip rahatça ulaşabileceğin veya görebileceğin bir yere koyarak işe başlamalısın. Sonra senin için önemli günleri takvim üzerinde işaretleyebilir, yanına küçük notlar alabilirsin. Böylelikle yapman gereken işleri unutmamış ve zamanında tamamlamış olursun. İstersen tamamlanan etkinliklerin üzerini de çizerek kendini mutlu edebilirsin.
Diğer bir araç ise, ajanda kullanmak. Ajandalar, zamanı yönetmene yardımcı olan bir asistan gibidir. Sürekli yanında bulundurursan önemli gördüğün şeyleri not alabilir, gerçekleştirmek istediğin hedeflerini yazabilirsin. Görev ve sorumluluklarının başlangıç ve bitiş tarihlerini yazarak daha iyi organize olabilirsin. Yapacağın işleri öncelik sırasına göre listelemen daha az stresli olmanı sağlar.
Bazen planladığın işleri zamanında yapamayabilir, gecikebilir ya da yetiştiremeyebilirsin. Bu gibi durumlarda sakin kalmayı ve oluşan yeni duruma göre esnek olmayı dene. Ertelemek yerine, yeniden dene. Böylelikle kendi zamanını yönetmekte gittikçe ustalaşacağını göreceksin. Sen yaşarken ve büyürken zamanın nasıl geçtiğini çoğu zaman fark etmeyebilirsin. Günler, aylar derken yıllar geride kalıyor. Filmlerde gördüğümüz zaman makinesi henüz icat edilmediğine göre, yaşadığın anı bir kez daha yaşaman henüz mümkün olmadığına göre her anın ne kadar değerli olduğunu bilerek yaşa. Kendine, ailene, arkadaşlarına, doğaya ve tüm canlılara daha çok zaman ayırarak yaşamaya özen göster.